Tarımı bir avuç ithalat lobisinin menfaatleri uğruna ilmek ilmek bitiriyorlar. Fiyatı artan ürünlerin suçluları tüccarlar oluveriyor. Oysa üretim düşüyor.
Ekili alanlar azalıyor. Ekmeyene ceza çıkarıyorlar ama faydası olmayacak. Zihniyetin değişmesinden başka çare bulunmuyor.
Bakan çiftçilerin şikâyet etmediklerini söylüyor. Şikâyet edecek hal kalmayan çiftçi ne yapsın. Arazi satışlarına bir baksalar, borçları nereden nereye gelmiş bir baksalar görecekler halini.
Paranın değerli olduğu dönemlerde başlayan buğday ithalatı buğday üretimini adım adım düşürmeye devam ediyor. 2015-2018 yılları arasında yerinde sayan buğday fiyatları artan mazot, gübre ve ilaç fiyatları karşısında ekim alanlarını %25 oranında azalttı. Haliyle buğday ithalatında Türkiye dünya şampiyonu oluverdi. İthalatın un ve makarna ihracatı için yapıldığı dile getirildi ama iç piyasada Türk çiftçisinin elindeki buğdayın fiyatlarını düşürdü. Satılan un ve makarna da dünya borsalarında oluşan fiyatların çok altında gitti. Ancak yandaşlar TMO’dan ucuz aldıkları için yine para kazandı. Arap ülkeleri de ucuz un ve makarna almış oldu. Ardından arpa ithalatı başladı ve arpa üretimi açık vermeye başladı. Çünkü ekiliş azaldı.
Son yıllarda enflasyonla mücadele ediyoruz ayağına dışarıdan pahalı alınıp içeriye ucuz buğday, arpa ve mısır satışları, elin çiftçisini kazandırırken Türk çiftçisini batırdı.
Hububatta oynanan oyun baklagillerde de tekrarlandı. Bir zamanlar mercimek, nohut ve fasulye ihraç eden memleket, bu ürünlerde mutlak dışa bağımlı hale geldi.
Hayvancılıkta oynanan oyun da aynıydı. Güya milletin et tüketimi artmış. Hadi bakalım dünyanın dört bir tarafından milyonlarca hayvan toplandı. Limanlar kokudan girilmez hale geldi. Hayvan ithalatında bazı üretici birliklerinin başkanları da nemalandı. Utanmadan ithalatın içine daldılar. Birlik üyesi Türk çiftçisi danasını kestiremedi. Aylarca sıra bekledi ve danaları cepten yedi. Göz göre göre zarar etti. Diğer yandan kontrolsüz bir şekilde milyonlarca dananın girmesi ot ve saman açığını ortaya çıkardı. Onun da kolayı vardı. İki satır bir kararname ile 66 ülkeden kaba yem ithalatı için izin çıkıverdi. Memleket ota samana muhtaç hale geldi.
Süt fiyatları uzun süre yerinde saydı. Yem fiyatları uçarken, süt parası masrafların gerisinde kaldı. Hal böyle olunca memleketin kalender çiftçisi ineklerini kestirmeye başladı. 2022 yılında bir milyondan fazla inek kesildi. Türk çiftçisi ineğini keserken Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile on binlerce gebe düve ithalatı yapıldı. Yine yandaşlar kazanırken Türk çiftçisi zarar etti.
Halen ekilmeyen arazi miktarı artmaya devam ediyor. Tarla satışları rekor üstüne rekor kırıyor. Komedyen bakan milletin damak zevkinin değiştiğinden şikâyet ediyor. Kuzu eti yemiyormuş. Yeseymiş et krizi olmazmış. Ucuz et kuyruğuna da kimse girmezmiş. Çözüm ne olabilir? Milletin aklıyla dalga geçen bu zihniyeti sandığa gömmek.