Her gün elimizden düşürmediğimiz telefonlar… İnsanlık tarihinde en önemli gelişim.
Yüzyılımızın iletişim çağı olması sebebiyle insanlığa sunulan en büyük kolaylık.
.
Sadece telefon değil ki?
Onun dışında sosyal medya kanallarıyla yapılan iletişimler var.
İnsanların kendilerini deşifre ettiği bir kanal.
Kimliklerini,
Yaşadıklarını,
Ziyaretlerini,
Ailesini,
Tercihlerini…
.
Geçenlerde yine o e-postadan geldi.
Google’dan.
.
Guugıl’a üye olduğumdan bu yana Dünyada gezdiğim tüm yerlerin haritasını “Şak” diye koydu önüme.
.
Bak!
“6 sene önce Tayland’a gitmiştin.”
“Şurası Gürcistan.”
“Ordu’daki Göztepe…”
“En son Güneydoğu Anadolu’daydın…”
.
“En çok ziyaret ettiğim yerler” kapsamındaki “Dardanos” cabası…
.
Ne güzel değil mi?
İnsan unutsa bile Guugıl amca unutmuyor…
.
Ya faceebook?
O ne yapıyor?
Benimle ilgili her şeyi biliyor.
.
Hastalıklarımı,
Beğenilerimi,
Tercihlerimi,
Alışveriş sıklığımı,
Seyahat tercihimi,
Arkadaşlarımı,
v.s.
.
Peki bunların bilinmesi ne işe yarıyor?
İçimizden şöyle diyebiliriz:
“Lan beni bilse ne olur, bilmese ne olur? Devlet Başkanı mıyım ki?”
.
Haklısınız.
Hani bir ara aşı olunurken “Çip koyacaklar” denmişti de millet tırsmıştı.
.
Biz de buradan:
“Sana çip koyup ne yapacaklar? Çipin fiyatı bu yaşa kadar harcadığın paradan daha değerli” demiştik.
.
Ancak bu sosyal medya pek masum değil.
“Lay lay lom” denilecek kadar boş değil.
.
Bize sundukları hizmetin onlar açısından bir karşılığı var.
.
Adam ne demiş?
“Bedava peynir fare kapanında bulunur…”
.
Telefonumuza, bilgisayarımıza indirdiğimiz onca “Bedava” program var.
Sizce bunlar masum mu?
“Masum” diyen gerçekten “Saf” derecesinde “Masum…”
.
Size bir belgesel-film tavsiye ediyorum.
Bir Netflix yapımı.
Bulabilenler muhakkak izlesin.
Adı: “The Great Hack”
.
Hani adam demiş ya:
“Ya ebeni, ya bebeni görürsün…”
.
Bu film “Ebe” kısmından bahsediyor.
İzle-gör.
.
Konusu şu:
Bir veri şirketi olan Cambridge Analytica’nın, nasıl sosyal medyanın karanlık yönünün sembolü haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Tüm etkileşimler, kredi kartı kullanımları, web aramaları, konumlar, beğeniler ve daha niceleri toplanıp yılda trilyonlarca dolar kazanan bir endüstri oluyor.
Hem Trump kampanyalarını yürüten hem de Brexit için çalışan Cambridge Analytica da bir süre sonra sahip olduğu bilgileri kullanmaya başlar.
.
Belgeselde, önce verileri elde edip ardından da kontörlü ele geçiren Cambridge Analytica skandalının farklı taraflarında bulunanların bireysel yolculuklarına odaklanıyor…
.
“Bir toplumu değiştirmek istiyorsanız önce onu parçalamalısınız.
Daha sonra parçaları bir araya getirerek yeni bir toplum yaratabilirsiniz…”
.
Filmde geçen bir pasaj…
.
Anladınız mı meseleyi?
.
Dönün bize.
“Memleket Partisi olayı” parçalanmak istenen bir partiyi anımsatmıyor mu acaba?
Mesela, “Deva Partisi, Gelecek Partisi?”
.
“Hüda-Par, İYİ Parti?”
.
“AK Parti parçalanmışın birleştirilmişi değil mi mesela?”
.
Bu ülkenin geleceğine damga vurmuş olan:
Hani Demokrat Parti?
Hani Adalet Partisi?
Hani Doğruyol Partisi?
Hani 4 eğilimli Anavatan Partisi?
Hani Selamet Partisi?
.
Peki başarı?
20 yıldır tek başına iktidar olmak…
.
Bu belgeselde anlatılanlardan çıkardığım:
“Sürekli korku imparatorluğuna alıştırılan millet, seçim zamanı korku ile oy vermeye götürülüyor.”
“İyi şeyler söyleyenler yadırganıyor ve seçimde başarısız oluyor…”
.
Bunlar birer seçim hilesi.
Bizler de bunları yiyoruz.
.
Bunlar neye göre belirleniyor?
Sosyal medya…
.
Bu şirketin topladığı veriler dünyada birçok seçimde kullanılmış ve başarıya ulaşmış.
.
Şöyle bir soru yöneltiyor belgeselde dinleyicilere:
“Telefonunuzun mikrofonundan dinlendiğini düşünen var mı?”
Sonuç?
Katılımcıların hepsi parmak kaldırıyor…
.
İşte bizlerden toplanan tüm bu veriler, trilyonlarca dolar ediyor…
.
Bu şirketin (Cambridge Analytica) her Amerikan seçmeni için 5000’e yakın veri noktasına sahip olduğu söyleniyor…
.
Peki, Google ve Facebook’un dünyanın en güçlü şirketler arasında olmasının sebebi ne sizce?
Çünkü ellerindeki verilerin değeri, petrolden daha değerli de ondan…
.
Şu an dünyada en değerli şey:
“Veri…”
.
“Önce verilerimizi aldılar, sonra kontrolü ele geçirdiler.” diyor belgeselde…
.
“Hedefleme araçları birer silah olarak kullanılıyor.”
“İnsanlar gözetlenmenin boyutunu görünce şok geçirecekler…”
.
İngiliz Guardian & Observer yazarı Carole Cadwallladr şöyle diyor:
“Bu demokrasimizin bütünlüğünü ilgilendiriyor. Bizi birleştirmek için yaratılan bu platformlar, silaha dönüşmüş durumda.
Neyin ne olduğunu bilmek imkânsız, çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil…”
.
Kullanıcıların en mutlu anlarını, üzüntülerini, sırlarını paylaştıkları gönderiler; ABD seçimlerine yön verecek, İngiltere’nin 50 yıldır sürdürdüğü AB birlikteliğine son verebilecek noktaya taşınmıştır.
.
Bunun yanında, hükümetlerin de sosyal medyayı araç olarak efektif bir şekilde kullandığı açıktır.
Bu durum Rusya’nın, ABD’de Facebook aracılığıyla sahte görseller kullanmasıyla kanıtlanmış.
.
Öyleyse hep beraber düşünelim:
“Seçimlerde vereceğimiz oylar bizim tercihimiz mi?”
.
Sonuç mu?
“Veri hakları, temel hak olarak kabul edilmeli…” deniyor.
“Bence de” diyorum…
***
4. VEKİL KİMİN OLACAK?
Sürekli soruyorlar bize.
Hani biz gazeteciyiz ya, ondan.
“Çanakkale’de vekil dağılımı nasıl olur?”
.
Önceki seçimde yurtdışından gelen oyların etkisiyle vekillik CHP ile İYİ Parti arasında yer değiştirmişti.
.
Bu sefer ne olur?
.
Kısaca şunu sormak lazım.
AK Parti bu seçimlerde 2018 seçimlerindeki oyunu alır mı?
.
Memleket Patisi kimden oy koparır?
.
Sinan Oğan, İYİ Partiden ne kadar oy alır?
.
CHP rüzgârı gerçekten esiyor mu?
.
Bu sorulara cevap verebiliyorsanız vekil dağılımını da yapabilirsiniz.
Zorlanacağınız tek yer şu olur:
Duygusal olarak değil, gerçek manada tahlil yapmanız lazım.
.
Hani “CHP 3. vekili çıkarır” deniliyor ya, bunun için CHP’nin (kabaca)180 bin oyun üzerinde oy alması lazım.
2018’de ise 124 bin oy almıştı.
Varın siz hesaplayın gerisini.
.
AK Partinin 2. vekilliği, Ayhan Gider’in performansına bağlı.
Giden oyları toparlarsa olabilir…
.
İYİ Parti 1 vekil çıkarır mı?
Meral hanımın masadan kalkmasıyla oluşan nahoş durum seçmene yansımış gibi gözüküyor.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, asıl olan tek şey şu:
Her şey Rıdvan Uz’un performansına bağlı…