Hafta sonu yaklaştıkça iyice seçim havasına girdi millet.
Herkes bir bayram yapmak için hazırda bekliyor.
İktidardakiler koltuğu kaptırmamak için,
Muhalefet ise koltuğu kapmak için savaşıyor.
.
İlanlar, afişler, sloganlar, mitingler, sosyal medya mesajları, ziyaretler v.s.
.
Vatandaşlar her zaman olduğu gibi sokakta önümü kesip soruyorlar:
“Sen gazetecisin bilirsin… Ne olacak?”
.
Yahu ben de sizin gibi Allah’ın bir kuluyum.
Müneccim değilim elbet.
.
Çanakkale’ye bakıp, koskocaman Türkiye hakkında ahkâm kesmek, insanı şaşırtır.
Çanakkale’deki eğilime bakarak Türkiye tahmininde bulunursak, “Şapa otururuz…”
.
Ancak bazı iller, ilçeler var.
Oradaki sonuç neredeyse Türkiye genelinin aynısı.
.
Mesela; “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” diye bir söz vardı bir zamanlar.
.
Bu şehir iktidar partisindeydi 20 senedir ve 20 sene kazandılar.
.
Ancak şimdi CHP’de.
Bakalım ne olacak?
.
Ayrıca tahmincilerin şu söylemi var: “Bursa, Antalya, Adana, Kocaeli, Mersin, Hatay illerinde oylar kayabilir, dikkat etmek lazım…”
.
Örnek şöyle:
2017 referandumunda İstanbul ve Ankara’da “Hayır” oyları fazla çıkmıştı.
.
Daha sonra yapılan yerel seçimlerde de bunun sonucunu doğru orantılı olarak gördük.
.
Demek ki Türkiye’yi tahmin etmek için bu büyük illere bakmak lazım.
.
Bir başka unsur ise şu:
“Bundan önceki seçimlerde vatandaş hiç bu kadar ekonomik sıkıntı çekmemişti…”
.
İlk defa cebinde para olmadan seçime gidecek.
Ancak son anda maaşlara yapılan zamlar, kararını vermiş seçmeni değiştirir mi onu da göreceğiz.
.
Ruh halleri şu fıkradaki gibilerse vay halimize.
.
Bir Fransız, bir Alman ve Temel bir müzede “Adem ve Havva Cennet Bahçesinde” tablosuna bakıyorlarmış:
Alman:
-“Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı.”
Fransız:
-“Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı. Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar”
Temel, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
-“Bunlar kesin Türk’tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok… Ama hala kendilerini Cennette sanıyorlar.”
PROPAGANDALAR
Mitingler peşi sıra devam ediyor.
Millet İttifakı bu konumda oldukça önde.
Zira 6’lı masanın etrafındaki liderler yurdun dört bir yanına dağılmış vaziyette vatandaşla yüz yüze geliyor ve oy istiyorlar.
Gezmedik il, gitmedikleri yer kalmadı.
Vatan topraklarını karış karış geziyorlar.
.
Hele bunlara Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş da katılınca değmedikleri insan kalmadı.
.
Mesajlarına bakıyorum, genelde paraların geri geleceği ve hesap sorma üzerine.
.
İktidar partisi de mitinglerini hızlandırdı.
Ancak en çok konuşulan Bahçeli’nin türküsü.
Bu türkü oy getirir mi, götürür mü seçim sonunda göreceğiz.
Binali’nin İstiklal Marşı olayı da var, unutulmayan.
.
İktidar ise bol keseden para dağıtıyor.
Ona yüz, buna beş yüz.
Tarlasını satmış ve büyük şehre gelmiş Mehmet Ağa gibi pavyonda para yiyor.
.
Zaten enflasyonun tavan yaptığı bu ülkede seçimi kaybetmemek adına neredeyse hazineyi peşkeş çekmek etik olmasa gerek.
20 yıldır iktidarda olanlara sorarlar:
“Daha önceleri nerelerdeydiniz…”
.
Ama 7500 üzeri maaş alanları düşünmediniz ya, sandıkta soracağız hesabını, unutmadan yazayım.
.
İktidarın miting meydanlarında tek söylediği şey: Terör…
.
“20 senede terörist bırakmadık” diye övünürken, muhalefeti teröristlikle suçluyorlar.
.
Eh ne de olsa, “Vatan, bayrak, ezan” seçim meydanlarında her zaman iş yapmıştır.
.
Mesela;
“Kanal İstanbul’dan” bahsetmiyorlar.
Tacize uğrayan çocuklar için söyledikleri “Bir kereden bir şey olmaz” demiyorlar meydanlarda.
.
“Şu kadar kamu fabrikası, sanayi tesislerini sattık,
Şu kadar kamu mallarını sattık, şu kadar kamu arazilerini sattık” diyen yok meydanlarda.
.
Şimdi de bizim eski Devlet Hastanesi’ne göz diktiler.
Aynı Dardanos’taki Orman Kampı gibi.
Ziyaretinize gelen iktidardakilere sorun.
Bunlara göz yuman diğer ortaklara da sorun.
.
İl Genel Meclisinden geçen Eko Turizm dosyalarını sorun mesela.
.
Kamu araçlarıyla siyaset yapanları sorun…
.
Aslında sorulacak çok şey var da, neyse…
.
Mesela; 20. Dönem Rize Milletvekili Şevki Yılmaz 2022 yılında şöyle demişti:
“2023 seçimlerine gelmeden, AKP kasanın ağzını açmalı. Efendim 700 ton altınımız var, şu kadar dolar rezervimiz var diyorsunuz. Kime bırakacaksınız bunu? Hırsızlara mı?” dedi.
.
Sorun, sorun!
Sorulacak çok şey var…
.
İktidar sürekli muhalefeti suçluyor ya.
Aklıma bir fıkra geldi.
Yazayım dedim.
.
Profesör, öğrencileri ile birlikte Temel’in yatağının başına gitmiş…
Onlara yeni bir hastalığın belirtilerini öğretecekmiş.
Yatakta bitkin, kendinden yarı geçmiş vaziyetteki hastayı göstererek konuşmaya başlamış:
-“Bakın yüz rengi sarıya yakın… Gözler içeriye doğru çökmüş, o yüzden burun daha sivri görünüyor... En çeşitli kas yüzümüzdedir… Bakın, kaslar tepki vermediğinden ifade anlamsız… Çene aşağıya sarkmış duruyor…”
Hasta da öğrenciler gibi dikkat kesilmiş dinliyor…
Profesör: “Bu bir batın sendromu belirtisidir” diyecekken yerinden zorlukla dikilmeye çalışan Temel fırsat vermemiş.
Zor bela mırıldanmış:
-“Sen sanki dünya cüzelisun…?”
NE ARILAR GÖRDÜK!
AKP İstanbul mitinginde bir pankart açıldı.
Şöyleydi:
“Karı Gibi Mutfaktan Çıkmayan Değil, Arı Gibi Çalışan Lider İstiyoruz…”
.
“Karı gibi…”
.
Vay be!
.
Karı gibi ha?
.
Zihniyetin böyle olduğu, kadınlarımıza saygısızlığın üst düzeyde olduğunu bildiğimiz seçmenin açtığı pankartı görüp te indirtmeyenlere ne demeli?
.
Size söyleyeyim.
Okuduklarında hiç de kötü bir şey görmediler de ondan.
.
Açılan pankatta “Mutfaktan çıkmayan” kısmı yanlış zaten.
İstatistiklere göre kadınların yüzde 51.4’ü çalışıyor.
.
Çalışan nüfusa göre çalışma oranları ise yüzde 32.8.
Demek mutfaktan çıkıyorlarmış.
.
Medeni ülkelerde mutfağa giren erkeklerin sayısı ise oldukça fazla.
Bunda herhangi bir sorun yok.
Sorun kafalarda.
.
Kadın mutfaktan çıkmasına çıkıyor aslında.
Ancak yemek yapmanın yanı sıra,
Aynı zamanda;
Çamaşır yıkıyor,
Bulaşık yıkıyor,
Çocuk doğuruyor,
Çocuğa bakıyor,
Elbiseleri düzenliyor,
Evde temizlik yapıyor,
Çarşı, Pazar işlerini yapıyor v.s.
.
“Karı gibi” diyerek aşağıladığınız kadına şükredin.
Onlar olmasa açlıktan sürüm sürüm sürünürdünüz be!
.
Pankartta ikinci itiraz edeceğim konu ise, “Arı gibi çalışan lider…”
.
Buna yorum yapmayacağım.
Zira “Biz ne Arılar gördük o kadar uçmasına rağmen bal yapmayan…”
.
Bal yapmayan kısmı ile ilgili aykırı düşüncede olanınız varsa şu fıkrayı okuyun lütfen:
.
Çalışıp bol bol “Bal yaptı” diyenlerdenseniz şu fıkrayı okuyun lütfen.
.
Temel, adamın birinin kendisini iskeleden denize attığını gördü.
Hemen ardından atladı, adamı boğuşa boğuşa karaya çıkardı.
Güçlü kuvvetli Temel, adamı yakındaki bir ağacın dalına astı ve adam bir müddet sonra öldü...
İki saat sonra karakolda komiser Temel’in ifadesini alıyordu:
-“O buz gibi havada denize dalıp adamı sen kurtardın değil mi?”
-“Evet komiserim.”
-“Peki adamı neden boynundan ağaca astın evladım?”
-“Zavallı adam kurusun diye…”
.