Yüklenin bakalım adama. Seçim öncesinde yere göğe sığdıramadığınız adama yüklenin.
“Değişim” deyin,
“75 yaşında” deyin,
“Dönüşüm” deyin.
Ne derseniz deyin.
.
Sizin tarafınızdan bakınca öyle gözüküyor olabilir.
Bir de bu taraftan bakın ve şöyle deyin:
“Bir bildiği vardır…”
.
Onun şu anda bulunduğu onumdan bakınca gördüğünü sizin bilmeniz mümkün değil.
Tek başınıza bir odaya girseniz ve anlatılanların sır olarak kalmasını taahhüt etseniz, belki siz de ikna olacaksınız.
Ama bunu yüzde 48’e nasıl anlatsın?
.
CHP içinde neler oluyor?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuktan gitmesini isteyenler kim?
O gidince kim gelecek, plan ne?
Cumhuriyetten bu yana ayakta kalan tek partinin yıkılması kimin işine geliyor?
CHP’yi başka mecralara evirmek için kimler kapıda bekliyor?
Biliyor musunuz?
.
Mesela;
Kemal Kılıçdaroğlu’na güvendiğiniz kadar İmamoğlu’na güvenir misiniz?
.
KK’nın yerinde olsam, “Dış güçlerin oyunu bu” derim.
Belki de doğrudur, bilemeyiz.
.
İstifa etmek kolay.
“Haydi gidiyorum len!” dersin gidersin.
.
İçinizdekilerin çoğu;
“Gitsin”
“İstifa etsin?”
“Kaçıncı seçim kaybetmesi bu?”
“Koltuğu bıraksın.
“Değişelim”
“Dönüşelim”
Diyor.
Bu sizin temenniniz olur.
.
Bazıları hızını alamayıp, “Ülgür Gökhan gitsin” diyor.
.
Sebep?
.
Yaşlı.
.
Gitsin diyenlerin yaş ortalaması 60’a yakın.
“Sen git!” desen, “O başka, ben başka” derler.
.
Amacım kimseyi korumak değil.
Sizleri başka açıdan olaylara baktırmak.
Başkan yüzde 67 oy almış.
En yakın rakibini ezerek çıkmış seçimden.
.
Yerine gelecek olanın böyle bir garantisi var mı?
.
Mesela AKP bu seçimde bir vekil kaybetti.
İl Başkanı sorumlu değil mi?
Neden istifa etmiyor?
“Bavulunu topla” denilince de kızılıyor sonra…
Size gelince “Herru”,
K.K.’na gelince, “Merru”,
Yok öyle dava.
Eşitlikse, herkese eşitlik…
.
Mesele “İstifa” değil.
Mesele “Değişim.”
.
Bunun için;
En tepedekinin istifası gerekmiyor.
.
Eğer tecrübeli kadroları “Değişim, Dönüşüm” adı altında toptan değiştirirseniz tarlanın ortasında kabak çiçeği gibi kalırsınız ve şaşkın ördek gibi dalarsınız göle.
.
Şaşkın ördeğin nasıl daldığını unutmuş olabilirsiniz ancak partinin bazı ağabeyleri buna mahal vermemek için belli bir süre için en başta kalmalı.
.
Sonuçta elbet değişim yaşanacak.
Bu langır, lungur olmaz.
Bir usulü vardır.
Her şeyin usulü olduğu gibi.
EVREN!
Geleyim Evren Kızoğlu kardeşimize.
Bir değişimin, bir dönüşümün habercisi ise ne mutlu.
Demek ki yerelde seçmenin verdiği mesaj alınmış ve birileri harekete geçmiş bile.
Bunun şu özelliği vardır;
“Erken kalkan yol alır…”
.
Kızoğlu, muhtar seçildiğinden beri yaptığı çalışmalarla oldukça fazla takdir edip, sevdiğim ve saydığım bir kardeşimdir.
.
Daha o zamanlar, “Gelecekte Belediye Başkanı olur” diyerek içimden geçirmiştim.
.
Ancak son zamanlarda aşırı hizmet verme noktasında birden yükselme, ileriye gitme ve kendisini ön plana atma gibi davranışlarda bulunuyor.
Fena mı?
Hayır…
.
Kent Konseyi’ne Başkan seçildiğinde sevinmiştim.
Birleştirici özelliği sayesinde, “Hah işte bizim kentin tam aradığı kişi” demiştim.
.
Ama sonra?
Kendisinin bildiği ve bize siyaseten yaptığı bir sebep ile istifa edip gitti.
.
Şimdi ise CHP İlçe Başkanlığına aday oluğunu açıkladı.
.
Çok güzel.
“Elini taşın altına sokmak üzere harekete geçti demek ki” diye sevindim.
.
Ancak şuna karşı çıktım.
.
Artık siyasi görüşünü belli ettiğine göre muhtarlıktan da istifa etmesi gerektiğini düşündüm.
.
Ama sizler şöyle düşünebilirsiniz:
“Muhtar mahalle veya köylerde seçimle gelen Cumhurbaşkanı temsilcisidir. Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulandığından ve Cumhurbaşkanımız partili olduğundan bizim muhtar da neden partili olmasın?”
.
Haklısınız…
.
Ama ben şöyle düşündüm;
Belki kanunen gerekli değil ama etik olarak yakışmayacaktı.
.
O mahallede CHP’linin, MHP’linin veya AKP’linin oylarını alarak muhtar seçilip geldiği bu noktada tek bir partiye kanalize olarak siyaset yapmak yakışmaz.
.
Çık istifa et.
Parti içinde mücadeleni sürdür.
Partili partisiz herkesin oyuna talip ol.
Yıkıcı oyla seçilmiş ol!
Bu sana çok şey kazandırır.
.
Muhtar basın açıklamasında, “Belediye Grubunun Adayı” olduğunu ima etmesi de bence handikap.
.
Parti içinde birleştirici bir rol alacakken ve “Neredeyse üçe bölünmüş bir partide herkesi kucaklamak varken” neden bunu telaffuz etme ihtiyacı hissetti acaba?
Gerek yoktu.
Zaten arkasında durup ekranlara yansıyan “Rebiye Hanımı” gören siyasetle ilgili herkes, bunu anlamıştı.
Ayrıca “İkrar etmene” gerek yoktu.
.
Bu onun siyaseten “Acemi” olduğunu gösterir.
CHP gibi bir partide bu acemilikler su kaldırmaz.
Orada “Kurtlar” vardır, seni “Ham” yaparlar, ne olduğunu anlamazsın kendine dikkat et.
Değişim Evren Kızoğlu ile başlayacaksa “Hayırlı uğurlu olsun…”
Aynı değişimleri diğer partilerde de görürsek çok mutlu oluruz…
NEDENSE?
Amerikan şirketi ve ortağı İsveçli Dignita Systems firması bir ürünü üretip, pazarlıyor.
.
Dignita adlı ürün, bir aracın ön panosuna yerleştirilen ve kontak çevrildiğinde otomatik olarak devreye giren, “Alkol ölçme aletini” Türkiye pazarına sokmayı amaçlıyor.
.
Türkiye’de araçlarda bulundurulması mecburi olması planlanan bu alet sayesinde firma dünya kadar para kazanacak.
.
Ama bu nasıl olacak?
.
İşte iddialar burada başladı ve tee nerelere kadar uzandı.
Amerikalı ve İsveçli savcılar bu iddiaları araştırmak için devreye girdi.
Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç'teki yolsuzlukla mücadele yetkilileri, bu firmanın Türkiye pazarında yer edinmeye çalıştığı iddialarının incelendiğini belirtti
.
Bu haberi yayınlayan ve daha sonra Türk yetkililer tarafından haberi yalanlanan Reuters, iddiaların Türkiye’nin veto ettiği İsveç’in NATO'ya üyelik başvurusu konusunda beklentilerin arttığı hassas bir döneme denk geldiğine işaret etti.
.
Dün bir haber vardı ajanslarda;
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson görüşmesi sonrası Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yaktı…”
.
Eee?
Ne oldu şimdi?
.
Üst düzey bir Türk yetkili, Vilnius'taki üçlü toplantıda Türkiye'nin, yaptırımların kaldırılması ve vize serbestisi dâhil AB sürecine ilişkin tam destek aldığını söylemiş ve İsveç’in terörle mücadelede iş birliğini artıracağının sözünü aldığını belirtti.
.
Bu açıklama üzerine vatandaşlar AB’ye girme konusunda heyecanlandılar.
.
Ancak sosyal medyada CEM Toker şu twiti attı;
“Gerçekten çok enteresan bir ülke…
Demokrasi sıralamasında Kenya’nın 27, Gana’nın 40, Tunus’un 18, Uganda’nın 4 basamak altındaki ülke, Avrupa Birliği üyeliği filan diyor…”
.
Gazetecilerin susturulması, televizyonların kapatılması, milletvekillerin hapiste olması, festivallerin yasaklamasını istenen 25 tane STÖ’nün bildiri yayınlaması, sanat galerisinin basılması, konser iptalleri gibi demokrasi dışı olayların yaşandığı bir ülkenin hala AB hayali kurması anlaşılır gibi değildi.
.
Sonuçta ne mi oldu?
.
Bakın ne oldu:
“Avrupa Komisyonu, Erdoğan’ın bu talebini reddettiğini duyurdu.”
.
Avrupa Komisyonu yetkilisi tarafından yapılan açıklamada, İsveç’in NATO üyeliğini desteklemek ile Türkiye’nin AB üyelik sürecinin hızlanmasının birbirinden ayrı konular olduğunu belirterek her iki sürecin de paralel ilerlediğini aktardı.
.
Sonuçta AB üyeliği hayal oldu.
AB Devletlerine vize ile girmeye devam edeceğimiz resmi dille açıklandı
.
Biz İsveç’e (Nedense birden bire!) NATO üyeliğini altın tepside sunuverdik gitti.
Ve konu kapandı…