Hafta sonu yaklaşık 3.5 milyon gencimiz geleceklerine yön verecek sınava girdiler.

Sürekli değişen sistemler ve istikrarsız eğitim yönetimi nedeniyle gençlerimiz düzensiz sınavda ter döktüler. Hiç görmedikleri sorularla da karşılaştılar.
Eskiden bir sistem vardı. Devlet okulları ile özel okullar arasında çok büyük farklar yoktu. Hem yarış da bu kadar acımasız ve orantısız değildi.
Siyah önlük, beyaz yaka ülke genelinde bütün ilkokul öğrencilerinin kıyafeti idi bir zamanlar. Kızlar genellikle entari gibi olan önlüğü, erkekler ise önden düğmeli olanı veya entari gibi olanın biraz daha kısasını giyerdi. Bütün öğrenciler aynıydı.
Yakalar her hafta yıkanır, temizlenirdi. Ütü hemen her evde bulunmaz ama yastık yorgan altına konan yaka ütülenmiş gibi çıkardı. O zamanlar kömürlü döküm ütüler vardı. Odun kömürü ile kızdırılır, sıcağı azaldıkça kenarları açılarak yelpaze ile tekrar kızdırılırdı. Bazen elbisenin üzerine kor düştüğü bile olurdu. Yanan yerin tamiri kolaydı elbette. Yamalı pantolon giymenin pek sakıncası yoktu. Hatta çok eskiyen pantolonlara süvarilik dediğimiz büyük yamalar dahi yapılırdı.
Tek tip insan yetiştiriliyor dendi daha sonra. Bu elbise veya okul forması çok demokratik değildi. Okula giden öğrenci kendi iradesiyle istediği elbiseyi giymeliydi. Küçük çocuğun ne kadar özgür iradesi varsa. İnsan içine girdiği elbise ile ne kadar demokrasiden uzaklaşır bilinmez gerçi ama eşitlikçi bir görünüm açısından okul elbiselerinin benzer kıyafetlerden seçilmesi elbette önem arz eder.
Çok geçmeden özel okulların yaygınlık kazanmasıyla kıyafetler çeşitlenmeye başladı. Zengini fakiri belli olmasın diye özen gösterilmeye çalışılsa da, siyah önlük beyaz yaka kalkmaya başlayınca elbette hepsi ortaya çıktı. İnsanoğlunun yaratılışında var çünkü. Görenek zayıfsa göreneksizlik hâkim olur zamanla.
Konfeksiyon ve kırtasiye pazarları zaman içince hızla gelişince çeşitlilik hızlanıverdi. Zaman içerisinde devlet okulları da kendilerine özgü kıyafet seçmeye başladılar. Okul kıyafetleri sıklıkla değişmeye bile başladı. Oysa eskiden kıyafetler birkaç çocuğun üzerinde ancak eskiyordu. Beşinci sınıfı bitirenler, kesinlikle önlüklerini geriden gelen kardeşlerine veya komşu çocuklarına bırakıyor, küçük tadilatlar ile uzun süre yine kullanılıyordu. Tutum vardı ve önemli bir davranıştı veliler için.
Beyaz yaka, okullar kendilerine uygun kıyafet seçmeye başladıktan sonra kaybolmaya başladı ve kayboldu. Tekrar kullanılması artık imkânsız. Eski, disiplinli, saygın eğitim sistemine dönmek de mümkün değil. Beyaz yakayla birlikte bu sistem de kaybolup gitti.
Beyaz yaka tarihe karışırken, o zamanki Milli Eğitim Bakanı kıyafetle ilgili olarak yalvarır bir eda ile okul yöneticilerine seslenmişti. Saçlarına da pek karışmayın demişti. Zaman içinde gömlek, kravat ve pantolondan oluşan kıyafetlerle disiplinsiz sunumlar doruğa çıktı. Kravat bir tarafta, gömleğin etekleri dışarıda bir görüntü öğrenci kıyafeti oldu. Taklit veya dikkat çekme güdüsünün yüksek olduğu bu yaşlarda disiplinsizlik de önemli duruş gibi ortaya çıkmaya başladı. Çünkü öğretmen uyarısı gençleri rencide eden, arkadaşlarının yanında küçük düşüren davranış olarak görünmeye başladı.
Beyaz yaka kaybolurken Öğretmene olan saygı da kayboldu. Öğretmen döven velileri gördü memleket. Öğretmenin saygınlığı sürekli azaldı. Saygınlık azalınca güven de azaldı. Öğrenmenin kıymeti de birlikte azaldı. Daha az bilen, daha az okuyan, çok az kelimeyle bir vakayı tarif eden nesil geldi.