Bugün Cuma, hayırlı gün bilinir biz Müslümanlarca.

Müslüman olmak kolay değil.
Müslüman, dünya nimetlerine yüz çevirmiş kişidir.
Paraya, pula tevessül etmez, kazandığını fitre, zekât, yardım adı altında fakirlerle paylaşır.
.
İnsanın parmağındaki yüzükten öte varlığı varsa İslam’a göre problem vardır.
.
Öne düşen imam seviyesindeki yönetici, örnek olmalıdır.
Yemeyecek, içmeyecek, devlet malını kollayacak, zenginleşmeyecek.
.
Güç ele geçirince gücünü Müslümanlık için kullanacak.
.
Bunun tersi yapanlar da var.
Bilen bilir.
Bilmeyen ise fikirsizliğinden değil, bilmezliğindendir.
Ya çıkarı vardır, ya da yakın ilişkisi.
.
Şu hikâyeyi bilmeyeniniz yoktur.
.
Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den bir Arap, devesiyle Şam’a gelmiş.
Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:
-“Ver o dişi deveyi bana!” demiş.
Tartışma büyümüş, Küfe’den gelen adam, “Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar.
Konu Muaviye’ye yansımış.
Halk meydanda toplanmış...
Muaviye, Küfe’den gelenle Şam’da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:
-“Bu dişi deve Şam’lınındır!”
Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:
-“Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?”
Cemaat hep birlikte bağırmış:
-“Şam’lının!”
Küfeli şaşkın bir vaziyette devesini alıp götüren adamın ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış:
-“Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: ‘Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!’ de.”
.
Olay bu işte.
.
Kimin kime inandığı,
Kimin neye inandığı bu devirde önemsiz hale gelmiştir.
.
İnançların temeli esastır.
Kimi Allah’a tapar,
Kimi İnsana.
Kimisi de paraya, mala, mülke, varlığa, çıkara tapar.
.
Bu mübarek günde Allah bizleri yolumuzdan iki kuruş için, makam mevki için, menfaat için başka yönlere saptırmasın…
Amin!
 
BEKLE BENİ
Şu sıralar bana en çok dokunan laf şu:
“Seçimlerde sandıkları koruyun, oylarınıza sahip çıkın, çaldırmayın…”
.
Türkiye…
Demokratik ve laik bir ülke.
.
Ancak inançlar açısından Müslüman bir ülke.
Yani Allah’ın yeryüzüne indirdiği son din Olan İslam ve onun son peygamberi olan Hz. Muhammed.
Anlaşılmayan, bilinmeyen bir tarafı yok.
İslam’ın derdi şu;
Adalet ve Ahlak!
Bunlar toplumsal istekleridir.
Bunlar var oldukça insanlık ölmez.
.
Namaz, oruç kısımları şahsi ibadete girer.
Onlar da İslam’ın destekçileridir.
Allah ile kul arasındadır, nefsi iyileştirir, terbiye eder.
.
Eğer bir insan hem namaz kılıyor, hem de çalıyorsa o insanın namazı boşadır.
Kıldığından kendisine bir fayda yok demektir.
İslam’ın kendisinden istediğini pek anlamamış demektir.
.
Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede şu söyleniyor ve ben utanıyorum:
“Oylara sahip çıkın, çaldırmayın!”
.
Çalan kim?
Buna göz yuman kim?
Bundan çıkar uman kim?
.
Kılıçdaroğlu son konuşmasında şunu diyor:
“Çalmayan ama iş yapan insanları getirmemiz lazım…”
.
Bunu diyen bir siyasetçi.
Düşün, bizi yönetecekler için en baştaki kriter “Çalmaması” olmuş politikacının.
.
Ama bu cümle şuna dönüşmüş:
“Çalıyor ama çalışıyor…”
“Yuh!”
Hem de sonsuz kere “Yuh!”
.
Ne hallere geldik be!
Şu, “Çalıyor ama çalışıyor…” cümlesini Hz. Ömer zamanında söyleyecek bir babayiğit tanıyor musunuz?
Şöyle derdi kanımca:
“Bekle beni geliyorum…”
 
ŞERİ CEZALAR
Merak ettim.
Acaba Suudi Arabistan’da işlenen suçlara verilen Şeri cezalar nasıl?
.
İnternette bulduklarım şunlar:
Zinanın cezası:
Failin evli olup olmamasına göre değişiyor. Bütün âlimler, zina eden bekâr veya zina eden kadının 100 kırbaçla cezalandırılması gerektiği konusunda hemfikir olmasına rağmen böyle bir suçlunun sürgüne gönderilmesi konusunda da üç farklı görüş varmış.
Zina eden evli erkek veya kadının taşlanarak öldürülmesi konusunda Müslümanlar arasında ihtilaf yokmuş.
Ama bu arada her kim, “İffetli bir erkek veya kadını zina veya livakat (iftira) ile itham ederse”, dört şahit ile bu suçlamayı ispat edemezse 80 değnek ile cezalandırılıyormuş.
Zorla ırzına geçilen kadına zina cezası verilmezmiş.
.
Müslüman âlimler, içki içenlerin kırbaçla cezalandırılması gerektiği konusunda hemfikir olsalar da, kırbaç sayısı konusunda anlaşamıyorlarmış.
O halde tüm yetki Hâkimde.
Ama bilinen sayı 80 sopaymış.
Suçun oluşması için iki erkek şahidin şahadeti, suçlunun ikrarı ve sarhoşluk halinin ispatı şartmış.
.
Hırsızlık suçu, sağ elinin kesilmesi ile cezalandırılıyormuş.
.
Silahlı veya otoyol soygunu, suçun ciddiyetine bağlı olarak, çarmıha gerilme veya ellerin ve ayakların çapraz şekilde kesilmesi ile cezalandırılabiliyormuş.
.
Kasten adam öldürme suçunu işleyene kısas uygulanıyormuş.
Burada cana karşı yapılan kısas, candır.
(Ancak bilerek, isteyerek, kasıtlı, hatalı ve kazara gibi ayrıntıları mevcut)
.
Tazir suçları: (Kişilere veya kamuya zarar verme) (Bu suçlara karşılık verilecek cezaların yetkisi tamamen hâkime veya kadıya verilmiş)
Yalan yere yemin,
Rüşvet,
Tefecilik,
Namussuzluk,
Hile,
Suçluyu barındırma,
İftira,
Dini vecibeleri ihmal gibi cezası belli olmayan suçlarmış.
Tazir suçları kapsamındaki cezalar, basit kınamalardan ciddi suçlar için ağır uyarılara ve infazlara kadar uzanmaktadır.
Suçun ciddiyetine bağlı olarak çarmıha gerilme veya ellerin ve ayakların vücudun karşıt yönlerinden kesilmesiymiş.
.
Zira bu günlerde “Ben Müslüman değilim” gibi söylemler gittikçe arttı ya.
Bunun cezası halk arasında pek bilinmiyor sanırım.
Hani bir Şeriat ülkesinde olunsaydık ne olurdu.
Bakalım:
Bir Müslüman’ın dinini terk etmesi veya başka bir dine girmesine “İrtidad” veya “Ridde” denir. İrtidad, sözlükte, kesin dönüş, terim olarak ise, kişiyi İslam dairesinden çıkaran bir şeyin yapılmasıyla İslam dininden kesin dönüştür.
Bu suçun cezası, sünnet ve icma ile tesbit edilmiştir.
Ridde suçu, bir şüphe sebebiyle meydana gelmişse, mürtede gerçek anlatılır ve yeniden Müslüman olması istenir. Gerekiyorsa düşünme fırsatı verilir. Düşünmenin süresi konusunda, üç gün veya daha fazlasına ait görüşler vardır.
İslam mantığına en uygun düşen görüş olarak, kişinin tövbe edeceğine dair ortada umut olduğu sürece teklifin tekrarlanması gerektiği belirtilmiştir.
İslam’dan dönen erkek öldürülür.
Kadın ise hapsedilir ve İslam’a dönünceye kadar her üç günde bir dövülür.
Ridde suçunun oluşması için, mürtedin akıllı ve seçme gücünün elinde olması şarttır.
Bu suçun cezalandırılmasının sebebi, din değiştirmenin toplumu derin surette sarsacağı, kamu düzenini derinden etkileyeceği ve fitne oluşturacağı inancıdır.