Demokrasi siyasi erkin elinde oyuncak oldu ne yazık ki. İnsanlar içlerinden geleni telaffuz bile edemiyorlar.

Beddua eden bir kadın ev hapsi cezası alabiliyor. Memlekette cumhurbaşkanına hakaret suçuyla açılmış on binlerce dava var. Seçimler yaklaşırken devletin valileri seçim çalışmalarında muhalefete güçlük çıkarmak için çalışıyor.
Demokrasiyi laf başı gelince çok güzel tarif ederiz. Hatta işimize gelirse memlekette demokrasi var deyip, demokrasiyi kalkan bile yaparız. Aslında demokrasi halkın egemenliği anlamına gelir ve temelinde seçimler yatar. Hemen bütün demokratik ülkelerde seçimler, eşit şartlarda demokratik olarak yapılır ve millet yöneticilerini özgür iradesiyle seçer.
Seçim sistemine bakıldığında halkın kendi yöneticilerini gerçek anlamda seçemediği ortaya çıkar. Ülkemizde tam demokratik seçimler sadece iki defa uygulanmıştır. Bunun dışında halkın gerçek anlamda özgür iradesinin yönetime yansıdığı bir seçim göstermek çok zordur.
Üçüncü dünya ülkelerinde oy toplamasını bilen, sokak ağzı kuvvetli parti liderleri, halkı biraz da överek iktidara gelirler. Parayla binlerce insanı meydanlara toplayarak gösteri yaparlar. Halk kalabalıkları gördükçe gururlanır ve eğilimi artar. Aynı görüşte olmasa bile, bunlar bu işi becerecek diye kendi içinde inanç geliştirir.
Kamu yönetiminde insan hakkının ve hukukunun çiğnenmediği yerde gelişir demokrasi. Seçimler eşit şartlarda yapılırsa demokrasi gelişir. Demokrasinin gelişmesi için yöneticilerin demokrasiye inanması ve demokratik davranması gerekir.
Genel seçimlere yaklaşık bir ay var. Herkesi temsil eden Cumhurbaşkanı, kendi gibi düşünmeyenleri, hain, ihanet edenler diye eleştiriyorsa, teröristlerle bir tutuyorsa demokrasi gelişmez.
Basın yandaş olmuşsa demokrasi gelişmez. Bir hicve dahi tahammül edemeyen, hicvi yapanları hedef tahtasına çeviren basınla demokrasi gelişmez.
Bir ülkede, İçişleri Bakanı, seçmeni tehdit ederek, seçtiğiniz insanları tutuklarız diyorsa, milletin özgür iradesinin sandığa yansıması imkânsızdır.
Demokrasilerde ahlak ve adalet olmazsa olmaz. Ahlakın geliştiği yerde demokrasi de gelişir. İnsani değerler geliştikçe demokrasi de gelişir. İnsanların birbirine hoşgörülü olmasını gerektirir demokrasi. Seçim meydanlarında başka partileri hainlikle suçlayan bir zihniyet demokrasiyi geliştiremez.
Adalet Bakanı seçimlerde siyasi çalışma yapıyorsa, insanların adalete olan güvenini ortadan kaldırır. Zaten adalet ve hukuk insanın içinde zayıflamış ise demokrasinin gelişmesi başka bahara kalmış demektir.
Memlekette demokrasinin iyiye gittiğine dair en ufak bir işaret görünmüyor. Tersine bittiğine dair tespitler oldukça fazla.
İktidar partisinin seçim çalışmaları, hemen bütün televizyon kanallarından canlı veriliyor. Dünyada yalan haber ve bilgilendirme alanında ilk sıralarda yer alan aynı kanallar muhalefeti yerden yere vuruyor. İnsanların doğruyu görebilme hakkını adeta ellerinden alıyorlar.
Şimdi seçim sandığına giderken millet, neye göre karar verecek? 7/24 televizyonda izlediklerine göre mi? Aba altından gösterilen sopalara göre mi? Kendi gibi düşünmeyenlere terörist damgası vurmaya çalışan iktidar erkinin yarattığı algıya göre mi? Harcanan paralara göre mi? İzleyemediklerine göre mi?
Siyasette gerginliğin artması, sürekli insanların suçlanması, terörist, ihanet, adi gibi kavramlar kullanılması demokrasiyi baltalamaktan öteye gitmez.
Oysa demokrasi gelişirse, adalet gelişir, ahlak gelişir, güven gelişir, ekonomi gelişir. İnsan gelişir.