“Aslında mağluptur bu yoldaki galip” diye başlasam çok eleştiri gelir mi acaba?
Girdiği seçimlerden sürekli kan kaybederek çıkan bir iktidar partisinden bahsediyoruz.
.
Seçimi kazanmış olabilir ancak, karşılarında bir o kadar muhalif var.
.
Milletvekili seçimlerine gelelim.
.
“Aday olacaklar müracaat etsin” şeklindeki anonsa uyan partililer, hatırı sayılır bir miktar yatırarak aday oldular.
Sonrasında genel merkeze giderek mülakata katıldılar.
.
Hepsi heyecan ile “Acaba kaçıncı sırada aday gösterileceğiz?” diyerek tanıdıklarına mesaj yollarken, genel merkezdeki kulislerini de ihmal etmediler.
.
Ama değişen bir şey olmadı.
Genel merkezin tavrı geçen yıllardaki gibi yine hep aynıydı.
Listeler açıklandığında tepeden inme adaylar birinci ve ikinci sıraya oturtuldu, diğerlerine “Bir dahaki sefere” denilerek sırtları okşandı.
.
Sonuç?
Kurulduğundan bu yana (7 Haziran hariç) sürekli 2 milletvekili çıkaran iktidar partisi tek milletvekiline düşmüştü.
.
“Buna da şükür” diyerek bunu zafer olarak mı ilan edeceklerdi?
Yoksa şu yemin töreninden sonra hesap verme durumu yaşanacak mıydı?
.
İşte bu durumda iktidar partisi kayıp vermiştir ve bu bir nevi yenilgidir.
İktidarın tüm olanakları ile seçime gireceksiniz, daha önceleri milletvekilliği yapmış olmanın tecrübesi ile seçmene gideceksiniz ve 1 vekilliği bırakıp geleceksiniz.
.
AKP, yurt genelinde bir önceki seçime göre 30 milletvekili kaybı ile yeni döneme başlayacak ve bunlardan biri Çanakkale olacak…
.
Bunun bir sorumlusu elbette ki il, ilçe başkanları ve yönetimleri olacaktır mutlaka.
.
“Hesap kısmı olur mu?” bilemem ama Reis, “Şu halimle koskoca Türkiye’yi aldım, siz ufacık Çanakkale’yi alamadınız” diyerek bunun peşini bırakmaz
.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelirsek, aynı şekilde kıl payı kazanılan seçime il ve ilçe örgütlerinin pek katkısı olmadığı rakamlarca sabit.
.
Bir önceki seçime göre oy düşüşü yaşandığı açıkça görülmektedir.
Çünkü Çanakkale’de artık gelenek haline gelen sağ oy üstünlüğü, AKP sayesinde sol tarafa geçmiştir.
.
Bu yoldaki mağlubu ilan ederken sadece kastettiğim Çanakkale değil, aynı zamanda neredeyse yurdun her tarafında bir kayıp söz konusudur.
.
Peki ne olmalı?
.
AKP’liler artık o “Garanti kazanırız” düşüncesini bırakıp, Çanakkale’de daha çok çalışmaya ve “İktidarız” ortamının yarattığı “Garanti” duruşlarını bırakmaları gerekiyor.
.
Daha çok halka inmeli, onlara daha çok dokunmalılar.
.
Konuşmalarında halkı yaralayıcı, uzaklaştırıcı değil, daha kucaklayıcı bir tavır sergilemeliler.
.
Halk tarafından kabul görmeyen iticilikten uzak, samimi ortamlar yaratmalılar.
.
Keskin, sivri dilleri bırakıp, kardeşliğe vurgu yapan cümleler kurmalılar.
.
Muhalefetin eleştirilerini yabana atmayıp, onları dinlemeli ve politikalarını daha düzeyli hale getirmeleri gerekir.
.
Bunları yapmazlarsa ve “Ben nasılsa seçimi kazanıyorum” tavırlarında ısrar ederlerse bir sonraki seçim kendileri için hüsran olacaktır.
Bu net…
HERŞEYİN HAYIRLISI
Önümüzde siyasi meydan epey karışacak belli.
CHP kurultayı, Siyasilere uygulanacak mahkeme kararları, HDP içi kavgalar…
Tüm bunların eşliğinde Yerel Seçimler…
.
Çanakkale’den bakınca ortalık oldukça karışık.
Misal;
Muharrem Erkek ne olacak?
.
Milletvekili seçilmediğine göre,
Bakan da olamadığına göre?
Şimdi ne olacak?
.
Parti Genel Merkezi’nde mi görev alacak?
Sonucu merakla bekleniyor.
.
Kılıçdaroğlu istifa ederse?
Mesela İmamoğlu gelirse?
Muharrem Erkek ne olacak?
Hangi cenahta yer alacağını bilmediğimizden, cevap veremiyoruz şimdiden.
.
“Cenah, menah olmaz” diyenler, CHP’yi bilmiyorlar sanırım.
İlk fırsatta bölünmek için yer ararlar.
.
İttifak devam edecek mi?
.
Aklıma gelmişken yazayım:
CHP listelerinden seçilen Deva ve Memleket Partisi milletvekilleri istifa ederek, kendi partilerinin adlarını okutarak yemin edeceklermiş.
.
Yahu insanın gözü üzerinde kaşı olur.
.
3 gram yem vermediniz, 5 kilo et istediniz.
Onu da verdiler.
.
Daha Bismillah demeden nedir aceleniz?
Anadolu’da bir laf vardır:
“Tavuk su içer, Allah’a bakar…”
.
Neyse dönelim baş tarafa.
.
Önümüzde CHP kurultayı var.
Esas patırtı orada kopacak.
Parti “Değişim” adı altında yeni ufuklara yelken açacak mı?
Yoksa “Böyle iyi” diyerek muhalefette kalmaya yüz tutacak mı?
.
Kurultay sonrası girilecek yerel seçimlerde adayların hepsi, yeni seçilecek olan genel başkanın kararı ile belirlenecek.
.
“Ön seçim mi?”
Yoksa
“Atama mı” olacak?
.
Şu anda Çanakkale CHP’de herkes “Ön seçim” diyerek seçim yatırımı yapıyor.
Delegeler bazında yapılacak olan “Ön seçimi”, delegeye hâkim olanlar ister.
Delege hâkimiyetinin kimde olduğu da bellidir.
.
O halde yapılacak en demokratik aday belirleme yöntemi;
“Partililerin tamamının katıldığı” bir ön seçimdir.
.
İşte tam bu anlamda parti üyeleri kendi iradeleri ile seçtiği adaya sahip çıkarlar.
.
Ama siz derseniz: “Çanakkale’de her hâlükârda CHP kazanır” onu bilemem.
.
“AKP kazanmasın da, kim kazanırsa kazansın” zihniyeti yerel seçmende hâkimdir.
Bunu her seçimde görüyoruz.
Son Milletvekilliği seçiminde bile iktidar partisinin vekil sayısını teke düşürerek bunu ispatladı halk.
.
Şunu yazıp AKP’ye geçeyim.
Çanakkale’de CHP’nin ittifak ortağı olan İYİ Parti tek başına seçime girmeye karar verirse ve de partiler üstü bir aday belirlerse seçilme şansı olur mu bilemem ancak ittifak dağılmadığı sürece CHP’nin yerelde kaybetme şansı yok gibi.
.
“Hiç mi yok?” diye sorarsanız şu seçenek var.
.
O zaman kadar genel siyasi oluşumlarda bir değişim olursa,
İttifak ortakları taraf değiştirirse,
Her şey olabilir.
.
Ama bu arada en başta belirttiğim gibi, AK Partililer seçimi almaya inanmalılar.
.
Aday belirlemede halka hitap edecek adayı bulmalılar,
Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimini geride bırakarak tüm dikkatleri ile bu seçime odaklanmalılar,
Yerel seçimi alabilecek kapasitede ve vitrinleri iyi olan il ve ilçe başkanları ve yönetimleri belirlemeliler,
Dillerine, davranışlarına ve demokratik kurallara çok dikkat etmeliler…
.
Yerel seçimlerde genellikle “Adaya” verilen oylar, Çanakkale’de “Partinin genel durumuna” bakılarak veriliyor.
Kendi yaşam tarzlarına hitap etmeyen,
Samimi olmayan,
Çanakkaleli olmayan bir aday için seçim süreci zor geçebilir.
.
İYİ Parti’ye gelirsek, son zamanlarda sezdiğim şey şu:
Sanki ittifakla ilgili sıkıntılar var gibi.
6’lı masa ile ilgili ilk günlerdeki “Cicim ayları” bitmiş, yerini “Geçim ayları” almış gibi.
Bakışlarda, konuşmalarda o eski hallerden pek eser kalmamış.
.
MHP Lideri Bahçeli’nin seçim sonrası konuşmasındaki “Göndermeden” kimse bir şey anlamadı.
Anladığında ise kuş kafesi terk etmiş olabilir.
Kısaca:
Adaylık konusunda yaşanan kriz hala devam ediyor…
İYİ parti yeni bir yol haritası çizmeye çalışıyor gibi.
.
Sebep şu:
İktidar partisinin sürekli olarak “Teröristlerle aynı kefeye koyduğu” 6’lı masa için seçmen şunu demedi:
“Geç bunları orada İYİ Parti var. Hiçbir şey olmaz…”
İYİ Parti milliyetçi oyları yakalayamadığı gibi, merkez sağ oylarının da çoğunu yakalayamadı.
.
Bir oradan, bir buradan elinde 9.69 kaldı.
Bir önceki seçime göre bu oran düşmüştür.
Vekil sayısında da azalma olmuştur.
Öyleyse bu seçim bir nevi yenilgidir…
.
Yeni yol haritası nasıl çizilir bilemem.
Ama İYİ Parti’nin önümüzdeki dönem için keskin bir çizgiye ihtiyacı var.
.
Ben şu kanaatteyim:
İki sene içinde Türkiye siyasetinde çok şeyler değişecek.
Hem de köklü bir şekilde.
.
Bu önümüzdeki dönemde;
“5 Sene nasılsa iktidardayız” diye sevinenler için hüsran,
“5 sene muhalefetteyiz” diye üzülenler için bir umut olabilir.
.
Her şeyin bir hayrı vardır…
Bekleyip, görelim…