Malum bu sene arıların, haliyle arıcıların işi zor. Bazı yerlerde çiçek iyi olsa da Çanakkale çevresinde poyraz nektarı kurutuyor.
Bahar bozuk olunca yıl da kırık gidiyor. Bahar yağmurları iyi idi ama polen ve nektar gelişi son zamanlarda zayıfladı. Bir çok bölgede, arıcılarımız, arılarına sürekli destek veriyor. Kek, şerbet, ne bulursa veriyorlar. Başka türlü mevsimi geçirmek oldukça zor. İşin kötüsü, arıkuşları da azalan arı nüfusunu azaltmak için kovanların üstünden ayrılmıyorlar. Hala yavruya yatmadılar, gezip duruyorlar. Haliyle arılarda stres oldukça yüksek. Dokunmaya gelmiyor. Arı sokmaları son zamanlarda iyice artmaya başladı. Arıcılarımızın çoğunluğu arı sokmalarına karşı ve arı sokmasın diye ne yapılacağını çok iyi biliyor. Ancak arıcı olmayan insanımızın arı taarruzuna karşı yaptıkları hareketler genellikle arıları daha da hırçınlaştırıyor. Bu nedenle arıdan korunmanın yollarını hemen herkesin bilmesinde yarar var.
Arılıkların yoğun olduğu bölgelerde, tarlada çalışırken veya herhangi bir işle meşgul iken açık renkli elbise giymekte yarar vardır. Arılar genellikle doğada kendine en fazla zarar veren ayı ve rakun gibi koyu renkli yırtıcılara saldırmak için koşullanmıştır. Bu nedenle, pastel renkli giysiler giymek, arılara karşı korunmada önemli rol oynamaktadır.
Arıların görme yetenekleri düşük olmakla birlikte, koku duyargaları oldukça gelişmiştir. Çiçek özü ve polen ile beslendiklerinden, keskin bir koku duyusuna sahiptirler ve çiçeklere ait kokular ile tatlı kokularına çok hızlı yönelirler. Arılıkların çevresinde aromatik parfümler genellikle arıları cezbetmektedir. Bunu iyi bilen arıcılar, bakım günlerinde genellikle kolonya, parfüm, deodorant gibi kokuları kesinlikle kullanmazlar.
Arıya müdahale genellikle hırçınlığı artırmaktadır. Arı saldırılarında, en iyisi gölge bir yerde hareketsiz kalmaktır. Arılar, hareket ve kokuya çok hassastırlar ve bu yüzden onları el kol hareketleriyle savuşturmak, saldırganlıklarını artırmaktan başka işe yaramamaktadır. Başın etrafında dönmeye başlayan arılara, bilmeyenler genellikle elleriyle vurmaya çalışır. Oysa bu hareket, arının sokma ihtimalini artırmaktadır. Böyle durumlarda, nefes almadan sabit durmak, kısa bir süre sonra arının uzaklaşmasını sağlamaktadır.
Eşek arıları ve sarıca arılar da bal arılarına benzer bir şekilde, rahatsız edildiklerinde saldırganlaşmaktadırlar. Üstelik bu arılar, üst üste birkaç defa sokabilmektedirler. Bunların yuvalarından uzak durmak, peteklerine ve duvar çatlarındaki yuvalarına müdahale etmemek en doğru olandır. Eğer imha edilmek isteniyorsa gece peteğini alıp atmak veya yuvasını tıkamak daha az tehlike arz etmektedir.
Arıların nefesten etkilendiğini hemen bütün arıcılarımız bilir. Kovan bakımlarında, peteğin üzerindeki arılara dahi, verilen nefesin arıları strese soktuğuna dair gözlemler oldukça fazladır. Özellikle derin nefes alıp vermek, arıların saldırganlığını artırmaktadır.
Arılara alerjisi olan insanımızın arılardan her halükarda uzak durması gerekir. Uzak durmak yanında hassasiyeti yüksek insanımızın da yanında anti histaminik ilaç taşımasında yarar vardır.