Kazdağı altı altın üstü elmas cennet köşesi bir bölgemiz. Coğrafi olarak da tanımakta yarar var.

Kaz Dağı veya Kaz Dağları olarak iki biçimde adlandırılan DAĞ büyük ölçüde Biga Yarımadasında uzanmaktadır. Kaz Dağları, batıda Dede Dağı, ortada esas Kaz Dağı ve üç tepesi (kuzeyde Babadağ, ortada Karataş Tepe, güneyde Sarıkız Tepesi), doğuda Eybek Dağı, Kuzey Doğuda Gürgen Dağı ve Kocakatran Dağı’ndan oluşmaktadır.
Üç tepesi olan esas Kaz Dağı'nın en yüksek tepesi 1774 metre olan Karataş Tepesi'dir ve Edremit’e bağlı Güre Beldesinin kuzey-kuzey batı istikametine düşmektedir. Bayramiç ilçesi Ayazma mesire yeri Kaz Dağı zirvesinin kuzey batısına düşmektedir.
Kaz Dağı çevresi büyük ölçüde ormanlar ile kaplıdır ve yakınında yerleşim oldukça seyrektir. Kazdağı köknarı, Türkiye'de yalnızca Kazdağı'nda yetişen endemik bir türdür. Dünyanın başka yerinde yoktur. Yükseklere çıkıldıkça meşe-kestane-gürgen ve meşe-karaçam toplulukları görülür. Kayın da Kazdağı bitki örtüsünün önemli bir kısmını oluşturur. Türkiye'nin 40 endemik türü Kaz dağında bulunmaktadır.
Batıdan Tuzla Çayı ve Kara Menderes Çayı, Kuzeyden Gönen Çayı doğar. Biga yarımadasındaki önemli akarsulardan Karamenderes ve Biga Çayı ile çevredeki köy ve diğer yerleşim yerlerine içme suyu sağlayan küçük ölçekli kaynaklar bu dağdan doğmaktadır.
Kaz Dağı geçiş iklimi ve yakın bölgedeki tek yüksek dağ olan ve ayrıca Biga yarımadasında doğu-batı istikametinde uzanan yükseltileri de kapsamaktadır.
Kazdağı, Antik dönemlerde "İda" olarak adlandırılmış ve pek çok önemli olaya ev sahipliği yapmıştır. Antik ismi İda, Giritli denizciler tarafından verilmiştir.
Homeros'un İliada destanında "Bin Pınar İda" olarak geçmektedir. Homeros İlyada'da Kaz Dağından bol bol bahsetmektedir. Efsaneye göre Hera, Afrodit ve Athena'nın katıldıkları, Truva Savaşına yol açan o meşhur güzellik yarışması burada yapılmıştır.
Kaz Dağı'nın İran'a kadar uzanan bir İslami Sarıkız Efsanesi vardır. Sarıkız efsanesi Türkmen köylülerinin söylencelerinde geniş yer alır. Çok sayıda farklı anlatımları mevcuttur.
Kaz Dağının her karesi altın değerindedir. Altına bakmaya gerek yok. Onlarca medeniyete beşiklik etmiştir.
Kaz Dağı gerçekten yer altı zenginlikleriyle madencilerin ilgisini çekmektedir. Ancak eski çağlarda yer altı zenginlikleri kullanılmadan yakın çevresinde büyük zenginlikler, büyük medeniyetler kurulmuştur. Günümüzde ise hemen bütün yöreleri madencilerin ilgisini çekmekte, özellikle altın madeni heyecanlandırmaktadır. Bununla birlikte üstündeki değer çok daha kıymetli ve sürdürülebilirdir. Aynı zamanda tabana yayılan bir zenginliktir. Bu anlamda Kazdağı’nın özüne kendine sahip çıkmakta yarar vardır.