Deprem memleketi kalbinden vurdu. İnsanımızın canını acıtmaya devam ediyor. Bölgede yaşayan canlar hayatta kalmaya, nefes almaya çalışıyor.
Oturup kalkabileceği, ısınabileceği, kurak, temiz bir çadır yetiyor sanki. Her şeyinden vaz geçti. Malının mülkünün hiç hesabını yapmıyor. Sadece yaşayabileceği bir alan yetiyor.
Siyasi parti liderleri, deprem bölgesine yaptıkları ziyaretlerde, acele edilmesi gerektiğini, can kayıplarını azaltmak için yakın çevredeki bütün güvenlik güçlerinin, özellikle jandarmanın bölgeye sevk edilmesi gerektiğini, yıkık binaların kontrol altında tutulması gerektiğini dile getirmişlerdi. İletişimin sıkıntılı olduğu günlerde birçok kişi sosyal medya hesaplarından aksaklıkları sürekli bildirmişler, hırsızlık olaylarına dikkat çekmişlerdi. İlk günden itibaren medya mensupları da bölgeden sürekli canlı yayın yapmışlardı. Yakınlarını kaybeden insanlarımız yıkıkların başında umutlu bekleyişlerini sürdürmüşlerdi. Bir nefesin dahi umut oluşuna bütün millet sevinmişti. Bu yürek yıkan, insanın nefesini daraltan hallere rağmen bazı hadiseler insana lanet okuttu.
Hatayspor Kulübü Asbaşkanı Ethem Sunar kentte yağma uyarısında bulunduğu paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. "Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma” nedeniyle ifadesi alınan Sunar, adli makamlarca serbest bırakıldı. Aslında Sayın Sunar, tanınırlığı yüksek olduğu için uyarısı kolay yayıldı. Oysa vatandaşlar da aynı probleme dikkat çekmişlerdi. Siyasi parti temsilcilerinin, vatandaşların feryatları devletin idarecileri tarafından teröristlikle suçlanmalarına neden oldu.
Haberlere iki vaka düştü ki, bunlar insan olamaz dedirtti. Hatay'da deprem bölgesinde görevlendirilen Sakarya Emniyet Müdürlüğü'nde görevli Komiser Yardımcısı H. G., iddiaya göre görev saati dışında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli Bekçi S.Ö.'yü yanına alarak araçla enkaz bölgesine gitti. Bir süre sonra H.G. enkazdan aldığı çantayla bölgeden ayrıldı. Yol kontrolü yapan polis ekipleri H.G. ve bir bekçinin bulunduğu araçtan şüphelenerek durdurdu. Araçta yapılan aramalarda H.G.'nin çantasında çok sayıda ziynet eşyası, döviz ve elektronik cihaz ele geçirildi. Büyük ihtimalle canlarını kaybedenlerin kolye, para ve diğer eşyaları idi. Oysa bunları korumak için görevlendirilmişti.
Yine bu büyük depremlerin ardından Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü, Gaziantep’in İslâhiye ilçesinde görev yapmak üzere çevik kuvvet personeli görevlendirdi. Personelin başında bulunan 4’üncü sınıf emniyet müdürü Y. I., görevlerini tamamlayıp 26 Şubat’ta Tekirdağ’a dönerken iddiaya göre, depremzedeler için gönderilen yardım malzemelerini resmi otobüse yükleyip, Tekirdağ’daki evine getirdi. İhbar üzerine İl Emniyet Müdürlüğü, Y. I.’nın evine yakın kameraları inceleyerek, malzemeleri evine taşıdığını belirledi. Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan alınan izinle Y. I.’nın evinde yapılan aramada jeneratör, büyük çadır, bağlantı kabloları, şişme yatak, uyku tulumu, seyahat çantası, bere, bot, yağmurluk kaban, küçük çadır, köpek maması, elektrikli ısıtıcılar ele geçirildi. Anılan görevli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, ancak savcılık mahkemenin kararına itiraz etti.
Bölgede en çok eksikliği çekilen malzemeler emniyet müdürünün evinden çıktı. Yapılanı tarif edecek kelime yok maalesef.