Oturdum bilgisayarın başına, “Ne yazayım” demedim de “Hangisini yazayım” dedim.

Allah’a bol bol dua edip, şükrediyorum.
Bu topraklarda bana can verdiği için.
Zira hiç habersiz kalmıyorum.
Hiç konusuz kalmıyorum.
Ne yazacağımı şaşırıyorum.
.
Allah muhafaza ya İngiltere’de dünyaya gelseydim?
Ya Kanada’da mesela?
.
İskandinav ülkelerinde?
.
Yüzde yüz aç kalmıştım.
.
Ülkemizde günlük yetiştiremediğim konuları kesinlikle bulamaz ve tahminim “Aylık” yazı yazardım.
Ne güzel,
Yan gel yat, keyfine bak!
.
Yazıişleri müdürü,
“Neden yazmıyorsun?” dediğinde,
“Haber, olay vardı da biz mi yazmadık?” şeklinde cevap verirdim.
.
Bizim ülkede ise yazı işleri müdürü şöyle diyor:
“Neden her gün 3 sayfa yazmıyorsun?”
.
Son günlerde şaşkınlıktan ağzım açık kalmadı da değil hani.
.
Bakın bir örnek:
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı Olağanüstü Zirve Toplantısı’nda belge imzalayan Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un imzasını beğenmeyerek seslendi:
“O ne biçim imza ya. İmzayı değiştir” dedi.
.
Bunu başka ülkelerin her hangi bir insanına anlatsanız, inandırmak için sabah akşam çoluğunuzun, çocuğunuzun üzerine yemin etmek zorunda kalırdınız.
Vallahi inanmazlar,
Billahi inanmazlar.
.
Sistem gereği tüm yetkileri bir kişide topladığımızdan, o da imzamıza dahi karışma yetkisini kendisinde görebiliyor.
.
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” kavramı işte burada devreye giriyor.
.
Kimseye böyle bir yetki vermiyor…
.
Şu olaya bakın:
İYİ Parti Binası kurşunlandı.
Faili hemen yakalandı.
İfadesinde “Hırsızları kovalamak üzere havaya ateş açtığını” söyledi.
.
Eee!
Ne var bunda?
.
Şu var:
Adam havaya ateş açıyor, kurşun te karşı caddenin kıyısında ve zemin katta bulunan camdan içeri giriyor ve aşağıya doğru giden kurşun birden yön değiştirip yukarıya doğru yol alırken duvardaki resmin yanına isabet ediyor.
.
Yani kurşun bir nevi “Falso” alıyor.
.
Ayrıca bu bekçi havaya ateş açınca kurşun neden yere doğru gidiyor?
Sonra tekrar havalanıyor?
.
Ayrıca bu bekçi kaçan hırsıza neden birçok kez arkasından ateş açıyor?
.
Ayrıca bu kadar mermi harcayan ve caddenin te karşısına kurşun yağdıran biri üstlerine haber vermeden, rapor yazmadan evine gidip yatıyor.
.
Ayrıca da serbest bırakılıyor.
.
Böyle bir olay İrlanda’da yaşansa 1 ay konuşulurdu.
Biz de yarım gün sürmedi.
Dedim ya, sırada o kadar çok yazılacak şey var ki, buna ayıracak fazla vakit yok.
.
Size bunu ispatlamak üzere bu günkü (dünkü) gazete başlıklarını yazacağım.
.
* Altın rekora koşuyor.
 
* Maarif Vakfına 3 buçuk milyar lira aktarıldı.
 
* Cumhurbaşkanına hakaret ettiği suçlamasıyla mahkemeye verilen Yeşim Salkım beraat etti.
Cumhuriyet Haber Müdürü Can Uğur, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle bugün cezaevine giriyor.
 
* Kıymanın kilosunun 300 lirayı geçtiği ülkemizde Ekonomi Bakanı Nureddin Nebati: “Koyun eti ucuz ama kokuyor” dedi.
 
* Ülkenin en önemli derbi maçında yaşanan penaltı pozisyonu için MHK başkanı şöyle açıklama yaptı: “Burada penaltı yok, aldatmacadan bahsedebiliriz. Dünyanın hiçbir yerinde bir kişi bile buna penaltı demez. Kesinlikle sahada verilmiş yanlış karar. VAR’ın düzeltmesi gereken netlikte. VAR da hatalı davrandı, müdahale etmedi. Bu pozisyon maçın sonucunu etkilemedi, bu biraz hakem şansı. İçimizi biraz olsun rahatlattı. Art niyet yok, insani hata. Halil Umut Meler dünyada ön plana çıkmış hakemimiz. Buradan kendisi ders çıkartacaktır ve performansını olumluya doğru düzeltecektir.”
 
* AKP Bitlis Milletvekili Cemal Taşar’ın kardeşi, oğlu ve gelini üst düzey koltuklarda oturuyor.
 
* Sedat Peker’in avukatı Ersan Barkın canlı yayında açıkladı: “Söz verdiği içerikten öte açıklamalar yapma kararlılığında…”
 
* “AKP’lilerin çocuklarında AKP’den kopuş eğilimi var” diyen TİP Genel Başkanı Erkan Baş, gerekçesini şöyle açıklıyor: “Geleneksel kodlar nedeniyle CHP’ye yönelmiyorlar. TİP farklı bir şey gibi gözüküyor gençlere. Adaletsizliğe isyandan bize yöneliş var.”
 
* Sahte mezuniyet geçici belgesi hazırlayıp kendisini Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 1980 yılı mezunu olarak tanıtan Avni Tekinaslan’la ilgili Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma genişletildi.
 
* Düzce'de, oğlunun kendisiyle gitmesini engellemeye çalışan anne S.Ş.'yi otomobilin kaputu üzerinde 40 kilometre boyunca götürerek yaralanmasına sebep olan Ali Osman Şentürk, “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.
 
* 6 Şubat depremlerinden sonra yapılaşmayla ilgili çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamesine karşı bildiri yayınlayan İstanbul Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü hakkında soruşturma açıldı. Bölüm başkanı görevden alındı.
 
* İzmir’in Bayraklı ilçesinde ayrıldığı kadının oturduğu bir apartman dairesine molotofkokteyli atan kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
 
* Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre 2022’de markette en yüksek fiyat artışı yıllık yüzde 314,6 ile kuru soğanda görüldü. Artış 2023’te de durmadı. Bu yılın ilk üç ayında soğana yüzde 101 zam geldi. Fiyatlar 30 lirayı buldu.
 
* Nişantaşı’nda yaşanan olayda, iş yerinin önünde bekleyen Gökhan Baran adlı eczane çalışanı ile cadde üzerindeki bir apartmanda görevli olan Kadir K. arasında “Yan bakma” gerekçesiyle tartışma çıktı. Kavgaya dönüşen olay sonucu Kadir K.’nin parmağı kırıldı. Evine giderek tabancasını alan Kadir K., tekrar eczanenin önüne gelerek Baran’a birkaç el ateş etti. Ambulansla hastaneye kaldırılan Gökhan Baran, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.
 
* HÜDA PAR’ın yöneticilerinden Şeyhmus Tanrıkulu, Cumhur İttifakı’na oy vermeyecekleri, “İslam düşmanı, aile karşıtı ve ahlaksız” olarak nitelendirdi.
 
* Çürük olduğu tespit edilen Boğaziçi Üniversitesi'nin Kuzey Kampüsü’ndeki binalarda 10 yıldır eğitime devam ediliyor.
 
* Millet İttifakı'nı hedef alan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Ömründe cuma namazına gitmez, ama seçim vakti her cumayı ayrı bir camide eda etmek için program yapmışlar” dedi.
.
İşte durum bu.
Her başlık kendi başına bir makale konusu.
.
Her başlık sayfalara sığmayacak kadar bir haber konusu.
.
Her başlık “Burası Türkiye” dedirtecek cinsten.
.
Bizim jenarasyon bilir.
Atilla Atasoy vardı bir zamanlar.
Sanatçının da bir şarkısı vardı ismi “Haberler” olan.
.
Şöyle geçerdi nakarat kısmı:
“Söyle şimdi nasıl haberler, haberler
İyi mi kötü mü haberler, haberler…”
.
İşte o misal.
Neresini söylesem bilmedim ki?
.
Kimine göre iyi, kimine göre kötü.
.
20 senedir ülkeyi yönetenler, ülkenin geldiği şu durumu görmezden gelip girecekleri seçimlerde hala “İktidar olacaklarını” söylüyorlarsa bu haberler iyi demektir.
.
6’lı masa kurarak ve birçok partiden destek alarak iktidarı devralacaklarını söyleyen muhalefet için bu haberler kötüdür.
.
Ancak şu da var.
Bu haberleri okuyup da “Seçimini değiştirecek pek kimse yok gibi…”
.
Sevgili Atasoy şarkıya devam ediyor:
Şimdi nerde o hayat,
O güzel günler nerde,
Bulunmuyor bir deva,
Yalnızlık denen derde…
 
Giden gelmiyor derler ,
Acep inanayım mı?
Sen söyle ey sevgili,
Böyle sızlanayım mı?
 
Söyle şimdi nasıl?
Haberler haberler…
İyi mi kötü mü?
Haberler haberler…