PAZARTESİLİK
 
SUCUKLU YUMURTA
Çayırdaki ineğe bir tavuk yanaşmış:
-“Sevgili inek, sizinle karlı bir işbirliği yapıp, sucuklu yumurta yapalım ve para kazanalım” demiş.
Anlaşmışlar…
Tavuk çayırın bir köşesinde kümesini kurmuş, folluğu yumurtayla doldurmuş...
Bir süre sonra, eli bıçaklı bir adam çıka gelmiş, tavuk adamı tanıtmış:
-“Sucuklu yumurta yapmanın zamanı geldi, lütfen kendinizi kasaba teslim edin!”
İnek o zaman “İnekliğini” anlamış...
Tavuğa dönmüş:
-“Yahu bu ortaklık, bu işbirliği bana biraz pahalıya mal olacak galiba!”
-“Biraz öyle ama amacımız insanlara lezzetli sucuklu yumurta yedirmek değil mi? Siz kendinizi kasap efendiye teslim edin gerisine karışmayın!”
 
TAHMİN
Adam bara girip oturunca barmen:
-“Ne içersiniz?” diye sormuş.
-“Teşekkür ederim, bir şey içmem” diye yanıt vermiş adam, “Bir kere içtim hiç hoşuma gitmedi, daha da ağzıma koymadım.”
Barmen:
-“O zaman size bir sigara armağan edeyim?” demiş barmen.
-“İçmiyorum sağ olun... Bir kere denedim, ama beğenmedim, içemiyorum.”
Barmen:
-“O zaman sizinle bilardo oynayacak birini bulalım?” diye ısrar etmiş.
-“Yok” demiş adam, “Bir kere oynamıştım, sarmadı... İşin aslı buraya oğlumla buluşmaya geldim.”
Barmen bu kez:
-“Bakın tahmin edeyim, o sizin tek çocuğunuz değil mi?” demiş.
-“Evet? Nereden bildiniz?” diye hayretle sormuş adam.
Barmen gülmüş:
-“Eh işte” demiş dişlerini sıkarak, “Sadece basit bir tahmin işte...!”
 
GAZ!
Temel dolmuşa binmiş.
Dolmuşta 3 erkek bir de hamile bayan varmış.
Dolmuş yoluna devam ederken hamile bayan gaz kaçırmış.
Bayanın bozulmasını istemeyen adamlardan birisi:
-“Affedersiniz çok yemişim, mazur görün...” diyerek centilmenlik yapmış. Temel olayı görünce “bir centilmenlikte ben yapayım” diyerek beklemeye başlamış.
Bir süre sonra kadın bir daha gaz kaçırmış.
Temel daha evvel planladığı gibi tam centilmenlik yapacakken, bu sefer 2. adam atlamış ve o da;
-“Affedersiniz çok yemişim, mazur görün...” demiş.
Temel centilmenlik yapmak için kadının gaz çıkarmasını beklemeye başlamış...
Derken kadın bir daha gaz kaçırınca, Temel’den önce davranan 3. adam yapacağını yapmış ve;
-“Kusura bakmayın... Çok yemişim, mazur görün...” diyerek Temel’e meydanı vermemiş.
Centilmenlik yapmayı beklerken ineceği yere gelen Temel, mecburen dolmuştan inerken içeri dönüp;
-“Ha pu kadun bir daha yellenursa pilun ki pen yaptum…”
 
3 KİŞİ
İdris, “Nuh” diyor “peygamber” demiyordu: “Okuyup da ne olacak penum uşak? Ha bu dükkânda duracağına göre, okuma yazmanın hiç gerekliluğu yoktir. Bir, iki, üç diye saysa yeter.”
Komşuları ısrar edip duruyorlardı:
-“Olur mu canum, diyelim ki onu dükkanda bırakıp kahveye gittun. Dükkâna da dört adam geldu. Üçten fazla sayamazsa gelup sana ne diyecek?”
İdris; -“Uyy, bu da mesele mi yani. ‘Baba, Üç kişi geldu, yanlarında bir herif daha var’ der.”
 
ŞÜPHELENDİM
Temel yemek odasının üzerindeki çatının aktığını fark edince hemen bir çatı ustası çağırmış...
Usta gelip şöyle bir bakmış,
-“Çatınızın aktığını ne zaman fark ettiniz?”
-“Dün gece çorbamı içmem iki saat sürünce şüphelendim!”
 
NEDEN MUZ?
Hayvanat bahçesinde bir kafeste biri yaşlı biri genç iki aslan varmış.
Her gün yaşlı aslana yemek olarak koca bir parça et, genç aslana ise 3 tane muz veriliyormuş.
Bir gün yaşlı olanı dayanamamış ve sormuş:
-“Neden bana hep koca bir parça et veriyorsunuz?”
Bakıcı;
-“Sen koskoca aslansın, ormanların kralısın. Bunu hak ediyorsun...”
Genç aslan hemen atılmış:
-“İyi de, bana niye her gün 3 tane muz veriyorsunuz?”
Bakıcı cevap vermiş:
-“Aslan kadrosu dolu olduğundan, seni maymun kadrosunda çalıştırıyoruz…”
 
MEHMET AĞABEY!
Kadının birinin canı sıkılır ve hayatında değişiklik olsun diye pet shoptan bir hayvan almaya gider.
Pet shopa gidince kedi, köpek ve bir papağanın fiyatını sorar.
Papağanın fiyatının çok ucuz olduğunu görünce merakla sorar:
-“Bu papağan neden bu kadar ucuz?”
Pet shopun sahibi yanıtlar:
-“Bu papağan daha önce bir genelevde duruyordu, ağzı biraz bozuktur, alanlarda ondan şikâyetçi onun için fiyat ucuz”.
Kadın bu fiyatı kaçırmak istemez ve “Bir papağan ne kadar kötü konuşabilir ki” diyerek alır evine götürür.
Eve gelince kadın papağanın örtüsünü kaldırır.
Yeni ortamı gören papağan
-“Oooo yeni mekân, yeni patron” der.
Kadın buna gülüp geçer.
Daha sonra evin iki kızı okuldan gelir. Papağan bunları görerek
-“Oooo, yeni mekân yeni patron, yeni sermayeler” der...
Tabii kızlar şaşkın.
Anneleri olayı anlatınca kızlar da gülerler.
Bu sırada evin babası gelir.
Papağan yine açar ağzını:
-“Yeni mekân, yeni patron, yeni kızlar…”
Birden duraksar…
Sonra evin babasına bakıp kanatlarını çırpmaya başlar ve;
-“Oooo, Mehmet ağabey hoş geldin yaaa!”
 
FOSİL!
Bilim adamları, bir gün mağarada yaşı 1.582.903 olan bir insan fosili bulur ve bu fosili istihbarat teşkilatlarını sınamak amacıyla kullanma kararı alırlar.
Önce Japon istihbaratı mağaraya girer ve 15 dakika sonra dışarı çıkıp;
-“Bu fosilin yaşı 1.400.000 ila 1.600.000 arasında...”
Daha sonra CIA girer ve 12 saat sonra havalı şekilde çıkarlar;
-“Bu fosilin yaşı 1.500.000 ila 1.600.000 arasında…”
Hemen ardından KGB girer ve sırf Amerikalılara inat içerde 2 gün kalırlar. 49. saatte çıkarak;
-“Bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.550.000 ila 1.600.000 arasında...”
En son olarak MİT ajanları girer.
Aradan bir hafta geçer mağaradan ses yok.
1 ay olur ses yok.
1.5 ay olur ses yok.
Mağaranın dışında bekleyen gazeteciler merak edip içeri girerken, MİT ajanının biri çıkar dışarıya...
Yaka paça dağılmış gömleğin yarısı dışarıda...
Sigarası için bir ateş ister, sigarasını yakar, o sırada gazeteciler heyecanla;
-“İçeride çalışmalar nasıl efendim? Fosilin yaşını bulabildiniz mi?”
Ajan sigaradan bir fırt çeker ve:
-“Fosilin yaşı tam olarak 1.582.903”
Bunu duyan gazeteciler şaşkınlıkla sorarlar:
-“Nasıl başardınız bunu, fosilin yaşını tam olarak nasıl tahmin ettiniz?”
Ajan sigaradan derin bir nefes daha çekerek;
-“Zor oldu ama en sonunda konuşturduk amcayı…”
 
NE DERSİN?
Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken, nehirde yıkanan genç ve çok güzel bir kadın gördüler.
Oğlu sormuş;
-“Ne dersin baba, bunu avlayıp yiyelim mi?”
Baba bir an düşündükten sonra:
-“Hayır, bunu eve götürelim, onun yerine anneni yeriz!”
 
MÜJDE!
4 katlı bir binanın 1. katında bir polis, 2. katında bir postacı ve 3. katında ise bir kör oturuyormuş. 4. katta da yalnız yaşayan bir bayan varmış.
Bir gün kadın tam banyoya girecekken kapı çalmış.
Kadın güvenlik kamerasından bakmış ve kapının önüne gelen polisi görmüş.
Hemen bornozu üzerine geçirerek kapıyı açmış;
Polis çok mutlu bir ifadeyle:
-“Hanımefendiciğim, o kadar mutluyum ki bugün bir sürü kapkaççı yakaladım. Bu mutluluğumu sizinle paylaşmak istedim” demiş.
Kadın; “Çok iyi, ne mutlu size” diyerek tebrik ettikten sonra polisi göndermiş.
Sonrasında yine tam soyunup banyoya girecekken kapı zili yine çalmış.
Kadın kameradan bakmış ki postacı.
Hemen bornozu tekrar giyerek kapıyı açmış.
Postacı:
 -“Müjde hanımefendi bu gün mektup dağıtmada rekor kırdım, bu mutluluğumu sizinle paylaşmak istedim” demiş.
Kadın; “Çok iyi, ne mutlu size” diyerek tebrik ettikten sonra postacıyı göndermiş.
Sonrasında yine tam soyunup banyoya girecekken kapı zili yine çalmış.
Kadın kameradan bakmış ki 3. katta oturan kör kapıda bekliyor.
Soyunup giyinmekten bıkmış bir halde “Nasılsa bu kör” diyerek kapıyı giyinmeden açmış.
Kör mutlu bir şekilde kadını baştan aşağı süzmüş ve;
-“Müjde! Hanımefendi müjdeee…! Bugün gözlerim açıldı!”