Bizim gençliğimizde şöyle bir reklam vardı: “Bir bilmecem var çocuklar…”
“Haydi sor! Sor!”
Şeklinde başlardı.
Elbette hepiniz bildiniz;
“Eti! Eti! Eti!”
.
Bugün ben de size bir soru soruyorum.
Aşağıdaki rakamlar bir anket sonucudur.
Bu anketin ne olduğunu bilebilir misiniz?
.
%62,4 Evet
%37,5 Hayır
.
Cevabı yazıyorum o halde:
Bunlar Betimar anket şirketinin 31 Mayıs ile 1 Haziran arasında yaptığı anket sonucu.
.
Soru şuymuş:
“Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığından istifa etmeli mi?”
.
1650 kişiye sorulmuş ve bu cevap alınmış.
.
Şirket soruyu daha da derinleştirerek bazı partililere sormuş.
.
O sonuçlar ise şöyle:
.
CHP’lilerin cevabı:
?? %51,3 ?? %48,7
.
İYİ Parti’lilerin cevabı:
?? %82,1 ?? %17,9
.
YSP’lilerin cevabı:
?? %55,2 ?? %44,8
.
TİP’lilerin cevabı:
?? %88,4 ?? %11,6
Şeklinde olmuş.
.
İlk cevaplar:
“Evet etmeli” seçeneğini yansıtıyor…
.
Şimdi soru şu:
Kılıçdaroğlu nasıl biridir?
.
Cevapları işaretleyiniz:
a-Ahlaksız
b-Hırsız
c-Devlet terbiyesinden yoksun
d-Hiçbiri
.
Ne oldu?
Hangisini işaretlediniz?
.
“Hiç biri” değil mi?
.
Haklısınız.
Bunların bir tanesi bile onu yansıtmıyor.
.
Şimdi başka sorum var, elinizi vicdanınıza koyarak ve parti ayrımı yapmadan dürüstçe cevaplayın.
Kılıçdaroğlu “Beceriksiz mi?”
.
Cevapları tahmin ediyorum:
Yüzde 35 Evet
Yüzde 65 Hayır
.
Kesin böyle çıkar.
.
Cumhurbaşkanlığı yapmak için çok özel bir yeteneğe gerek yoktur.
Etrafınızda işinin uzmanı bakanlar ve sonsuz sayıda danışmanlarınız olacaktır.
Hata yapama oranınız çok düşük.
(“Ben ekonomistim” diyerek olayı kişileştirmezseniz tabi)
.
O halde beceriksizlik kriter olamaz.
Bu ülkede kimler başbakanlık yaptı?
Bir düşünün.
.
“G” nin üzerindeki şapkayı bilemeyen Binali Yıldırım bizi yönetti.
“Golf krizi dosyalarını spor bakanlığına gönderen” Yıldırım Akbulut bu ülkeyi yönetti.
“Mübarek kurban şeker bayramınız kutlu olsun” diyen Tansu Çiller bizi yönetti.
.
O halde Kılıçdaroğlu neden kaybetti?
Varın siz cevaplayın…
.
Ama bu sonuç Kılıçdaroğlu’nu o koltukta oturmaya sebep kılmaz.
Yenilginin bir hesabı vardır.
Yenilginin bir faturası vardır.
Yenilginin bir sonucu vardır.
.
Seversiniz, sevmezsiniz;
Kılıçdaroğlu derhal istifa etmelidir.
Belki daha sonra tekrar dönebilir.
Bu partililerin tercihine bağlıdır.
.
Yapılan anket ortada seçmenin yüzde 62’si “İstifa etsin” diyor…
.
Gelelim Çanakkale’ye.
CHP burada güçlenerek çıkmıştır.
Hem kendisi 2 vekilini güle-oynaya aldığı gibi, İttifak ortağı İYİ Parti’ye destek vererek onun da 1 vekil çıkarmasına sebep olmuştur.
.
İYİ Parti;
1 vekil çıkararak genel merkezde güçlü konuma gelmiştir.
Bu konuda sınıfı geçmiştir.
.
MHP ise;
Çanakkale merkezde yüzde 3,9 gibi bir oy alarak tarihi başarısızlık elde etmiştir.
Aldığı bu oy, diğer ilçelerden düşüktür. (Bozcaada yüzde 2,53 hariç)
.
AK Parti’ye gelince;
Geleneksel olarak Çanakkale il çapında her zaman önde olan sağ oylar, (Haziran 2028 hariç) ilk defa sol oyların arkasına düşmüştür.
Bunu yaşatan AK Parti’dir.
Çalışmadıkları için alamadıkları oy çerçevesinde 1 vekilliği de zaten kaybettiler.
Düşünün;
İktidar partisisiniz ve yurt genelinde kazanırken, Çanakkale’de kaybediyorsunuz…
“Ama efendim geçen seçime göre oyumuz arttı” bahanesi 1 vekili geri getirmiyor.
Nasıl ki seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu için “İstifa etmelidir” diyorsak, Çanakkale AK Parti kadroları da derhal istifa etmelidirler.
Bir hesap varsa,
Bunun faturası da olmalı…
Sebepler arasında Bülent Turan’ın olmaması, örgütlerin metal yorgunluğu yaşaması, vekil adaylarının hep aynı yüzler olması gibi sebepler sıralanabilir.
Ama bu istifayı engellemez…
DEĞİŞİM HERKESE ŞART
“Değişmeyen tek şey değişimdir…”
“Hep aynı şeyleri deneyerek farklı sonuç beklemek, aptallıktır.”
.
Ekrem İmamoğlu dâhil bir çok partili artık “Değişim vakti geldiğini” açıkça söylüyor.
.
Bunun sadece “Genel başkan” ile kalmayıp, “Kadroların” da değişmesi gerektiğini vurguluyorlar.
.
Değişim CHP’ye ne getirir, ne götürür şöyle bir bakalım:
İmamoğlu gelirse Akşener bu olaya yumuşak bakacak ve ittifak daha da güçlenecektir.
CHP solu temsil ederken, aynı zamanda sağa da göz kırpacaktır.
Böylece siyasi yelpazede Merkeze oturma gibi bir durum söz konusu olacaktır.
.
Ancak CHP içinde dengeleri tutturmak zordur.
Bir tarafı kurtarırken, diğer taraftan kaçak meydana gelebilir.
.
Bu şu demektir:
Sağlam ve tavizsiz sol kesim, bu yeni değişimi veya oluşumu beğenmeyip başka partilere kaçabilir.
(Özellikle de son zamanlarda yıldızı parlayan TİP’e gidebilir. Daha önce HDP gibi marjinal partilere dağıldıkları gibi.)
.
İşin tehlikesi budur.
.
Değişimle partiye gelecek oylar, gidecek oylardan fazla olursa mesele değil.
Ama tersi olursa CHP tarih olur.
.
“Değişeceğiz” derken partiyi bitirme tehlikesi de var.
Kısaca CHP’nin ama öyle, ama böyle bir değişime ihtiyacı var.
.
Aynı şekilde AK Parti için de böyle.
“Lider Partisi” durumundaki partinin, kurumsal şekle dönüşmesi için muhakkak değişmesi gerek.
“Lider gitti, parti bitti” olmaması için şimdiden parti içinde bazı oluşumlar meydana gelmeli ve genel başkanı zorlamalılar.
Aksi takdirde meşhur şarkı sözlerini seçimlerde söylerler:
Gidiyorum bırak beni,
Elveda güzel sevgili…
Ağlama sil gözlerini,
Nasıl olsa oyun bitti…
.
Şah gider, oyun biter…
.
İYİ partide de bir değişim şart.
Aşırı muhafazakâr ve milliyetçi yapıdan sıyrılıp merkez sağa oturma planları hayata geçmedi.
Buna bağlı olarak sonuçta seçimlerde bir kayıp söz konusu.
CHP ile olan ortaklık partiye oy kaybettirdi.
İYİ Parti’nin acilen iktidar olmaya ihtiyacı var. (MHP gibi)
Akşener partisi olmaktan sıyrılmak isteniyorsa derhal kurumlaşmalılar.
Yoksa yavaş yavaş tarih olacaklar…
.
MHP ise gelenek partisi olmaktan öteye gidemiyor.
Dağılmamak için iktidara yanaşmak siyaseten iyi fikir.
Ama ya sonrası?
.
Cumhurbaşkanı adayı çıkmadı, meclis başkanı adayı bile çıkmadı parti içinden.
AK Partiyi yutma çabaları ters tepti ve AK Parti yavaş yavaş MHP’yi yutma konumuna geldi.
MHP’lilerin “Yüzde 10 oyumuz var” şeklindeki itirazlara eyvallah.
Ama bu oyların nasıl geldiği konusunu azıcık düşünmek lazım.
Avrupa’da yükselen Milliyetçilik akımı karşısında MHP’nin yalnız olarak yola devam etmesi ve muhakkak daha güçlenerek mecliste yer alması gerekiyor.
Kısaca onlar için de değişim şart…