Deprem felaketi ne yazık ki hızır olarak saydığımız kurumların içler acısı hallerini de bir bir ortaya çıkarıyor. İnsanın inanası gelmese de gerçekler birer ikişer ortaya çıkıyor.
Daha önce memleketin güzide kurumlarından olan Kızılay’da kadrolaşma, bu güzide kurumu arpalık gibi kullanma konusunda çeşitli haberler çıkmıştı. Çalışanların her ne kadar huzur hakkı olarak aldıkları uçuk maaşları savunsalar da afet dönemlerinde yapılan bazı uygulamalar da yuh artık dedirtiyor.
Kızılay gönüllü kuruluş Afad’a çadır satmış. Yetmiyormuş gibi gıda ürünü de satmış. Önce yalan olabilir diye düşünüyor insan. Ancak en yetkili ağızdan satışın gerçek olduğu ama çadırların maliyetine verildiği ifade ediliyor. Yine kan satışının da SGK üzerinden yapıldığı ve hastalardan para alınmadığı ifade ediliyor.
Elbette inanması zor. Kızılay’ın halen 12 şirketi, haliyle 12 genel müdürü, 12 ceosu ve 12 de ceo yardımcısı bulunuyormuş. Hepsinin maaşları da otuzun üzerindeymiş, Araştıran gazeteciler durumun vahametini vurucu cümlelerle izah ediyorlar. Vakanın muhatapları ise yalanlamıyorlar. Kiralanan yalılara ödenen yüksek bedeller, bir vakfa milyonlarca dolar bağış yapmalar gibi Kızılay’ın garip icraatları da bulunuyor.
Deprem bölgelerinde üzerinde Kızılay yazan çok fazla çadır göremedik. Demek ki önemli bir kısmını satmışlar.
Kızılay uzun süredir kan bağışıyla ilgili olarak sorun yaşıyor. İnsanların güvenini yitiriyor. Ne kadar kamu spotu yayınlasa da çok faydası olmuyor. Bunun temelinde yöneticilerin kurumu arpalık gibi kullanması yatıyor. Başkan ve akrabalarının maaşları daha önce gazetelerde gündem olmuştu. Depremden sonra yavaş kalışı da sıkıntı yarattı.
Aslında devletin kontrolündeki sosyal ve teknik yardım kurumlarının yandaşa kadro verilmesi gibi konularla anılması son derece üzücü. Bu tür sıkıntılı gelişmeler, toplumun tepkisine neden olduğu gibi, kurumu ayakta tutan gönüllülerin de moralini bozuyor.
Kızılay gibi Afad’ın da kadrolaşmada kullanıldığı, afet yönetimi, arama kurtarma gibi konularla hiç ilgilisi olmayan insanların kuruma doldurulduğu ortaya çıktı. Deprem gerçekten çok büyüktü. Ancak günlerce koordinasyonun sağlanamaması ilgili kurumlarda yetki sahibi olan insanların yapılacak işleri bilmemesinden kaynaklandı.
İş işin elinde ise yürür. Yoksa arpalık gibi kullanılan kurumların en lazım olduğu dönemlerde hızır gibi yetişmesine imkân yoktur. Öteden beri liyakatin ayaklar altına alındığı memlekette artık işler sağlıklı yürümüyor.
Futbol maçlarında seyircilerin yaptığı tezahüratlar acı gerçeği ortaya çıkarıyor. Eğer bu kurumlar lazım oldukları zaman vatandaşın yanında olsalardı kimse sesini çıkarmazdı. Millet elinden gelen yardımları yapmayı sürdürüyor. Sürdürmeye de devam edecek. Tek sıkıntı var. O da bu kurumların tekrar milletin güvenini kazanması.