Hafta sonu heyecanlı bir maç vardı.
Bildiğiniz üzere Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında ligin gidişatı ile ilgili kritik sayılabilecek bir maç oynandı.
.
Galatasaray ile şampiyonluk yarışında rekabete girmişti Fenerbahçe.
Beşiktaş ligin üçüncüsüydü ama aradaki puan farkı onu bahislerde pek ön sıraya koymuyordu.
.
Galatasaray’ın cumartesi günü son dakikalarda bulduğu gollerle Adanademirspor’u 2-0 geçmesiyle, Fenerbahçe’nin “Mutlak galibiyet” parolası ile sahaya çıkması sebebiyle ortalık gergindi.
.
Fenerbahçe’nin anlaşılmaz bu gerginliğine birçok etken de katkı yapmış olabilir.
.
Fenerbahçeli oyuncular kadro açıklandığında sürekli torbadan tavşan çıkaran Jesus’un anlaşılmaz kadrosunu görünce şaşırmış olabilirler.
.
Karşılarında Cenk ve Abubakar gibi son yılların iyi forvetleri ile mücadele edecek olan bir Beşiktaş varken, savunmayı bu şekilde kurgulamak onların motivasyonunu kırmış olabilir.
.
Misal Joao Pedro’yu görenler içinden ne demiştir çok merak ediyorum.
.
Bright Osavi-Samuel, Mert Hakan Yandaş, Willian Arao gibi isimler nasıl bir etki yaratmıştır Beşiktaşlılar da…
.
Diego Rossi, İrfan Kahveci, Serdar Dursun, Miha Zajc, Miguel Crespo, İsmail Yüksek gibi oyuncuları karşılarında görmeyen Beşiktaşlılar ne demiştir içlerinden…
.
Seyretmekten zevk aldığım oyuncu olan Arda Güler’den başlayayım önce.
Milli takımda oynarken ayağına her top geldiğinde “Ne yapacak yine?” şeklinde heyecanlandığım bir futbolcu.
.
Genç olması, futbol zekâsının olması, terbiyeli olması benim gibi tüm futbol severleri kendisine genç yaşında bağladı.
.
Maç sırasında yine klasını gösterdi ve attığı paslarla, çalımlarla gayet güzel gidiyordu.
“Bizim neden Arda’mız yok” şeklinde iç geçirirken o pozisyon geldi, çattı.
.
İnsan elbette kızıyor.
Önce hakeme sonra çocuğa.
.
Ama sonradan sakin düşündüğümde “Çocuk haklı” dedim.
.
Mesela yanında 9 takla atan bir ağabeyi var.
Onu örnek almayacak da kimi alacak?
Girdiği her pozisyonda taraflı tarafsız herkese saç-baş yolduran bir ağabeyi varken, bu çocuktan ne bekleyecektik ki?
.
Hakemi aldatmaya yönelik sarı kart gören tek futbolcu Osavi yanında top oynuyor.
.
Süper lige baktığımızda “Hakemi aldatmaya yönelik” hareket yapmayan nadir topçular varken, bu çocuk ne yapacak?
.
Gökten süt zembili ile inmedi ya?
Ak kaşık da değildi yani.
.
O da gördüğünü yapacaktı ve nihayetinde yaptı.
Yanına gelip onu öpmeyen, kutlamayan kalmadı.
Aldığı penaltı ile takımı öne geçti.
(Aklıma şu geldi. Hakemin yanına gidip ‘Hocam penaltı yok’ deseydi ve penaltı iptal edilseydi ne olurdu?)
.
Ancak burada yanlış yapılan şuydu.
Hakem pozisyonu süzdükten sonra bu çocuğa bir sarı kart verebilseydi, onu ömür boyu bir girdaptan kurtaracaktı.
O da;
“Demek ki kandırmaca ile olmuyor…” şeklinde düşünüp, bundan böyle bu işlere tevessül etmeyecekti.
.
Bundan sonra kendisinin maçlarını seyrederken “Acaba?” şeklinde düşünmeden edemeyeceğim?
Bu hep hatırımda kalacak.
.
Bir futbolcu için çok hoş bir durum değil…
.
Gelelim Fenerbahçe’nin hocasına.
Dünya genelinde iyi bir pozisyona sahip ve şimdilerde Brezilya Milli Takımının hocası olarak adaylar arasında düşünülen biri. Ligimizde de şampiyonluğa giden bir takımın hocası olarak, çok önemli bir maç öncesi kırmızı kart yiyor.
.
Takımını kurtlar sofrasında sahada yalnız bırakıyorsun.
.
Hiç yakışmadı ve yakışmayacak da.
.
Fenerbahçeli futbolcular için şunu söyleyebilirim;
“Gerginlikten topu görmediler neredeyse…”
.
Elbette Abubakar’ın tahrikleri vardı.
Açıkça konuşayım ki hakem bunu bir kartla değerlendirmesi lazımdı.
Ama Fenerbahçeli futbolcular olarak bu derece gerginleşip, düşmenin bir alemi yoktu.
Hele o genç Samet’e ne demeli?
Olayın içine atlaması?
Abubakar’ın kaçırdığı pozisyon gol olsaydı işi zordu.
Dua etsin o hırpalamaya çalıştığı Abubakar’a…
.
Golden sonra “Nasılsa kazandık”,
İkinci penaltı öncesi ise “Şampiyon olduk” sevinçleri ve davranışları, bu sonucu hazırladı sanki.
.
Fenerbahçe’nin bu konuma gelmesinde en büyük katkısı olan futbolculardan Enner Valencia’ya değinmeden geçmek ayıp olacak.
.
“Sahada tutulamaz” olarak değerlendirilen bir oyuncu.
Nereden, ne zaman geleceği belli olmayan, tüm gayreti ile top oynayan bir futbolcu.
.
Ancak bu maçta attığı penaltı ile herkesi umutlandırırken, atamadığı ikinci penaltı sonrası laubali tavırları ile taraftarının tepkisini çekti.
Kim olursan olsun, öncelikle işini ciddiye almayanları sevmiyorum.
Bu işinin karşılığında bir ücret alıyorsun.
İşin penaltıyı atmak.
Elbette kaçırabilirsin ancak böylesine tavırlarla değil.
.
Eğer Fenerbahçe yenildiyse baş aktörlerinden biri de sensin kardeşim.
.
Arkadaşlarınızla beraber ter döküp emek verdiğiniz sezonu bu penaltı ile kaybederseniz, vay haline…
.
Halbuki ciddi olup penaltıyı atıversen belki de o an maç bitecekti.
Bu da sana ders olsun…
.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim:
Mert Hakan Yandaş bu takımın oyuncusu değil, (bir Beşiktaşlı olarak aslında oynamasına çok sevindim başka. Her an kırmızı kart ile oyun dışına çıkacak bir oyun yapısı ve şımarıklığı var çünkü), onun yerine İrfan Kahveci oynasaydı daha iyiydi.
Kahveci attığı gol sonrası çokça sevinmeyip sahasına dönerken şunu dedi vücut diliyle:
“Ben Hakan’ın yedeği kalacak biri değilim…”
.
Gelelim Beşiktaş’a.
.
Sosyal medyada bir anket düzenlenmiş ve de sormuşlar:
“Hangisi maçın adamı?”
.
Seçenekler:
Abubakar
Cenk
Mert
Redmond…
.
Evet, hepsinin büyük katkısı oldu.
.
Ama diğerlerini de yabana atmayalım.
Hele Welinton’u.
Adam kırmızı kartla oyundan atılmasa, daha çok penaltı olurdu bu maçta.
Kendini attırarak (ki zaten açı daralmıştı, Valensia o golü bence atamayacaktı) maçı kazandırdı.
.
Mert gerçekten iyi kaleci.
Zaman zaman hatalar yapmıyor değil, ama “Büyük kaleciler büyük hatalar yapar” diye bir söz vardır.
Maçı kurtardığı pozisyonlarla aldı neredeyse.
.
Bitti denilen Cenk klasını ortaya koydu.
Adama boşuna 25 milyon vermezler…
.
Abubakar takımın en kötüsüydü.
Bir gol attı ama tüm pozisyonları ezdi.
Karşı karşıya golü atamadı.
Ortalığı gereksiz yere gerdi.
Ama ilk defa bu kadar çok koşarken gördüm.
.
Ve Nathan Redmond.
.
Hani “Yıldız oyuncu” tabiri var ya.
İşte bu adam için söylense gerek.
Sonradan girdiği oyunda 3 asist ve bir gol ile tamamladı maçı.
Daha ne yapsın?
.
Transferi yapılmadan önce tanımıyordum (ki zaten çoğunu tanımam) ancak internette araştırdım ve videolarını izledim (can sıkıntısından olsa gerek. Yoksa çok da ilgimi çekmez).
Seyrettikten sonra dedim ki:
“Bu adam bize gelirse tribünleri ayağa kaldırır. Tam bize göre bir futbolcu.”
İlk aylarda biraz tutuk gibi olsa da şimdilerde resmen uçuyor.
İlk golde yaptığı orta ile iyi bir prömiyer lig futbolcusu olduğunu da ispatlamış oldu.
Cenk’e verdiği ara pası bilmiyorum ama ligimizde kaç futbolcu verebilir ki?
.
Necip’i çoğu kimse beğenmez.
Kısıtlı yeteneği ile aranan biri değildir.
Ama mücadelesi, yürekten oynaması herkesi kendisine hayran bırakır.
Nitekim sonradan girdiği oyunda Fenerbahçe forvetlerine resmen duvar oldu.
.
Salih, Masuaku, Tayyip Talha, Onur ise ellinden geleni yaparken,
Rachid, Gedson ve Amir için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.
.
Bir maç geldi, geçti.
“Bu skor Galatasaray’a yaradı” diyebiliriz.
.
Ancak, puanlar silinirse kimin daha çok sevineceği belli olacak.
.
Bizim meşhur manilerimiz vardır:
Tarlada buğdayım var deme,
Ambara girmeyince…
Hayırlı evladım var deme,
El koynuna girmeyince…
Vefalı karım var deme,
Kötü gün görmeyince…
Hayırlı kardeşim var deme,
Miras bölünmeyince…
.
Buna ilave yaptım ben de:
Erkenden sevineyim deme,
Süper lig bitmeyince…