Malum seçimler yaklaşıyor. İktidar sahiplerinin devleti batırdıkları ayan beyan ortaya çıkınca, en önemli politikaları eskiden olduğu gibi insanların dini duygularıyla oynamaya odaklandı. Ellerinde sarılacak hiçbir şey kalmadı.
Zaten bir şekilde cemaatlerde yetişmiş olanların siyaset sahnesinde dinden başka malzemeleri olmaz. Yalan, yanlış, rivayetlerle öğrendiklerini gerçek sanan, yobaz, Arap milliyetçisi çakma hocaların elinde yetişen garipler, Allah’a şirk koştuklarının bile farkına varmazlar. Oysa dinin siyasi arenaya çekilmesi basitleşmesine, değerinin azalmasına neden oluyor. Nitekim 21 yıllık AK Parti iktidarında, Anadolu’da İslamiyet en kötü zamanlarına doğru hızla ilerliyor. Namaz kılan, hele oruç tutan sayısı sürekli azalıyor. Sokakta bunların dininden değilim diyen sayısı sürekli artıyor.
Uzmanların çoğunla belirttiği gibi, Türkiye’de cemaatlerin ardında İngilizler başta olmak üzere emperyal güçlerin bulunması, ne yazık ki memlekette siyasal İslamcılığı hep ön plana çıkarmakta ve gerçek İslam’ın zarar görmesine neden olmaktadır.
Ne zaman yobaz zihniyet memleketi yönetmeye kalksa dindar kesim ve din ciddi zarar görmüştür. Dini devletin her tarafına bulaştıran yobazlar, dine sürekli zarar vermiştir.
Yasal veya yasa uygulayıcılar tarafından gerçekleştirilen yanlı uygulamalar, milletin dini inancını da olumsuz etkilemektedir.
Halen mevcut siyasi iktidar, siyaset sahnesinde geçmişte olduğu gibi en önemli politika malzemesi olarak dini kullanmaktadır. Kuran kurslarından tutun da imam hatiplere kadar birçok alanda aslı astarı olmayan yalanlarla muhalefete yüklenmektedir.
Bugün terör örgütü olarak nitelendirdikleri fetö örgütü ile devleti ne hale getirdiklerini millet unutmadı. Feto terör örgütü ile devlette ne kadar Atatürkçü ve Cumhuriyetçi personel varsa, ordumuz başta olmak üzere temizleme yoluna gittiler. Uydurma gerekçelerle yüzlerce şerefli Türk subayını cezaevlerine doldurdular. Fetö devletin siyasal düzenini değiştirmek üzere darbe yapan bir terörist örgüttü. Birlikte çalıştılar. Ne değişti? Kendileri cumhuriyetçi ve laik mi oldular? Olsalardı birlikte devletin düzenini değiştirmeye çalışırlar mıydı?
Netice itibariyle dini en önemli siyasi malzeme haline getiren iktidar, memlekette dini de bitiriyor sanki.
Memlekette dini vecibeleri yerine getirenlerin oranı sürekli azalıyor. Sokaktaki insanımız bunların dini demeye başladı. Neden? Çünkü hep din üzerinden siyaset yapan iktidar, adeta dini kendi tapusuna geçirdi. Dürüst olsalardı dini inançlar güçlenirdi. Ama yalan, dolan, hırsızlık, rüşvet, adam kayırma, adaleti bitiren uygulamalar alıp başını gidince dini de bitirmeye başladılar. Çünkü din tüccarlığı yapan bir siyasi anlayışın, adil olmayan, adaletli olmayan bütün uygulamaları, rüşvetler, yolsuzluklar dinimize, İslamiyet’e yüklendi.
Sokaktaki vatandaşımız, bunların dini derken, aslında boşuna konuşmuyor. Bu düşünce ve duruş farkında olmadan dine ve dindarlara olan saygıyı adamakıllı azalttı.
Mevcut iktidarın dine verdiği zarar o kadar arttı ki artık ağızlarına da yakışmıyor.