İnsanlar kendilerine uygun olanları seçerler. İnsan ne kadar kaliteli ise seçtikleri, atadıkları da o kadar kaliteli olur.

Sokak ağzında o kadar çok deyim benzeri laf var ki hak vermemek elde değil. Bizim hırsız elin hırsızından daha iyidir gibi deyimsel laflar oldukça yaygın.
Yalan söyleyen, yalana inandırmayı marifet sayanlar ne yazık ki insanları kolay kandırıyor. Malum sosyal medyada her gün yüzlerce kısa metrajlı videolar dolaşıyor. Sokaktaki insanlar akıl almaz yorumlar yapıyorlar.
Bir zamanlar ekonomik sıkıntılar artınca dış güçlere havale eden zihniyet, bugünlerde ekonominin muhalefet yüzünden bozulduğunu söyleyenler az değil. Allah akıl fikir versin demeden edemiyor.
Bu gelişmelerin temelinde eğitimsizlik yatıyor. Aile eğitiminden başlayan ve okullarda devam eden eğitim ne yazık ki okuduğunu anlamayan, gördüğünü algılayamayan insan sayısını artıyor. Eğitim seviyesi düştükçe de iyi yalan söyleyenler halkın daha fazla teveccühünü alabiliyor.
Ekonomi bozuk. Yirmi sene önce küçük altın alan Türk Lirası, bugün 1 kilo soğan alamıyor. Bu durum doğrudan doğruya devleti yönetenlerin, bilgisizliğinden, beceriksizliğinden ileri geliyor. Başka açıklaması olamaz. Ancak sokakta hala başka nedenler arayanlar az değil.
İktidar sahipleri Türk insanını cahil bırakmak için elinden geleni yapıyor. İlk ve orta dereceli okullarda onbeş defa sistem değiştiren siyasi güç hedefine adım adım gidiyor. İnsanı ne kadar cahil bırakırsanız kandırması o kadar kolay olur zihniyeti hep el üstünde tutuluyor. Çünkü eğitimli kişileri kandıramıyorlar. Muhakemesi güçlü insanları yalanlarına inandıramıyorlar.
Üniversiteler bahar yarıyılında büyük deprem felaketi nedeniyle çevrimiçi eğitime geçirildi. Gerekçesi de KYK yurtlarının depremde zarar gören insanlarımıza başlarını sokacakları bir yer bulabilmekti. Deprem bölgesinde durum çok kötüydü. Devletin yardım kurumları külliyen sınıfta kalmıştı. Devletin en yetkilisi de bunu itiraf etmişti. Müdahalede geç kaldıklarını dile getirip helallik istemişti. Liyakat sahibi olmayanları hangi görevlere getirdiğini kabul etmişti. Görmedikleri bir yer vardı. Depremde canını kurtarabilen vatandaşlarımızın yerlerinden yurtlarından uzaklara gitmek istemeyeceklerini görememişlerdi. Görmek için elbette eğitimli, sağduyulu olmak gerekiyordu.
KYK yurtları apar topar boşaltılmıştı ama sonuçta boş kaldı. YÖK Başkanı geçen hafta yüz yüze eğitime geçileceğini ve devam mecburiyetinin olmadığını açıklayıverdi. Hangi hesap yapıldıysa öğrenciler koşa koşa yüz yüze eğitime gelmediler. Gelecek gibi de görünmüyorlar.
Büyük olasılıkla üniversite öğrencilerine oy kullandırmamak için böyle bir yol seçilmiş olabilir. Çünkü üniversite öğrencilerinden %9 civarında oy alabiliyorlar. Hesapları tutmamış görünüyor. Sınavları çevrimiçi olacağı için öğrenciler ailelerinin yanında kaldı. Seçim bölgelerini değiştirmediler.
İdarecilerin, önemli mevkilerde görev yapanların iyi eğitim görmüş olmaları gerekiyor. Yoksa böyle saçma sapan kararlarla gençlerin düzenleriyle, eğitim sistemleri ve disiplinleriyle oynayıp durmazlar.