Fanatiklik genelde iyidir. Düşünmene gerek kalmaz. Ne olursa olsun özellikle takım tutanlar herhangi bir vaka karşısında yakım veya takım oyuncularına toz kondurmazlar.
Toplumda insanın olaylara, tek taraflı veya menfaat penceresinden bakmaya başlaması, doğruların değerini sürekli azaltmaktadır. Objektif veya çok yönlü bakış açısı gelişmedikçe aldanan ve yanılan bir toplum ortaya çıkar. Adalet kurumlarının verdiği kararlar bile bazılarının vicdanını sızlatırken, birilerinin de normal karşılamasına neden olur.
Siyasi duruş veya sığınmacılığın hızla arttığı toplumlarda hak ve adalet mevhumlarının ciddi bir şekilde erozyona uğraması kaçınılmazdır. Hemen her konunun kamuya veya devlete havale edilmesi alışkanlığı bir yerde toplumun kayıtsızlığı, adil olmayan eylemlere meydan bırakmaktadır. Oysa gerçek demokrasilerde, toplum kendi iç dinamikleriyle düzeni sağlar. Tüm bireyleriyle yükselir ve gelişir.
Milletin duyarlılığı azaldıkça, bazı konularda hassasiyet gösterilmedikçe yanlışlar doğrulardan daha fazla olmaya başlar. Ortak müşterekler hızlı bir şekilde kaybolur.
İnsan egolarının bireyselliği daha öne çıkarması da temelde millet olma gücünü azaltır. Milli konularda bile ayrılıklar ortaya çıkar.
Haklı olmak güdüsü içerisinde insanların herhangi bir olguya bakış açıları özgün olma veya uygun olma bazında sürekli değişkenlik gösterir.
“Bence” şeklinde başlayan yorum ve irdelemeler aslında egonun bastırılamayan dışa vurumudur. Elbette herhangi bir olay veya somut gerçek hakkında insanların fikirleri olmalıdır.
Olayı irdeleme veya herhangi bir topluluk içerisinde yorum yapma esnasında, bilgi birikimine dayalı bakış açıları egodan etkilenmemelidir. Objektif ve gerçekçi sonuçlara varmanın, ortak müştereklerde buluşmanın başka yolu yoktur. Bilinmeyenler hakkında bilenlerin değerlendirmelerine değer vermek, en azından doğrusunu görünceye kadar doğru olarak kabul etmek gerekir.
İnsanın herhangi bir konuda bilgi sahibi olması fikirlerini mutlaka etkiler. Herhangi bir konuda insanların farklı fikirler ortaya koyması da doğaldır. Ancak olaylara bakarken menfaatlerini dikkate almamalıdır.
İnsanın her ne kadar kendine ait özgün bir bakış açısı olsa da durumu ve pozisyonunu dikkate alan ego baskını bakış açıları gerçeklerden veya doğrulardan uzaklaştırır. Doğrusu bu aslında ama diye başlayan irdelemelerde insan aslında ikilemleri yaşar.
Toplumda çeşitlilik aslında zenginliktir. Hemen bütün olaylara farklı bakabilen insanların olması demokrasinin de güçlenmesini destekler. Hele fikirlere saygı insanlar arasındaki diyaloğu da güçlendirir. Saygı ve hoşgörünün zayıfladığı ortamlarda egonun baskın olduğu ben bilirim şeklindeki kimlik okutan duruşlar, ayrışmayı hızlandırır.
Egonun gelişiminde bireyin gelişim süreci ve kısmen de genetik determinasyon etkilidir. Genetik özelliklerin baskınlığı ne kadar yüksek olursa olsun kişi kendi egosunu kontrol edebilir, doğruları objektif ölçüler içerisinde görebilir.
İnsan kendini iyi yetiştirmiş ise menfaatlerini dikkate almadan gerçeğin yanında yer alabilir. Ayrışmaya köken teşkil eden bireysel veya egoist menfaat penceresini toplumsal bakış açısına çevirebilir.
Tarihin en büyük felaketlerinden birini yaşayan memlekette çadır, konteyner veya başka talepleri provokasyon olarak değerlendirebilen idareciler ve yandaşları var ne yazık ki. Az buçuk egolarını yenseler deprem bölgesinde canlarımızın ne kadar zor şartlar içerisinde yaşamaya çalıştıklarını görecekler.