Büyük deprem felaketinin yaraları sarılacak gibi değil. Milyonlarca insan eksiklerinin acılarıyla, geçirdikleri travmayla yaşamak zorunca kalacak. Bütün millet büyük bir travma yaşıyor.

Enkaz kaldırma çalışmaları büyük bir hızla ilerlerken, depremden zarar gören canlar da kendilerine nefes alacak bir yerler bulma çabasında günlerini geçiriyor. Terk edilmiş enkazlar insanın yüreğini acıtıyor. Belli ki bekleyecek hal veya kimse kalmamış. Esas üzücü tarafı ise enkaz başında güvenlik tedbirlerinin de alınmaması, külliyen başıboş kalması.
İnsanlar kendine geldikçe ihmaller zinciri birbiri ardına ortaya çıkıyor. Artık binaların yapımında, mevzuat silsilesi nasıl takip ediliyor, silsile içerisinde hangi daireler, dairelerde hangi memurlar görev yapıyor bütün millet öğrendi. Sorumluların da kimler olduğu az çok ortaya çıkıyor.
Bütün ulusal kanalardan, sosyal medya hesaplarından takip edebildiğimiz kadar tek bir sorumlu bu felakette benim de hatam var kusurum var deyip af dilemedi. Demek ki yapılanlar klasik hale gelmiş. Diğer bir deyişle tuz kokmuş.
Yakalanan müteahhitlerin önemli bir kısmı sessiz kalırken, bazıları benim binaların hepsi çökmedi diyerek kendini aklamaya çalıştı. Yapı denetim firmalarından tek bir kişi çıkıp yaptığımız denetimlerde şu bina hatalıydı demedi. Yine bazı müteahhitlik firmalarının kontrolünde olan yapı denetim firmaları ortaya çıktı.
Belediyeler imar izinlerini verirken, belediye encümen kararları alırken, defalarca imar afları çıkarılırken, zeminden, kat hesaplarına, depreme hassasiyet özelliklerine kadar bilimi kenara iten faktör ne olabilirdi demeden edemiyor insan. Elbette bu sorunun çok basit bir cevabı var. Kişisel hesaplar maalesef.
İnsanımızın kimleri kendini yönetmek üzere seçtiğini az çok anlaması gerekiyor artık. İdareye talip olmak için çok para harcamak çok iyi hizmet etmek anlamına gelmemeli artık. Gerçekten insanın yanında olan ve memleketin geleceğini düşünen, adalet, hak ve hukuktan ayrılmayan vicdanı güçlü insanlara yetkiyi teslim etmek gerekiyor. Diğer bir deyişle siyasi tercihlerini daha sağlıklı yapması gerekiyor.
Sürekli dışarıdan örneklerle yürümenin bir anlamı yok. Japonya’da böyle bir felaket olsaydı ihmali olan sorumluların hemen hepsi intihar ederdi. Bunu artık herkes biliyor. Önemli olan sorumluluk duygusu içerisinde işini sağlam yapanları görmek gerekiyor. Akrabasına imar izni vermeyen belediye başkanlarımız var. İlçesinde, beldesinde kanun ve yönetmelikleri titiz bir şekilde uygulayan yöneticilerimiz var. Yaptığı binaların hiçbirisi çökmeyen müteahhitlerimiz var. Demek ki işi ehline emanet etmek gerekiyor.
Deprem sonrasında sınıfta kalan kurumlarımız var. Getirildiği görevlerle uzaktan yakından eğitimi olmayan sürüyle yönetici var. Hangi akla hizmet ettikleri belli değil. Sadece mezun oldukları liseler ve siyasi özellikleri öne çıkıyor.
Öteden beri devletin bütün kademelerinde liyakatin ayaklar altına alındığı gözle görülüyordu. Deprem yüzlerine vurdu. Vicdanı olanları da haklı olarak milletin görmesi gerekiyor artık.