Ülkemizde yaşadığımız yüzyılın felaketi diyebileceğimiz deprem hepimizi derinden yaraladı.
Ama bunların geleceğimizi etkilememesi için bugünkü yazımı yazıyorum.
Değerli dostlar hastalıklar nasıl doğar biliyor musunuz?
- Ağlamayı kes!
-Onu yut. Bunu yut… Yutkun içine at, yutkun içine at.
- Kapa çeneni.
- Kapa göğsünü. Sık dişini
Sık çenelerini
-gıcırdat dişlerini.
İşte öyle durumlarda yani sen sustuğunda bedenin konuşur ve nasıl konuşur!
Yumruğunuzu masaya vurarak konuşur...
Yataktaki huzursuz ayaklarla, bacaklarla konuşur...
Baş ağrılarıyla konuşur.
Gastrit, reflü, anksiyeteyle konuşur.
Boğazdaki düğüm düğümlerle konuşur.
Acını söyle, göçük altından çıkarılan çocuğu görünce ağlamak istiyorsan ağla, alnındaki kırışıklığını söyle.
Çünkü bedenin
Uykusuzlukla konuşur, çok uyumakla konuşur.
Sen çeneni kapattıkça, iç sesinle konuşma başlar.
İnsanlar kalplerinde sindirilmeyen şeyleri yetiştirip sakladıkları için hastalanırlar...
Kendini ifade etmek acıyı dindirir!
Acı sonsuza kadar hissedilecek bir şey değildir...
Ağrı virgüldür!
Sonra bir mektup, bir şiir ya da bir kitap yaz.
Bir şarkı söyle.
Ayakkabını al, ayakkabını ve yürü.
Şaka yap, yazı yaz, resim yap, yeni arkadaşlarla tanış sanal da olsa...
Parkta koş...
Duygularını
Varsa terapistiniz ona söyleyin, Allah’a söyleyin...
Oysaki
Bir sanatçı gibi görünüyorsunuz!
Kendinle konuş, köpeğinle sohbet et,
gökyüzüne bir çığlık at amaaaaaaa sakın susma sakınnn ….!!!
Çünkü "hissettiğin her şeyi yutarsan sonunda boğulursun!" KALP ÇEKMECE DEĞİLDİR!
Vücut konuşuyor!
Haftanın bu ilk gününde boşaltın duygularınızı, ifade edin kendinizi, verin etrafınıza sevginizi
Yardım edin
Tüm ülkemize sevgiyle ve duayla bakın
Sevgi, sevgi ve yine de sevgi…
Selam ve Sevgilerimle
SİZİ SEVİYORUM…
SİZİ SEVİYORUM…
SIZI SEVİYORUM…