Bugün Cuma. Hayırlı gün olduğu bilinir ve ona göre hareket edilir. Sevapların katlanacağı, edilecek duaların kabul olunacağı şeklinde inançlar mevcuttur.

Türkiye’de yaşayan Müslümanların yüzde 60’ının “Hanefi” mezhebinden olduğu biliniyor.
.
Ama yoldan çevirseniz ve sorsanız “Müslüman mısınız?” diye,
“Elhamdülillah” derler.
“Mezhebiniz nedir?” diye sorun,
“Hanefi” diyen fazlacadır.
.
“Peki, diğer mezheplerden farkı nedir?” diye sorsanız kaç kişi bu farkı size söyler?
.
Bu yazdıklarım doğru değil mi?
.
Şimdi bu mezhebe göre yapılması caiz olmayan şeyler kapsamında şunlar olduğunu bilir misiniz?
.
Din alimleri şöyle der:
“Mezhebin bildirdiği hükme uyulması vaciptir…”
.
“Denizin hayvanları helâldir.” Şeklinde Hadis-i şerif meali vardır.
Ancak Hanefî âlimleri bu hadisi, balık ve balık şeklinde olanlar hariç, “Deniz haşeratlarının yenmesinin caiz olmadığı” şeklinde anlamışlar ve fetva vermişlerdir.
.
Bu âlimler, “Hanefî olup da, mezhebinin hükmüne uymayan, mezhebinin hükümlerini beğenmeyen kimse, mezhepsiz sayılır hükmünü” vermişlerdir.
.
Netice olarak:
Alimler, Hanefî mezhebinde olan Müslümanların, deniz kenarında da yaşasalar dahi, “Balık şeklinde olmayan Yengeç, Midye, İstiridye, Istakoz, Kerevit, Karides” gibi deniz haşeratını yemeleri caiz değildir, derler…
.
Bu konularda bir çok ihtilaf bulunsa da Diyanet açıklık getirmiş:
.
İşte www.diyanet. gov.tr sitesinde yazılanlar...
.
Şöyle deniyor:
Bu hususta Kur’ân-ı Kerîm’de, genel hükmü ifade edecek şekilde, insanlar şöyle uyarılmaktadır:
“Ey insanlar, yeryüzünde bulunan helal ve temiz olan şeylerden yiyin ve şeytanın işlerini/adımlarını takip etmeyin…”
(Bakara Sûresi, 2/168).
.
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin ve sadece ona kulluk ediyorsanız ona şükredin.”
(Bakara Sûresi, 2/172).
.
“Sana kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: temiz olanlar (tayyibât) size helal kılınmıştır...”
(Mâide Sûresi, 5/4)
.
Yüce Allah, yiyecek olarak haram kılınan hayvanlar ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
“Allah size murdar eti (leş), kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olanı haram kıldı…”
(Bakara Sûresi, 2/173).
.
Bunun yanında En’âm Sûresi’nin 145. âyeti kerimesinde de aynı şeyler, niteliklerine atıfta bulunularak sayılmıştır.
.
Bunların yanında Kur’ân-ı Kerîm’de deniz avlarının helal kılındığı ayrıca ifade edilmiştir:
“Size ve yolculara geçimlik olmak üzere deniz avı ve yiyeceği helal kılındı…” (Mâide Sûresi, 5/96).
.
Yukarıdaki açıklamalarının yanında Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber’in helal ve haramları açıklama/bildirme hususundaki görevi ile ilgili olarak şöyle bir ifade kullanmıştır: “…Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten sakındırır; yine onlara temiz olan şeyleri helal ve pis olan şeyleri de haram kılar…”
(A’râf Sûresi, 7/157).
.
Nitekim Hz. Peygamber, yenmesi helal ve haram olan hayvanlar ile ilgili açıklamalar yapmıştır.
Yapılan bir rivayette şunlar ifade edilmektedir: “Resûlullah (s.a.s.) azı dişi bulunan yırtıcı hayvanların ve pençesiyle avlanan yırtıcı kuşların etlerinin yenmesini yasaklamıştır.”
(Müslim, “Sayd”, 15-16; Ebû Dâvud, “Et’ime”, 32).
.
Bunun yanında Hz. Peygamber’in, pis ve iğrenç olmaları nedeniyle bazı hayvanların yenmesini yasakladığı da bilinmektedir.
(Ebû Dâvud, “Et’ime”, 33-34).
.
Deniz ürünleri ile ilgili olarak ise Hz. Peygamber;
“Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir” buyurmuştur.”
(Ebû Dâvud, “Tahâret”, 41).
.
İslam âlimleri, Kur’ân ve hadislerde belirtilen hüküm ve ilkeler ışığında hangi hayvanların etinin helâl veya haram olduğunu belirlemeye çalışmışlardır.
Kara ve deniz hayvanları hakkında gerek Kur’ân-ı Kerîm gerekse hadis-i şeriflerde --bazıları dışında- bütün türler isim olarak zikredilmediğinden, bu hususta farklı hükümler ortaya çıkmıştır.
.
Bu bağlamda, bütün âlimlere göre balık türleri helaldir.
.
Balık dışındaki ürünler, Hanefî âlimler tarafından helal kabul edilmemiştir.
Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî Alimleri ise Mâide Sûresinin 96. âyetindeki “deniz avı” ifadesinin kapsamlı oluşunu ve Hz. Peygamber’in, “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir” ifadesine dayanarak, deniz ürünlerinin yenilmesi hususunda oldukça geniş bir yaklaşım ortaya koymuşlardır.
.
Mâlikî ve Hanbelî âlimlere göre, deniz hayvanları prensip olarak helaldir.
Ancak timsah gibi yırtıcı hayvanlar helal değildir.
Şâfiî mezhebinde ise; aslen suda yaşadığı halde karada da yaşayabilen kurbağa, yengeç, kaplumbağa ve su yılanı gibi hayvanlar habis ve zararlı oldukları için helal değildir.
Bunların dışında kalan midye, kalamar, ıstakoz, karides gibi deniz ürünlerinin yenmesi ise helaldir.
.
Görüldüğü gibi Kur’ân ve Sünnette yenilmeyecek olan hayvanlar ile ilgili bir liste verilme yönüne gidilmemiş, “Domuz” gibi ismi belirtilerek yasaklananların yanında diğer hayvanlar için ilke ve ölçüler konulmakla yetinilmiştir.
.
Bu nedenle yenmesinin haram olduğu hususunda ittifak edilen hayvanlar oldukça sınırlıdır.
Ayrıca sağlığa zararlı maddelerin tüketilmemesi İslâm’ın genel ilkelerinden kabul edilmiştir.
.
Bunun dışında,
Hakkında açık hüküm bulunmayan maddelerin hükmü hususunda âlimler, yukarıda da belirtildiği gibi, ihtilaf etmişlerdir.
.
Aslında bu tür ihtilaflar meselelerin daha iyi anlaşılmasına katkı sunduğu gibi mükellefler için uygulamada kolaylık da sağlamaktadır. Bu bağlamda âlimlerin çoğuna göre, yukarıda belirtilen şekliyle, deniz ürünlerinin üretimi ve tüketiminin helal olduğu söylenebilir.

Genel olarak Hanefi Mezhabinde, “Yengeç, Midye, İstiridye, Istakoz, Kerevit, Karides” gibi hayvanların yenmesinin caiz olmadığı konusunda bir inanç var.
.
Peki o halde şu soru aklınıza geliyor mu?
“İçtihat farklılığından bir mezhepte helal olan diğer bir mezhepte haram olabiliyor; örneğin midye. Diğer mezhepler ceza görmezken, Hanefiler ceza görecek?”
.
Şöyle cevaplanmış bu soru:
“Bu bilgiler, genellikle mezheplerin görüşleri çerçevesinde şekillendiğine göre, bilerek, düşünerek benimsediğimiz bir mezhebin görüşleri paralelinde sorguya çekileceğiz.
Mühim olan, öğrendiğimiz doğrularla amel etmektir.”
.
“Buna göre, Hanefî Mezhebi’ne bağlı bir kimse -o mezhebe göre- yasak olan bir deniz ürününü yese, bilerek ve kendi inancına göre Allah’a isyan ettiği için cezaya çarpılacaktır. Aynı ürünü diğer mezheplere bağlı olan bir kimse yese sorumlu olmaz. Çünkü onun bilgisi ve inancına göre bu ürün helaldir.”
.
“Şayet Hanefî bir kimse, bütün kanaat-i vicdaniyesiyle, gerçekten o ürün hakkındaki diğer mezheplerin görüşünün daha isabetli ve doğru olduğuna inanır da onlara göre amel ederse, yine mesul olmaz. Niyet ve nazar öyle bir iksirdir ki, eşyanın mahiyetini değiştirir, haramı helal, helalı haram yapar.”
.
Aklıma bir fıkra geldi önce yazayım:
Ramazan ayında oruçlu olan Temel ikindi üzeri işten evine dönerken, yan sokakta bir Hristiyan ailenin, sofra kurup yemek yediklerini görür.
Onlara doğru yaklaşır, sofraya bir göz atar.
Buz gibi içecekler, nefis yiyecekler vardır.
Kendisi de oldukça acıkmış ve susamıştır.
Onlar oruç tutmadığı için rahatça yemek yemektedirler.
Buyur edilir ama nafile, oruçludur.
Temel iç geçirerek bunlara bakar ve:
“Hemşerum, siz siz olun, ha bu Dininizun kıymetinu bilin.”
.
Ben de diyorum ki:
“Ey Hanbeli, Şafii ve Maliki Mezhebindekiler!
Mezhebinizin kıymetini bilin…”
 
***
FETVALAR
Hanefilik Mezhebinin Kurucusu Ebu Hanife’nin Fetvaları şöyle:
? Arapça kutsal dil değildir, kutsal olan anlamıdır.
? Arap olmayan Müslümanlar anadilleri ile ibadet yapabilirler.
? Bir insanının mümin olduğunu ibadeti belirlemez.
? Kimin cennete veya cehenneme gideceğini Allah’tan başka hiç kimse bilemez.
? Beşeri ilişkilerde dindarlık ölçü değildir.
? Namaz kıldırıp para almak helal değildir.
? Din için toprak gasp etmek meşru değildir.
? Evlenme ve eş seçme hakkı kadının kendisine aittir.
? Allah’ın elçileri, Allah’ın kitabına aykırı konuşmazlar.
? Kuran’a ve akla aykırı rivayetler (hadisler) kaynağı ne olursa olsun reddedilir.
? İslam’da ‘Evliya’ diye bir sınıf yoktur, her mümin Allah’ın dostudur.
? Haram para ile hayır olmaz.
? Zulüm yapan idareciye hediye verilmez, hediyesi de alınmaz.
? İslam akıl ve vahiy dinidir. Aklı olmayanın dini de yoktur...
Prof. Dr. Muhammed Ebu Zehra
(1898-1974), Mısırlı İslâm âlimi, yazar ve entelektüel…