Yarın seçim var. Memleketin kaderini belirleyecek bir seçim olarak görülüyor. Bu nedenle milletin daha sağlıklı bir şekilde tercih yapması gerekiyor.
Demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesi elbette milletin eğitim ve kültür düzeyi ile yakından ilişkilidir. Takım tutar gibi parti tutan bir milletin sağlıklı karar vermesi elbette zordur. Ancak şunu da bilmek gerekir ki Türkiye bütün donanımlarıyla çok çeşitli ve farklılıkları yüksek bir ülkedir. Önemli olan bu zenginliği huzur ve barış içerisinde geliştirmektir.
Siyaset arenasında hiç beklenmedik evrilmeler gerçekleşebiliyor. Vatan paydasında bir araya gelmeler olduğu gibi çıkar paydasında da bir araya gelmeler olabiliyor. Dolayısıyla çok fazla şaşırmaya gerek yok. Önemli olan adayların vaat ettiklerini, vizyon ve misyonlarını sağlıklı anlamak.
Uzun süredir iktidar sahipleri muhalefeti eleştirmek suretiyle koltuklarını koruyorlar. Hatta son seçimlerde cumhurbaşkanı rakibini terör örgütüyle birlikteymiş gibi sahte bir videoyla eleştirmeye kalktı. Besledikleri kurgunun doğru olduğunu filmin sahte olduğunu falan belirterek filmin hazırlanmasında paylarının olduğunu itiraf ettiler. Ardından karşı çıkış olunca o zaman entel ve dantel ne varsa hepsi vardı dediler. Milletin aklıyla uzun süredir dalga geçen bu zihniyet, millet devleti batırdıklarını görmesin diye bu tür sahtekarlıklara baş vuruyorlar.
İktidar sahipleri milleti birbirinden uzaklaştırdı. Kaç parçaya böldükleri belli değil. İşlerine gelirse hocaefendi dediler beslediler büyüttüler, ardından terörist yaptılar. Demokratik açılım dediler parti kongrelerinde onur misafiri yaptılar, ardından terörist yaptılar. Milletin ve memleketin çıkarlarını bir kenara bırakıp kendi ve yandaşlarının hesaplarının peşine düştüler.
Cumhuriyetin kurucuları ve cumhuriyetle kavgaya tutuştular ve hala sürdürüyorlar. Demokratik yollarla demokrasinin içini boşaltıyorlar. Kurucuları hakkında arada bir eteklerindeki taşları düşürüyorlar ve sonra geri topluyorlar. Milletimiz çabuk unutuyor. Çabuk unuttuğu için de aklıyla alay ediyorlar.
İktidara geldiklerinden bu yana Türk Lirası komşu ülkelerin paraları karşısında tam 20 kat değer kaybetti. Hiç kimse ekonominin daha iyi veya iyiye gittiğini iddia edemez. Eğer paranız değersizleşiyorsa üretemiyorsunuz demektir. Dışa bağımlı hale gelmişsinizdir.
Eğitim sisteminin hali içler acısı. Bu ucube sistem nedeniyle izinsiz tuvalete gidemeyen bakanlar, müsteşarlar başta olmak üzere kamu idarecileri devletin bütün kurumsal yapısını bozdu. Devlet kendi bölgesinde yangına müdahale edemez hale geldi. En son depremde de gördük. Nitekim bu sistemin müsebbibi hem Kahramanmaraş’ta hem de Adıyaman’da müdahalede geç kaldıklarını itiraf etti. Oysa kamu idaresini kendisinden talimat almadan iş yapmayan özel seçilmişlerle dolduran bizzat cumhurbaşkanının kendisidir. Dış güçlerin veya muhalefetin bundu hiçbir suçu olamaz.
Cumhurbaşkanlığı seçimi aslında bir referandumdur. Bu ucube sistemin tahliye edilmesinden başka çare yoktur. Diktatörlüğün bir benzeri olan bu sistemden kurtulmak, devletin, bütün kamunun daha sağlıklı çalışması için elzemdir.
Liyakatin esas alındığı, çalışanın başardığı, torpilin unutulduğu, gençlerin gelecek korkusu yaşamadığı, sokakları güvenli bir ülke için bu ucube sistemin gitmesi gerekiyor. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun.