Siyasette fanatikleri, özellikle erkek fanatikleri ikna etmek imkansızdır. Bunlara arada bir gaz vermek yeterlidir.

Buradan hareketle iktidar sahipleri yıllardır milletin bilinçaltını yönetiyorlar. Medya organlarını bu alanda çok sıkı kullanıyorlar. Muhalefetin işi de zorlaşıyor bu arada.
Eğer insanların bilinçaltlarını yönetebiliyorsanız, istediğinizi yaptırırsınız. Hele elinizde propaganda malzemesi bol ise yalana da inandırırsınız.
Bilim insanlarının algı yönetimi konusunda çok fazla araştırması bulunuyor.
Markete giren insanın, makarna reyonunun önünden geçerken, ucuzluk etiketine bakarak makarna alması tesadüf değildir. Market bir şekilde makarnayı aldıracak bir görsel sunum yapmış, müşterinin alacağı malzemeleri unutturmuş ve makarnayı aldırmıştır.
Süper marketlerin girişinde oyuncak bulundurulması, çocuklar aracılığıyla insanların bilinçaltının yönetilmesine en güzel örnektir. Bilinçaltı karar verdiğinde yapılması zorunluluktur. Çocuk da benzer şekilde oyuncağı istediğinde alınması gerekir. Yoksa kıyamet kopar. Çok iyi bir gerekçe bulunmadığı sürece oyuncak alınmak zorundadır.
Makarnayı insana aldıran bilinçaltıdır. Orada beyinde şekillenen bilinçaltının kararına gerekçeler uydurmaktır. Daha önce almıştık, evde vardı gibi gerekçeleri öldüren akıl, ucuzlamış ve nasıl olsa bozulmaz fikrini üretir.
Günlük hayatta da, bilinçaltı karar verir ve beyin ona gerekçe uydurur. Evde var, daha önce almıştık gibi fikirler bilinçaltını tatmin etmez. Ucuzlamış ve nasıl olsa lazım gibi düşünceler makarnanın alımında en önemli gerekçelerdir.
Burada aslında bilinçaltı makarnayı almaktadır. Beyin alınmışa gerekçe uydurmaktadır.
Geçim seçimlerde de iktidar partisinin çoğunluğu sürekli almasının arkasında bilinçaltı yönetimi yatmaktadır. Daha önce sokakta iktidar partisine oy verdiğini söyleyen pek insan bulamazken, iki kişiden birinin oyunu alıyordu neredeyse.
Peki, oy verdiğini söylemeyen ama oy veren insanların davranışları nasıl gelişiyor bir bakalım.
Sandık başına gidinceye kadar neredeyse iktidar partisinin sokak gönüllüleri tarafından takip edilen seçmen, mührü iktidar partisine basıyor. Bu eylemi genellikle bilinçaltının kararı olarak gerçekleşiyor.
Oy kullanmadan önce, hangisine oy vermeliyim diye bir soru işareti genelde gelişmiyor. Oy verilecek partiye odaklanma var psikolojik olarak.
Peki, insanımız siyasi fikrine pek uymadığı halde nasıl oy veriyor? Özellikle merkez sağ nasıl oy veriyor acaba? Muhakeme yok. Önce oyu veriyor, sonra beyin gerekçe uyduruyor. Gerekçeler ise çok basit. Kime verecektim? Daha iyisi yoktu! İstikrar sürsün gibi gerekçeler yetiyor.
Yine bir seçim öncesi yata odalarında ayakkabı kutularında menşei belli olmayan paralar ele geçirilmişti. Ses kayıtları da orijinal çıkmıştı.
Aslında bu yolsuzluklar seçimlerde önemli dezavantajlardı. İnsan durup dururken suçlu birine, sabık birine nasıl oy verir?
Çalıyorlar ama iş yapıyorlar fikri bütün beyinlerin en önemli gerekçesi oldu ne yazık ki.
İktidar partisi hatip genel başkanıyla milletin sürekli bilinçaltına oynuyor. Muhalefet fark etmiyor.
Son zamanlarda yandaş medya ve devletin kanalları mevcut cumhurbaşkanını yere göğe sığdıramıyor. Muhalefetin adaylarına yer vermediği gibi, verdiği yerde de bol bol eleştiriyor.
Algısı teslim olmuş insanın oyunu yönlendirmek zor değil. Bu nedenle muhalefetin iktidar yandaşlarına göre 10 kat daha yüksek performansta çalışması gerekiyor.