Kahramanmaraş merkezli depremin üzerinden 1 mart tarihi itibariyle 25 koca gün geçti. Depremin ülkemize ve milletimize faturası ağır oldu. Resmi rakamlara göre 45 bin den fazla vatandaşımız ha
Birçok iddiaya göre vefat eden sayısı resmi rakamların oldukça üstünde olduğu yönünde. Özellikle ilk iki gün enkazdan vatandaşların kendi imkânları ile cenaze çıkarttıkları. Çıkarılan bu cenazelerin kayıtları alınmadan defnedildiği sayının da oldukça fazla olduğu söylenmekte.
Maalesef ama maalesef hayatını kaybedenlerin büyük bir bölümünün enkaz lara geç müdahale edilmesi, yeterli kurtarma faaliyetinin yapılamamasına bağlı olan ölümlerin meydana geldiği yönünde. Enkaz altında günlerce soğuk hava şartlarına bağlı olarak depremzedelerin hipotermi yani soğuğa bağlı nedenlerle vefat ettikleri yönünde iddialar mevcut. Hatta enkaz altından kurtarılan bazı depremzedelerin ifadelerinde ise yakınlarının ilk iki üç gün boyunca kendileriyle konuştukları ancak zamanında kurtarma gerçekleşmediği için üşüyerek vefat ettikleri iddia edilmekte.
Daha önceki yazımlarımda; elde ettiğimim bilgiler, bölgeden ulaşabildiğim kaynaklar ve açık kaynaklardan elde ettiğim bilgiler ve tecrübelerime dayanarak bu büyük afette AFAD’ ın kötü bir sınav verdiğini ifade etmiştim. Üzülüyorum zira olan vatandaşlarımızın göz göre göre yapılan yanlışlıklar ve gecikmelerden dolayı ölmeleri ve geride kalanların yaşadıkları büyük mağduriyettir.
Tabi burada sadece AFAD ın yetersizliği değil Türkiye Afet Müdahale Plan’ ının (TAMP)’ın kağıt üstünde tıkır tıkır işleyen bir plan olduğu ancak uygulamada aksadığı (meydana gelen bazı afetlerden sonra ve tatbikatlar sonu raporlarında da arama kurtarma ve diğer faaliyetlerin aksadığı ifade edilmekte). AFAD ın ve TAMP ‘ın gerek bazı afetlerdeki ve tatbikatlardaki sorunları belirlemelerine rağmen TAMP da hiçbir revize işlemine gitmemeleridir.
TAMP daha küçük ölçekli deprem ve daha dar alanlı afetlere yönelik başarı oranı yüksek ancak afetler büyüdükçe aksmaların fazlasıyla yaşandığı anlaşılmakta. Ana çözüm ortakları organizasyonundaki yanlışlıklar ve destek çözüm ortağı olan belediyeler ve STK lardan yeterli yararlanılmadığı, organizasyona birçok unsuru katmadığı; katılanlar arasında da ise koordinasyon sağlanamadığı açıkça görülmektedir.
TAMP’ a göre afetlerde barınmadan sorumlu olan kurum bizzat AFAD ‘ın kendisidir. Daha önceki afetlerde vatandaşın da bildiği üzere afet bölgesinde barınma işleri TÜRK KIZILAY’ ının ukdesindeydi. Ancak TAMP planları çerçevesinde bu görev TÜRK KIZILAY’ ın dan alınarak AFAD’a verildi. TÜRK KIZILAY’ ı ise sadece yiyecek içecekten sorumlu Ana Çözüm ortağı olarak belirlenmesi bu gün yaşanılan sorunların bence temellerini oluşturmaktadır. AFAD sadece organizasyon ve arama kurtarma faaliyetlerinden sorumlu olmalıdır. Sorumluluk alanı ve görevleri artıkça yetersiz kalmıştır.
Bu arada TÜRK KIZILAY’ ı da yapılan tüzük değişiklikleriyle bambaşka bir yapıya büründü. TÜRK KIZILAY dernek içyapısın da kurulan şirketlerle çadır üretimi vb. faaliyetler tamamen ticari bir kuruluş haline getirildiği için uygulamada birçok hata, sorun ve aksamayla karşılaşıldı. Dahası AFAD TAMP çerçevesinde afetzedelere gelen tüm yardımları önce bünyesine alması, kaydetmesi ve gelen afetzedelerin ihtiyaç taleplerine göre dağıtım yapması gerekmekte. Kahramanmaraş merkezli deprem gösterdi ki gerek arama kurtarma faaliyetlerin de gerekse vatandaşın iaşe ve barınma sorunlarında bu yaklaşım çözüm olamadı ve büyük bir sorunlar yaşandı ve hala yaşanmakta.
Bu kadar büyük çaplı bir afette AFAD yetkilileri ya da diğer ilgililer hava şartları ve diğer koşulları da değerlendirerek en azından ilk üç gün TAMP’ da belirtilenin aksine faaliyetleri ve yardımları kontrollü olarak serbest bıraksaydı. Gelen arama kurtarma ekiplerini ve teçhizatlarını arka arkaya gelen vinç, iş makinaları ve operatörlerini bölgeye sokma konusunda kendi kontrollerine almak yerine sadece mihmandarlık yaparak yönlendirseydi. Şehir girişlerinde bekletme yapmadan sevk ederek gözlemleselerdi. Başta madenciler olmak üzere tüm aktif unsurları sahaya hızlıca sürebilselerdi (Madenciler bölgeye havayoluyla değil ortalama en az 24-32 saatlik kara ulaşımıyla bölgeye gönderildiği için çok geç kalındı). Asayiş güvenlik organizasyon açısından yeterli sayıda asker sahaya sürülebilseydi (Yol kesmeler talanlar, hırsızlık olayları olmayabilirdi). Afette görev almak isteyen meslek kuruluşları, odalar, STK lar ve siyasi partilerle (Siyaset bir kenara bırakılabilseydi keşke) işbirlikleri hızla kurulup daha rahat hareket etmeleri sağlanarak yardımların bölgeye nakillerinde bekletmeler yerine hızla ulaşmaları sağlanabilirdi). Bugün bile hala çözülmekte sorun yaşanılan birçok sorun minimize edilebilirdi. Afetin 4. gününden sonra olayın ilk sıcaklığı, ilk kargaşası geçtikten sonra, afet yönetimi hızla kontrol ve çok daha kolay ele alınabilirdi. Arama kurtarma ekiplerinin rahat çalışması ve organizasyonu sağlanabilseydi, En azından ölü ve yaralı sayımız daha az olabilirdi. Hatta ilk iki üç gün medyaya da yansıyan açız, susuzuz üşüyoruz açıktayız feryatları çok az olabilirdi. Böylece en azından yetkililere bu ölçüde bir tepki gelmezdi.
İnşallah olmaz ama ülkemizin de bir gerçeği afetlerimiz, hiç arzu etmesek de bundan sonra da maalesef yaşayacağız. Kahramanmaraş depreminde yaşanılan organizasyonsuzluk ve koordinasyonsuzluğun tekrar yaşanmaması için TAMP’ n tüm paydaşlarıyla STK’lar meslek örgütleri, üniversiteler vb. tüm unsurlarıyla tekrar ele alınmalı önerileri değerlendirilmeli tekrar yapılanmalıdır.
TÜRK KIZILAY son günlerde kamuoyuna yansıyan skandallara karşı gereken yapılarak tekrar eski hüviyetine kavuşturulmalı yani ticari faaliyetleri en aza indirilerek TÜRK halkının gönlünde yer ettiği gibi afetlerin ilk saatlerinden itibaren afetzedeyi doyuran çadırını kuran bir yapıya tekrar dönerek kaybettiği sempatisini ve güvenirliğini hızla kazanmalı Türk halkının gönlünü tekrar fethetmelidir.
Ülkemiz ve milletimiz inşallah bir daha böyle büyük afetler görmez daha önemlisi afetzede vatandaşlarımız organizasyonsuzluk ve koordinasyonsuzluktan ötürü büyük acılar yaşamazlar. Zor zamanlarda kayıtsız şartsız bir araya gelen büyük milletin bu muhteşem gücü doğru kanalize edilmelidir. Allah vatanımızı ve milletimizi her türlü beladan ve afetlerden korusun.