Geçtiğimiz günlerde Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile yaptığım röportajda birçok noktada açıklamalar yapmıştı.

“Seçim öncesi, Seçim ve Seçim sonrası” gibi üç ana başlıkla süren bu röportajın merakla beklenen sorusunu sona saklamıştım:
“Aday olacak mısınız?”
.
CHP’nin Kurultay kararından sonra hızla başlayan ve Türkiye’nin tüm illerinde yapılan delege seçimlerinde CHP Genel Merkezi’ne karşı, Belediye başkanlarına karşı “Değişim ve Dönüşüm” adı altında bir tepki oluştuğu gözleniyor.
.
Meşhur bir laf vardır;
“Öfkeyle kalkan zararla oturur” diye.
.
Kemal Kılıçdaroğlu (benim tahminim) seçimden sonra istifa edecek ev evine gidip koltuğuna uzanacaktı.
.
CHP’nin en küçücük bir olayda geleneksel, “Ayrılma, parçalanma ve bölünme sevdalısı olmasının” kendisine hatırlatılması ve bu kaos ortamında genel başkanlığın boşalmasının “hem Partiye, hem Memlekete hem de Muhalefet müessesesine” zarar vereceği anlatıldı sanırım.
.
Sonunda Kılıçdaroğlu şu açıklamayı yaptı:
“Değişimin önünü sonuna kadar açacağım. Gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin.”
.
Böylece istifası sonrası kaotik ortamı fırsat bilerek genel başkanlığa soyunacakların hevesini kursağında bıraktı.
.
Kemal Kılıçdaroğlu seçim öncesi bir an olsun yanından ayırmadığı birçok kişiye seçim sonrası parti genel merkezinde bir görev vermedi.
Belki de seçimin mağlubiyetini, bu kişilere “Çalışmadınız” şeklinde yükledi.
Sorumlusu olarak ilan etti.
.
Çanakkale’de başlayan Mavi ve Beyaz listeye gelirsek.
.
Başkan dedi ki;
“Ben mavi listeyi destekledim.”
“… Mavi listenin adayı belliydi. Beyaz listenin adayı belli değil.”
“… Beyaz liste, Mavi listenin adayına değil, Mavi destekleyicisi olarak benim üzerimde kurdu ve belediye başkan adaylığı üzerine kurdu. Ben belediye başkan adayıyım falan diye ortaya çıkmadım.”
.
Uzun süreden beri Çanakkale Belediye Başkanlığı için adaylar yavaş yavaş kendisini siyaset sahnesinde göstermeye başlamıştı.
.
CHP içinde başkanlığa aday olacak kişiler kulislerini yapmaya başlamıştı (ki bu gayet demokratik bir durum)
.
CHP Genel Merkezi, Çanakkale Belediye Başkanı adayını belirlerken zaman zaman atama, zaman zaman da ön seçim şeklinde bir uygulama yaptı.
.
Beyaz listeyi destekleyenler, tüm delegelerin katılacağı bir ön seçim ile belediye başkanı adayı belirlemeyi isterken, Başkan Ülgür Gökhan ise tüm üyelerin katılacağı bir ön seçimden yana.
.
Konuştuğum çoğu CHP’li üyeler de aslında üyelerin katılacağı bir ön seçimin daha uygar, daha demokratik ve daha uygun olacağı görüşünde birleştiler.
.
Delege sisteminin ilkel olduğunu, üyelerin bizzat oy kullanarak tercihlerinin sandığa yansıması gerektiğine dikkat seçtiler.
Ama Tüzük! buna ne diyor bilinmez…
.
Mavi listenin ilçe başkanı adayı olarak Cevatpaşa Muhtarı Evren Kızoğlu çıkmıştı.
.
(Kendisinin adaylığı hakkındaki bazı olumsuz düşüncelerimi daha önce ki bir yazımda belirtmiştim zaten.)
.
Ancak Beyaz listenin adayının belli olmamasına rağmen her mahallede kazanması da yabana atılır cinsten değildi..
.
Şimdi tüm gözler Genel Merkeze çevrildi.
“Acaba Başkan adayını delegeler mi yoksa üyeler mi belirleyecek?”
.
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan,
“Aday mısınız?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Şu anda nihai bir karar vermiş değilim.
Önümüzdeki süreçte ne kadar verimli olabilirim?
Ailem bu konuda ne der?
Halkın nabzı nedir?
Halkın nabzını tutmamız lazım.
Eğer bütün bunlar uygunsa ve benim kendi içimde de bir heves varsa, tekrar devam edeyim, bu kentte yapamadıklarımızı da yapalım noktasına gelirsem aday olmayı düşünürüm.
Şu anda öyle bir kararım yok.
Ama tabii şartım da bu.
Şartım tüm üyeyle ön seçim olursa. Birinci şart tüm üyeyle ön seçim…”
.
Başkan adaylığı konusunda şu anda böyle bir kararı olmadığını söylüyor.
Aday olması için şartları var;
.
“Önce aileme soracağım” diyor.
Biz de biliyoruz ki eşi ve çocukları kendisini artık yanlarında görmek istiyor.
.
“Ne kadar verimli olabilirim?”
Başkana “Yaşınız ile mi ilgili?” diye sordum,
“Akıl yaşta değil, baştadır” dedi.
.
Bir diğer şartı şu;
“Halk ne der?”
Zira başkan adayı olacaksa sadece CHP’lilerden oy almayacak, diğer partililerden de oy isteyecek.
Bir anket önüne gelmeden bu işe girmeyecek belli.
Yerel seçimlerde halk, partiden çok “Adaya oy verdiğinden” bu düşüncesi doğrudur.
.Bana göre bu seçimler eskiden olduğu gibi çantada keklik olmayacaktır.
Sebebi ise İYİ Parti ve diğer partiler seçimde ittifak yapmayacaklarını açıklamaları.
Böylece CHP artık sadece AKP ile değil, birçok parti ile de rekabet edecek.
Oylar bölünecek.
Bunu unutmamalı.
.
Başkanın bir başka şartı ise kesinlikle “Aday belirlemek için üyelerin katılacağı ön seçim…”
Ama Beyaz liste çıkarıp delegelerin çoğunluğunu alan muhalifler, delegeli ön seçim konusunda ısrar edeceklerdir.
.
CHP öfkeyle kalktığı bu hareket sonunda halkın pek istemediği, içine sindirmediği bir adayla seçime girerse büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilir.
.
CHP, uzun yıllar belediye başkanlığını yürüttüğü Çanakkale’yi elleriyle başka partiye teslim edebilir.
“Biz kimi koyarsak koyalım seçilir” şeklindeki düşünce artık pek işlemeyecek.
.
Bugün ismi geçen adaylar içinde şimdiye kadar “Gelirse Çanakkale’yi uçurur” şeklinde bir övgü duymadım.
.
Yapılacak yerel seçimi şöyle analiz etmek lazım;
CHP’liler; “Zaten bizimdi, aday kim olursa olsun her şekilde bizim olur. Çünkü halk bu şehri AKP’ye teslim etmez” düşüncesinde olacaklardır.
.
İYİ Partililer; “Artık CHP ile ittifak içinde değiliz. Partiler üstü bir aday gösterirsek, hem CHP küskünlerinin oyunu, hem de aday gösterse bile seçilemeyeceğini iyi bilen AKP’lilerin oyunu alabiliriz. MHP ise sırf ‘CHP seçilmesin’ diyerek kerhen destek verebilir. Ülgür Gökhan’ın aday gösterilmemesi durumunda ise fanatikleri kızgınlıkla İYİ Partiye oy verebilir. Seçilme şansımız oldukça fazla olur” düşüncesinde olacaktır.
.
AKP’liler ise en kuvvetli adaylarıyla çıktıkları bu yerel yarışlardan, her defasında fark yiyerek ayrıldılar.
Kazanamayacaklarını iyi biliyorlar.
Ancak, “Partiler üstü bir İYİ Parti adayını kerhen destekleyerek CHP hegemonyasını yıkabiliriz. Sonrasında devlet desteği ile getireceğimiz yatırımlarla Çanakkale’nin yıkılmaz tercihini değiştirebiliriz” diyebilirler.
.
İşte size senaryo.
.
Seçimler yaklaşırken pek göz ardı edilecek cinsten değil.
Elbette ki parti kurmayları bunları düşünüp, taşınmışlardır.
.
Ama yapılacak bir hata ile seçim Cehennem olabilir.
Dikkat etmek lazım…
Çünkü seçmen de artık o eski seçmen değil…
.
Başkan ile röportajımda;
“Değişim konusunda ne diyorsunuz?” diye sordum.
Görüşlerini şöyle açıkladı:
“Faturayı bir kişiye çıkartmak kolay.
Bence bu yanlış.
Ama değişmeli midir?
Değişmelidir.
Değişim olmalıdır.
Ha değişim derken tabii işte altını doldurmamız lazım.
Şahıs değişmesinin bir manası yok.
Ne olması lazım?
Önce partinin yapısını bir sağlamlaştırmamız lazım. 
Bu nedir?
Tüzüğümüzü değiştirmemiz lazım.
Tüzüğümüzü güçlendirmemiz lazım.
Daha demokratik bir tüzük haline getirmemiz lazım.
Programımızda bazı rötuşlar yapmamız lazım.
Yeni anlayışları ortaya koymamız lazım.
Örgüt yapılan iyileştirmemiz lazım. Ve siyaset yapma yöntemimizi, biçimimizi yeniden değerlendirmemiz lazım.
Daha çok tabana, halka, sivil toplum kuruluşlarına ulaşmamız lazım.
Bakın bu seçimlerde hiçbir sivil toplum kuruluşu bizim yanımızda değildi.
Bu ittifakın yanında değildi.
Bence kurultay bir günlük iki günlük değil.
Bence üç dört günlük kurultay olması lazım.
Bunlar tartışılmalı.
Bunlar kamuoyu önünde şeffaf biçimde tartışılmalı ki insanlar ya biz yeniden güven tesis etmeliyiz…”
.
Kısaca “Kişi değiştirmekle değişim olmaz” demek istiyor ve birilerine mesajını gönderiyor galiba…