Malum üniversite sınavından sonra bayram tatili başlıyor. Yollar kalabalıklaşacak.
Hemen herkes bir an önce gideceği yere varmaya çalışacak. Bilinen bir gerçek daha var ki o da geçen sene beş binden fazla vatandaşımızı trafik kazalarında kaybettik ve kazaların neredeyse tamamına yakını insan hatalarından kaynağını alıyor.
Tatil uzun olunca yollar araba seline dönüyor. Kontroller ne kadar sıklaştırılsa da fayda etmiyor. Gücü yeten yetene. Allah trafik kazalarından korusun.
Yollarımız genişliyor. Eskiden büyük şehirlerin giriş ve çıkışlarında trafik sıkışır, adım atılmazdı. Şimdi yollar da arabalar da hızlandı. Hız limitleri dahi artırıldı. Ancak arabalar yeni olunca hız limitleri de çok işe yaramıyor. Hemen herkes arabanın hakkını vermeye çalışıyor.
Trafiği en fazla işgal eden ticari arabalar. Hedefe varmak için Allah ne verdiyse gidiyorlar. İş üretiyorlar, hizmet üretiyorlar. Ancak bu araçların önemli bir kısmının hız limitleri çok yüksek değil. Bununla birlikte arabaların hızlarına diyecek yok. Uçuyorlar sanki.
İzmir, Bursa ve İstanbul çıkışlarına mutlaka bir şekilde hemen herkes takılmıştır. Hele mesai bitimine doğru ise, han gibi yollarda trafiğin alt üst olduğunu, hatta tıkandığını görmüştür. Burada kural hatası falan pek yok. Zaten trafik kuralı da vardır ağır vasıtaların sağ şeridi kullanmaları hususunda. Ticari arabalar da aynı şekilde mümkün olduğunca sağ şeridi kullanmaları gerekir. Ancak bir an önce varma hevesi olunca direksiyondakilerde, konvoy oluşan alanlarda kamyonlardan oluşmuş bariyerler ortaya çıkıveriyor.
Yolda gidiyorsunuz. İki şeritli bir yol. Geniş. Hatta üç şeride bile çıkarılabilir biraz çizgilerle oynansa. Bakıyorsunuz önünüzde kamyon var. Normal şartlarda sağ şeridi kullanması lazım ama sağ şeridi kullanan diğer kamyonu geçmesi lazım. Hızları birbirine yakın ama arkadakinin beklemeye tahammülü yok. Daha iyi olduğunu göstermesi lazım. Hem ardına da yazmış: Rüzgârıma kapılma. Bir on dakika içinde geçecektir mutlaka. Ama iki kamyonunu arkası eskisinden çok daha fazla bir yoğunluk yaşıyor. Oysa iki dakika sabretse bütün araçlar rahatlıkla geçecek ve trafik rahatlayacaktır.
Normal olarak duble yollarda 110-120 km hızla seyrediyorsunuz. Ardınızda daha yavaş gitmesi gereken bir ticari minibüs veya panelvan araç lambaları yakıp söndürüyor. Önünüzde sollamanız gereken araç varsa da önce onun geçmesi lazım. Kesinlikle tabakhanede işi vardır.
Şehre girmek üzeresiniz. Ambulans sireni duydunuz. Hemen arabayı sağa çekmeniz ve durmanız gerekir. Çoğunluğu öyle de yapar zaten. Çünkü ambulansın içindeki hastanın dakikalarla savaşı vardır. Bir an önce hastaneye yetişmesi gerekir. Bakıyorsunuz ambulansın önünde iki tanesi açılan yolda hızla ilerliyor. Ardından da dört tanesi trafiğin rahatlamasından yararlanarak tam gaz ambulansı takip ediyor. Fırsat bulsa ambulansı dahi sollayacaklar. Bunlara uyanık diyoruz ne yazık ki. Kuralları çiğneyen, başkalarının haklarını gasp eden değil de uyanık deyiveriyoruz.
Evet, yollarda kuralları bilmeyen yoktur. Trafik kazalarının neredeyse tamamına yakını insan hatası. Şunu bilmek lazım. Kaza kader değildir. Alenen dikkatsizlik ve insanın kuralları çiğnemesidir.