Bundan beş yıl önce normal seçim takvimi işlerken, MHP Genel Başkanı beka sorunu var deyip iktidarla birlikte hareket etmeye başlamıştı.

Ardından Türkiye'nin seçim için 3 Kasım 2019'u beklemesi mümkün değildir diyerek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin aynı gün yapılması gerektiğini söylemiş ve 26 Ağustos 2018 gününü işaret etmişti. Ardından cumhurbaşkanı ile görüşmüşler ve 24 Haziran’da erken seçimin yapılacağını işaret etmişlerdi.
Bu hesapların neden yapıldığını hemen herkes biliyordu. Seçimde kazanabilmek için her yolu mübah sayan zihniyet, üniversite sınavlarının yapılacağı günde seçim yapılacağını ilan edivermişlerdi. Seçimin öne veya arkaya alınması mümkün iken, yüzbinlerce gencin geleceği için odaklandığı tarihe seçim tarihi koymuşlardı. Ardından allak bullak olan gençlerin sınav tarihi 30 Haziran-1 Temmuz tarihlerine alınmıştı.
Bu erken seçim oyununu neden oynadıkları belliydi. İYİ Parti hızla güçleniyordu ve iktidar partisi ve küçük ortağının oyları eriyordu. Paçayı kurtarmanın başka yolu yoktu. İYİ Partiyi seçime sokmamak için böyle bir yola başvurulmuştu. Zaten yargıyı da kullanarak İYİ Partiye her türlü zorluğu çıkarıyorlardı. Neticede Ana Muhalefet Partisi her türlü engelleme olasılığına karşı 15 milletvekili vererek İYİ Partinin seçime girmesi için yasal engelleri ortadan kaldırdı ve seçime birlikte girdiler. Aslında seçimler normal zamanında, 3 Kasım 2019’da yapılmış olsaydı TBMM’de kompozisyon çok farklı olacaktı.
Bu defa yine seçim sürecini değiştirdiler ve seçimleri erkene alıverdiler. Hem de üniversite öğrencilerinin sınavlarının yoğun olduğu bir tarihe sokuşturdular. Hesapları yine aynı. Seçimi bir şekilde kazanmak. Üniversitelerde oy kullanma yaşına gelmiş 3 milyona yakın öğrenci öğrenim görüyor. Bunların 2.5 milyonu ikametgahının bulunmadığı yerde öğrenimine devam ediyor. Gençlerde iktidar sahiplerinin oyları çok düşük durumda. Gençler ikametgahlarını getirmezlerse oy kullanma şansları kalmıyor. %10’luk bir seçmeni saf dışı etmenin hesabını yapıyorlar.
Yüksek Seçim Kuruluna en fazla sorulan soru da hangi sandıkta oy kullanabilirim şeklinde. YSK’nın sayfasında şöyle diyor: Seçmenler, nüfus müdürlüğüne devamlı olarak oturduklarını bildirdikleri yerleşim yeri adresinde oylarını kullanmak zorundadır. Askı süresi içinde adres değişikliğini yapmayan seçmenler kayıtlı oldukları sandık dışında oylarını kullanamazlar.
Nüfus müdürlüklerince diğer adres (ikinci adres) beyanı alınarak yapılan tesciller kayıt için yeterli değildir. Diğer adresinde oy kullanmak isteyen seçmenlerin, nüfus müdürlüklerine başvurmak suretiyle, diğer adreslerini yerleşim yeri adresi olarak tescil ettirmeleri gerekir.
Oy kullanmak vatandaşlık görevidir. Seçime katılmak ve sizi yönetecek olanları seçmek aynı zamanda sosyal sorumluluktur. Bu ülkede yaşamayı en çok hak eden gençlerdir. Bu nedenle seçme ve seçilme şartlarını bir an önce yerine getirmekte yarar var.