Demokrasi halkın egemenliği anlamına gelmekte ve temelinde seçimler yatmaktadır.
Hemen bütün demokratik ülkelerde seçimler yapılmakta ve halk yöneticilerini seçmektedir. Ancak demokrasinin temel felsefesinden çok uzak olsa da seçim, öyle veya böyle yerine getirilmektedir. Adının başında demokratik kelimesi olan çok sayıda ülkede oyları devlet başkanı saymaktadır. Sandık açılmadan sayım sonucunun açıklandığı vakalar bile olmaktadır.
Memlekette seçim sistemleri ve parti tüzüklerine bakıldığında halkın kendi yöneticilerini gerçek anlamda seçemediğini görürüz. Ülkemizde tam demokratik seçimler sadece iki defa uygulanmıştır. Bunun dışında halkın gerçek anlamda iradesinin yönetime yansıdığı bir seçim göstermek çok zordur.
Demokrasiyle ilgili Platon’un, öğretmeni Sokrates’ten derlediği ve kendi geliştirdiği önemli tespitleri vardır. 2500 yıl önce yapılmış bu tespitler günümüzde hala geçerliliğini korumaktadır. Demokrasinin tam anlamıyla uygulanabilmesi için, halkın kendi yöneticilerini gerçek anlamda seçebilmesi için iyi yetişmiş, eğitim seviyesi yüksek olması gerekir. Burada eskiden beri çoban oylarıyla üniversite mezunu oyları kavgası yapmanın bir anlamı yok. İnsan çoban da olsa, ilkokul diploması dışında bir diplomaya sahip olmasa da kendini yetiştirmiş olabilir. Seçmenin muhakemesinin gelişmiş olması gerekir. Takım tutar gibi parti tutulan bir memlekette, taraftarların ülkenin geleceğiyle ilgili sağlıklı karar vermeleri zordur.
Eğer eğitim ve yetişmişlik konusunda sıkıntı varsa, demokrasi otokrasiye döner. Platon da bu konuda şöyle bir tespitte bulunuyor. Geri kalmış ülkelerde ağzı laf yapan, şarlatan karakterler halkı kolay kandırır, demokratik yollarla yönetimi ele geçirir ve demokrasi zamanla otokrasiye döner. Adeta bugünleri tarif etmiş.
Üçüncü dünya ülkelerinde oy toplamasını bilen, sokak ağzı kuvvetli parti liderleri, halkı biraz da överek iktidara gelirler. Parayla binlerce insanı meydanlara toplayarak gösteri yaparlar. Halk kalabalıkları gördükçe gururlanır ve eğilimi artar. Aynı görüşte olmasa bile, bunlar bu işi becerecek diye kendi içinde inanç geliştirir. Oyunu verir. Sonra da eleştirmeye başlar.
Tam demokratik seçimler ufukta görünmüyor. Mevcut sistemle uzun süre daha seçimlere devam edilecek. Adına demokrasi diyeceğiz. En azından önümüze sandık konuyor diyeceğiz. Geçmiş dönemlerde TBMM’ye bakıldığında, hakkında zimmet, vergi kaçırma, vatana ihanet gibi suçlardan davası devam eden yüzlerce vekil vardı. Bu gidişle gelecekte de olacak. Sokağa çıkacak yüzü olmayanlar bile ardına kalabalıkları takabiliyor.
İnsan hakları ve kamu vicdanı temelinde akıl almaz işler yapılan bir ülkede, adaletin dahi kamu vicdanını rahatlatmadığı bir ülkede gerçek demokrasiden söz etmek zordur. İnsan faktörünün gelişimiyle siyaset de demokrasi de gelişir.
Entelektüel insanların görev yaptığı üniversitelerde dahi insanın özlük hakları siyasi görüşlerinden dolayı ihlal edilebiliyorsa, insanın demokrasiyi özünde yaşamasına epey zaman var demektir.
Kamu yönetiminde insan hakkının ve hukukunun çiğnenmediği yerde gelişir demokrasi. Ucube sistemlerle demokrasi gelişmez.