Gıda üretimi serbest piyasa ekonomisi koşullarına bırakılamaz. Sürdürülebilir gıda üretimi ancak sağlıklı kamu destekleriyle mümkündür.

Gıda üretimi serbest piyasa ekonomisi koşullarına bırakılamaz. Sürdürülebilir gıda üretimi ancak sağlıklı kamu destekleriyle mümkündür.
Uzun süredir memlekette enflasyonun sebebi olarak gıda ürünleri sürekli ilk sıralarda gösteriliyor. Ardından bakıyorsunuz ithalat başlıyor.
Hayvancılıkta oynanan oyun oldukça farklı. Belirli aralıklarla değişik ithalat politikalarıyla hayvancılık işletmeleri zarar ettiriliyor ve canlı hayvan ithalatına zemin hazırlanıyor.
Daha önceleri binlerce ton süt tozu ihraç eden Türkiye, iki sene önce süt tozu ithalatını 40 tondan 38 bin tona çıkarıverdi. Aynı dönemde 2 milyona yakın dana giren memlekette et ve süt fiyatları yerinde saydı. Buna karşın yem fiyatları ikiye üçe katlanıverdi.
Tarımın yöneticileri, uzun süre maliyetlerdeki artışı ve üreticinin feryadını seyrettiler. Netice itibariyle ithal edilen süt tozu süt fiyatlarını durdururken, danalar da dana kesimini durdurdu. Hem besici hem süt üreticisi peş peşe zarar etti. İthal danalar 2021 yılı sonlarına doğru bitti. Et fiyatlarının artması bekleniyordu ama süt üreticisi zarar etmeye başlayınca inek kesimleri başladı. İnek kesip dana eti olarak piyasaya sürmek, et işleme sektörünü memnun ederken süt üreticisini üzdü.
Ortalama bir inek günde 8 kilogram kuru ot, 20 kilogram silaj ve 10 kilogram süt yemi verildiğinde 25 litre süt veriyor. Küçük aile işletmeleri kuru otun kilosunu 1 liraya, silajı ise 50 kuruşa mal ediyor. Süt yemini satın almak suretiyle kendi imkanlarıyla bir ineği 110 liraya besliyor ve 250 liralık süt satıyor. Sağlık, enerji ve diğer giderlerle bir ineğin günlük maliyeti 150 lirayı buluyor ve bir inekten 100 lira para kazanıyor. Eğer elindeki otu ve silajı satar ise kuru ottan 40 lira, silajdan 40 lira kazanıyor. İneğe yedirirse para kazanamıyor. 60 günlük kuru dönem besleme giderlerini cepten karşılamış oluyor. Ürettiği otu ve silajı satarsa daha karlı bir üretim yapmış oluyor.
Otunu silajını dışarıdan temin eden büyük ölçekli işletmelerde bir ineğin günlük besleme masrafı 170 liranın üzerine çıkıyor. İşçilik, sağlık, enerji ve diğer giderlerle günlük masraf 230 liranın üzerine çıkıyor. Süt fiyatları neredeyse masrafları ancak karşılıyor. İşletmelerde bulunan buzağı, düve ve dana gibi hayvanların bakımı ve beslenmesi için ya inek kesiliyor ya da öz sermaye kullanılıyor.
Bugünlerde hayvan ithalatçıları yine hazırlık yapmaya başlıyorlar. Süt ürünleri ithalatı için de hazırlık yapıyorlardır mutlaka.
İşin kötüsü yerli üretimin desteklenmesi gıda güvenliğinin tesis edilmesi politikalarının uygulanması yerine dışarıdan gıda ithalatını artıran politikaların uygulanması çiftçiliği sürekli batırıyor. Elinden tutması gereken devlet ithalat politikalarıyla kendi çiftçisini perişan ediyor. Çiftçi ne yapsın!