Küresel ısınma ve kuraklık dünyanın bütün bölgelerinde orman yangınlarını artırıyor.
Doğal bitki örtülerinde pek rastlanmayan orman yangınları, genellikle endüstriyel kereste üretim sahalarında, dikim alanlarında meydana geliyor. Doğal olarak oluşmuş bitki örtülerine yapılan müdahaleler, ne yazık ki beraberinde büyük felaketler ortaya çıkarıyor.
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada ağırlıklı olarak Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Akdeniz iklimi dünya üzerinde, tüm Akdeniz havzası ile ABD-Kaliforniya, Avusturalya-Sydney, Güney Afrika Cumhuriyeti, Arjantin gibi bölgelerde hâkim iklim tipidir. Akdeniz ikliminin doğal bitki örtüsü ise makidir. Bitki örtüsü içerisinde yaygın olarak meşe türleri, yabani zeytin, karaçalı, toprağın zayıf olduğu alanlarda ise kekik, adaçayı, pamukçuk gibi türler bulunur. Makinin bir alt formasyonu olan frigana ve garig bitki örtüleri ağırlıklı olarak kekik, adaçayı, güveotu gibi uçucu yağ bitkilerinden oluşmaktadır.
Akdeniz iklim tipinin etkili olduğu alanlarda doğal olarak gelişen bitki örtüleri yangına dayanıklı türlerden oluşmaktadır. Yangın meydana gelse bile tekrar gelişme yeteneğinde olan bu türler, kısa sürede yeniden arazi yüzeyini kaplamaktadır.
Yerli kara keçi öteden beri hep orman düşmanı olarak görülmüştür. Özellikle dikim alanlarında ormana zarar verdiği gerekçesiyle keçi yetiştiricilerine büyük cezalar verilmiştir.
Dünya üzerinde 100 milyon hektar civarında maki bitki örtüsüyle kaplı alan bulunmaktadır. Türkiye’de maki bitki örtüsünün kapladığı alan tahmini 7 milyon hektar civarındadır. Bu alanlar genellikle keçi merası olarak kullanılmaktadır. Kâğıt, kereste veya başka türlü değerlendirilemeyen bu alanlar keçi otlatmak suretiyle ekonomiye kazandırılmaktadır. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Anadolu’dan götürülen tiftik keçisiyle maki bitki örtüsü değerlendirilmekte ve bu ülke dünya tiftik ticaretini elinde tutmaktadır.
Geçmişten günümüze orman yangınları incelendiğinde, keçi sayısındaki azalış ve dikim yoğunluğu arasında önemli bir ilişki göze çarpmaktadır. Çam dikiminin yoğun olduğu alanlarda keçi sayısında ciddi azalışlar görülmektedir. Keçinin ormana zarar verdiği gerekçesiyle ortadan kaldırılması bizzat kamu uygulamalarıyla gerçekleştirilmiştir. Orman içi köylerde yaşayan bütün keçi sahipleri mutlaka ormanla ciddi sorunlar yaşamıştır.
Akdeniz iklim tipinin hüküm sürdüğü ülkemizde doğal bitki örtüsünün önemli bir kısmı kısa boylu çalılardan oluşmaktadır. Daha üst bitki örtülerinin oluşumuna iklim koşulları izin vermemektedir. Daha varsıl iklim ve toprak isteği olan bitki türlerinin bu kuşakta hâkim duruma geçmesi bilimsel olarak imkansızdır. Oysa ağaçlandırma çalışmalarında, yüzlerce türden oluşan maki bitki örtüsü sökülerek yerine tek bir türden oluşan çam dikilmektedir. Birkaç metre boylanabilen çalılara ancak yeten toprak ve özellikle yağış miktarı çama yetmemektedir. Üstelik uzun kurak bir yaz sezonuna sahip bu coğrafyada çamın dökülen yaprakları, çürümemekte ve hızla yığılıp yangına hassas bir zemin oluşturmaktadır. Otsu türler de buna eklenince yangın için bir kıvılcım yeterli olmaktadır.
Binlerce yıldır keçiyle birlikte varlığını sürdüren maki bitki örtüsünün özellikleri sağlıklı irdelense, sökülerek çama dönüştürülmesinin de bilimsel olarak imkânsız olduğu ortaya çıkmaktadır.
Keçi hiçbir zaman maki bitki örtüsünü yok etmemiştir. Binlerce yıldır birlikte değer üreten bu ikilinin ayrılması ne yazık ki yangınları ortaya çıkarmıştır. Kısa boylu çalılardan oluşan maki bitki örtüsünün keçiyle ürettiği değer, yangın riski bir yana, kültür ormanından çok daha yüksektir. Bu alanları daha verimli kullanmanın başka türlü imkânı yoktur.