Bildiğiniz üzere İYİ Parti Milletvekili adayı Rıdvan Uz, 14 Mayıs Pazar günü yapılan 28. Dönem milletvekilliği seçiminde kazanmıştı.

Salı günü Adliyeye giderek mazbatasını aldı ve artık resmen milletvekili oldu.
Partili kalabalık bir grubun karşıladığı Uz, konuşmasında şöyle dedi:
“Bu mazbatada hepinizin emeği var…”
.
Doğru.
.
2018 seçimlerinde çok az bir oy farkla vekilliği kaçırmanın psikolojisi ile bu seçime katılan Rıdvan Uz ve partililer, daha çok çalışıp, daha çok gayret göstererek emellerine ulaştılar ve Çanakkale’den vekil çıkararak Ankara’da bulunan TBMM’ne bir temsilci göndermeyi başardılar.
.
Bu başarının arkasında sadece İYİ Partililer değil, ittifak içinde olduğu CHP’lilerin de var olduğunu söylersek pek yanlış olmaz.
.
Seçim öncesi yaptığım istişarelerde, bire bir dostlarımla, arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde “Taktik oy kullanacağım” diyen birçok CHP’liye ve diğer partililere rastladım.
.
“Sırf AKP ikinci vekili çıkarmasın diye İYİ Partiye vereceğim” diyen çoktu.
“Nasılsa ittifak değil miyiz? Onlar kazanacağına, biz kazanalım…”
.
Bu düşüncede olanlar oylarını dengeli bir şekilde kullanınca, ortaya bu 2-1-1 şeklindeki tablo çıktı.
.
Seçim öncesi Rıdvan Uz ile pazaryeri girişinde seçim çalışması yaparken karşılaştığımda kendisine böyle düşüncede seçmen olduğunu ve ne düşündüğünü kendisine sormuştum.
Cevap olarak:
“Bana da aynı şekilde duyumlar geliyor. Hayırlısı” diye cevap verdi.
“Peki bu sefer olacak mı?” dediğimde, “İnşallah, görünüş öyle” diyerek cevaplamıştı sorularımı.
.
Çanakkale, bu davranışı ile “Bilinçli seçmenin neler yapabileceğini” cümle aleme göstermiş oldu.
.
2018 Yılında yurtdışından gelen oylarla (İkinci vekillik hesabında bölünen oylar neticesinde) CHP’nin 525 oy fazla alması ile vekilliği kaybeden Rıdvan Uz’un, bu seçimde CHP’lilerin desteği ile seçilmesi oldukça manidar.
.
Ne diyelim?
Çanakkale, siyasi yelpazenin içinde yer alan 3 partiden de vekile sahip olmuş oldu.
Hepsine mecliste söz hakkı vererek, demokrasiyi yaşattı.
 
KARŞIMA GELSİN
Geçtiğimiz günlerde Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile yaptığımız ve (belki sizlerin de izlediği) canlı yayında sadece siyaset konuşmuştuk.
Bu yayında kendisine şunları sormuştum:
“Sayın başkanım, belediye başkanlık seçimlerinde karşınıza aday olarak çıkanların çoğu milletvekili oldu ne diyorsunuz?”
Bunlar: Mehmet Daniş, Rıdvan Uz ve Ayhan Gider’di.
Verdiği cevap şöyleydi:
“Öyleyse vekil olmak isteyen karşıma gelsin…”
 
MAĞDUR MUSUNUZ?
Nurettin Nebati demiş ki:
“Vurgulamak istiyorum ki enflasyonla mücadele sürecimizde hiçbir vatandaşımızı mağdur durumda bırakmadık, bundan sonra da asla bırakmayacağız.”
.
Öncelikle hangi enflasyon?
.
Yıllık enflasyon;
TÜİK’e göre: %43,
ENAG’a göre: %105.
.
Arada dağlar kadar fark var.
Nebati Bakan, %43’lere baktığı için rahat rahat konuşuyor.
Ama enflasyon %105 olmuşsa ne olacak?
Çıkalım halka soralım:
“Geçen seneden daha rahat mısınız?” diye
Bakalım,
Mağdur olmuşlar mı?
Olmamışlar mı?
.
Bir de şu benim emekli olduğumda aldığım maaş, 20 senede nasıl eridi ona baksaydık.
Hani 7500 üzeri zam meselesi vardı?
 
MARKA OLMAK
Cem Toker.
Diyor ki:
“Güney Kore gibi akıllı bazı ülkeler, IMF parası ve diğer uluslararası sermayeyle Hyundai, Samsung, LG gibi dünya çapında markalar yaratırken, dünyaca isim yapmış ekonomistin yönettiği ülkede de parayı betona, AVMye, gökdelenlere, rezidananslara, sineklerin uçtuğu havaalanlarına yatırdılar.
Simitçinin, lahmacuncunun, kahvecinin New York, Londra’da şube açmasıyla övündüler…
Sonuç: Halk Ekmek, Et Süt Kurumu kuyruğu!!!”
.
İşte bunu diyoruz.
.
Üretime dayalı, marka yaratacak tesisler açmak, kurmak varken neden otoyol?
Neden bahçe?
Neden neden?
.
Onca yıllık iktidarın övüneceği ne var?
.
“İHA, SİHA” diyenlerinizi duyar gibiyim.
.
Rus televizyonundaki bir komedi programında bizimle dalga geçiyor adam:
Bir tanesi rol gereği Türk olmuş.
Spiker soruyor ona:
Siz ‘Yurtta barış, Dünyada barış’ diyorsunuz”
“Evet”
“Öyleyse neden dron üretip Güm! Güm!… Sonra Dünyaya satıyorsunuz?”
.
Neyse gelelim başa:
21 yılda bu ülkede desteğinizle dünyada marka yapılan ürün rica edeyim…
“Bizden önce vardı sanki?”
“Ama onlar sizin dediğiniz gibi koalisyondu. Ondan bir şey yapamadılar… Siz 20 senedir tek başınıza iktidarsınız”
 
HİÇ BİR ŞEY OLMASA
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz, “Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda sonucu bir saatte öğrenebileceğiz” dedi.
.
Hiç şüphem yok.
Hatta yarım saatte balkon konuşması yapıp dağılabilirsiniz bile.
.
Zaten 23 Haziran İstanbul seçimleriyle ilgili bu cümleyi kullanan Ali İhsan Yavuz şunu iyi bilir:
“Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu…”
.
Biz de şimdi “Yarım saatte açıklanacak sonuçlar için” aynı cümleyi kullansak ne olur acaba?
 
İKİ YİĞİT
Eskiden yani ‘bizim zamanımızda’ diye başlayan cümleler hep nostalji kokar.
Bu cümleyi kuranın yaşına göre de değişir.
.
Misal dedemin kurduğu cümle bana, benim kurduğum cümle torunuma nostaljik gelebilir.
.
Bu yazacağımın kime nostaljik geleceğini bilemem ama şu anda bizi yönetenlere nostaljik gelmeyip, hepsinin bire bir yaşadığı olaydır.
.
Konu şu:
“Eskiden seçimler öncesinde siyasi parti başkanları devletin televizyonu TRT televizyonuna çıkar, kozlarını paylaşırlardı.”
.
Evet doğru.
.
Gayet güzel tartışmalar yaşardık.
Kibar, nazik seviyeli olurlardı…
.
Bilgilerine, düşüncelerine, politikalarına hayran kalır “Öylece” izlerdik kendilerini saygıyla.
.
Siyasi fikirlerine katılmadıklarımız elbette vardı ancak, medeni bir şeklide dinlenirdi hepsi.
.
Peki şimdi neden yok?
.
Mesela;
2. Tura kalmış bir seçim.
Bizi tek imza ile 5 sene yönetecek bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz.
Süper yetkilerle donatılmış hem de.
Ülkenin geleceğini tayin edecek biri olacak seçimi kazanan.
.
İki aday kalmış.
1. turda da birbirine yakın oy almışlar.
Ne güzel işte.
Tam demokratik bir ortam.
.
Çıksınlar, tartışsınlar.
Anlatsınlar.
Politikalarını sunsunlar.
Ne yaptıklarını, ne yapacaklarını;
Neden, niçinleriyle açıklasınlar.
Bizleri ikna etsinler.
Böylece, partili adaydan ziyade, tarafsız kalacağına inandığımız bir Cumhurbaşkanı seçeceğimizden emin olalım.
.
Abdülkadir Selvi de olsun, Uğur Dündar da olsun.
Kim gelirse gelsin.
.
Hani Kırkpınar’ Cazgır bağırır ya!
“İki yiğit çıktı meydane, ikisi de birbirinden merdane…”
Hodri meydan!
Çıkıp, anlatsınlar karşılıklı,
Biz de seyredip karar verelim…