AYI RÜSTEM Benim simit maceram hala devam ediyor. Simitler geliyor, satılıyor yenisi geliyor filan.
Yakın köyden İsmail enişte var.
Mahallede herkes ona enişte der.
Enişte aşağıya, enişte yukarıya.
Ben de ilk geldiğinde bilmediğimden sormuştum patrona “Kim bu enişte?” diye
.
Bizim mahallede Fahrettin ağabey vardı.
Ben bilirdim.
Salça fabrikasından emekli.
Bunun bir tane kızı vardı, Adı Nurten.
Dünya ahret bacım olsun, güzel mi güzel bir kızdı.
Ama Fahrettin ağabey çok kıskanç olduğundan kızını sokağa pek salmazdı.
Kızı “Yiyecekler” zannederdi.
.
Çok talibi çıktı ama kıyıp kimselere vermedi.
Kızcağız da “Bir an önce evlenip, gideyim yuvamı kurayım” diyerek pencerelerde nasip beklerdi.
.
Annem dahil bütün mahallenin kadınları bunu baş-göz etmek için sıraya girmişlerdi.
Ne subaylar, ne esnaflar, ne memurlar buldular da babası beğenmedi.
Vermedi kızı.
.
Bu Nurten bir gün buhrana girmiş ve pencereye çıkıp atmış kendini aşağıya 3. Kattan...
.
Hemen hastaneye filan.
Sonuçta kız travma geçirdi.
O güzelim kız soldu, eridi.
Eli, ayağı tutuyordu ama geçmişi hatırlamıyordu.
Hafızada arıza olmuştu.
.
Bütün aile ve mahalle yıkıldı.
.
İşte o aralar mahalleye temizliğe gelen İsmail Eniştenin annesi Gülsüm abla bu kızı beğenmiş ve “Ne olursa olsun ben bu kızı alırım” demiş.
İsmail Enişte de meğer o aralar askerden gelmiş, annesi bunu baş-göz etmek için gelin arıyormuş kendine.
.
Önceleri karşı çıkmışlar ama sonra “Bu kızı kimse almaz” diye ikna edip vermişler İsmail enişteye.
.
Nurten şimdilerde çok mutluymuş.
3 çocukla ömür geçiriyormuş.
Her işte bir hayır vardır derler ya,
Bazıları “İyi ki kız kendini atmış pencereden, yoksa babası bunu hayatta kimselere vermezdi” diyorlarmış.
.
Ben Nurten’in İsmail enişte ile evli olduğunu bilmiyordum, o ara askerdeymişim meğer.
Annem de anlatmamış.
.
İşte bu İsmail enişte uğradı bir gün yanıma.
“Ooo! Rüstem işleri büyütmüşsün?”
“Ne işi ağabey?”
“Simit işi evladım. Tüccara dönüşmüşsün sen artık.”
“Yok be enişte, hasbel kader geçinip gidiyoruz”
“Bak sene ne diyeceğim. Bizim köyde bir kadın var, ekmek yapıyor. Köy ekmeği. Ama ne ekmek! Tadından, nefasetinden yiyemezsin. Ama gel gör ki ekmekleri satacak yer arıyor. İstersen sabahları sıcak sıcak getir sat burada”
Önce kafam basmadı ama sonra dediğini kavradım.
“Tamam enişte sen bana adresi ver, ben bir ara gidip bakayım. İyi olur. Mahalleli hem köy ekmeği yer, hem de sağlıklı ekmek. Bir nevi hizmet yani…”
.
İsmail enişte bir çay daha istedi.
“Gel Rüstem şu karşıma otur. Sana ne anlatacağım, dinle de belki bana akıl verirsin.”
“Estağfurullah enişte, ben de nerede öyle akıl?”
“Dinle hele dinle… Bak birader. Ben pek zengin sayılmam. Param-pulum kendime kadar. Zor geçinen biriyim. Bizim Nurten de masraflı değil, Allah razı olsun. Geçtiğimiz ay bizim büyük hala vefat etti Kendisi bekâr olduğundan miras bize kadar geldi. Aramızda paylaştık ve bir yarım altın alacak kadar para düştü hepimize.
Nurten dedi ki: ‘Altın alalım koyalım bir kenara, ileride lazım olur. Çocuğun sünneti var filan…’ Ben de uydum ona. Aldık bir yarım altın… Hay uymaz olaydım…”
“Neden”
“Benim feleğim şaştı. Kırk yılın başı altın aldık, nereye koyacağımızı, nereye saklayacağımızı bilemedik. Yastığın altına mı koysak? Terekte mi saklasak? Yoksa pencere kornişinin üzerine mi koysak? Şaşırdık. Bu hırsızların elinde makine varmış. Şöyle bir evin içinde gezdirince altın, ‘dıt dıt dıt’ ötüyormuş meğer. Sen istediğin kadar sakla onlar buluyormuş…”
“Sonra?”
“Ne sonrası. Ulan her akşam kalkıp yerinde mi diye bakıyorum. Sakladığım yerden alıp, başka yere koyuyorum. Sonra için durmuyor orayı da beğenmiyorum başka yere saklıyorum. Anlayacağım bütün gece elimde altın ile geziyorum; ‘O köşe senin, bu köşe benim’ diye…”
“Vay enişte vay. Ne alem adamsın sen? Yat be uyu, kim çalacak senin altınını?”
“Öyle deme ne hırsızlar var bu memlekette. Ayrıca gece gece televizyonu açıp ‘Altın kaç para oldu?’ diye kontrol ediyorum. Rahatım kaçtı be. Meğer paran var mı derdin varmış. Ne kötü şeymiş ulan zenginlik!”
“Öyledir ağabey, zenginlik başa bela.”
“Geçen gün ne oldu dersin?”
“Ne oldu?”
“Sabah kalkar kalkmaz altını kontrol etmesi için Nurten’i tuvaletin penceresine yolladım. En son oraya koymuştum çünkü. Nurten gidip baktı, bir çığlık. Koşarak gittim yanına ağlıyordu: ‘Altın yok, çalmışlar’ diye”
“Yapma be ağabey çaldırdın mı altını yoksa?”
“Dur bak dinle. Bütün gece altını elimde gezdiriyorum ya, başka yere koymuşumdur diye ara Allah ara. Altın yok. Sonunda bizim sarraf Halil Ağabeye gittim. Bana ‘Kolay’ dedi. Eve geldi elinde o aletten vardı. Şöyle bir evi gezdi, ‘Şak’ diye çocuğun banyodaki yeni bezlerinin içinde buldu altını. Meğer ben saklasın diye Nurten’e vermişim, o da zaten yarım akıllı. Unutmuş… Neyse altını buldum. Bak şimdi ip bağladım kulpuna boynuma astım. Hiç korkum yok kaybolacak diye.”
“Ağabey, ya adam seni gırtlaklayıp altını alırsa?”
“Korkutma lan sen de beni. Bekçi Cahit dayı akıl verdi. Satacağım bunu, gidip döviz alıp bankaya yatıracağım, kurtulacağım bu dertten…”
“Git Kur Korumalı Mevduat Hesabına yatır.”
“O ne be?”
“Bankaya gidince görürsün…”
YUH OLSUN!
Sosyal medyada görüntü şöyle:
İki genç vatandaş, Gayrettepe’deki M2 metro hattının yürüyen merdivenlerine yaklaşıp, ellerindeki bir nesneyi merdivenlerin mekanizmasına atıyor ve resmen sabotaj yapıyor.
.
Bu kişiler kameraya yakalanmış.
Neden böyle bir şey yaptıklarını resmi makamlara yakalandıklarında açıklarlar artık.
.
Bu arada,
Yazıya başlarken “Vatandaş” demişim şimdi fark ettim, kusura bakmayın ama “Hain” demem lazımdı…
YORUM SİZİN
05.08.2020 tarihli Yeni Akit’in İnternet sitesinde şu haber başlığı var:
“ABD kuklası BAE Türk demokrasisini en büyük tehdit olarak görüyor…”
.
Sonra haber şöyle devam ediyor:
“Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Cengiz Tomar, başta BAE olmak üzere baskıcı Arap yönetimlerinin Türk demokrasisini varoluşsal bir tehdit olarak gördüklerini belirterek bölgede Türkiye'ye karşı oynanan kirli oyunları tek tek sıraladı.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) finansör ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), aynı zamanda Yemen, Libya, Suriye ve Irak’ta gösterdiği faaliyetlerle ‘Küresel terör organizatörü’ olarak tanımlanıyor. BAE, FETÖ dışında terör örgütü PKK/YPG’yi de aktif olarak destekliyor, Orta Doğu'da birçok medya organında Türkiye aleyhine ‘Kara propaganda’ faaliyetleri de sürdürüyor. BAE’nin bölgeye yönelik siyasi hesapları, 2015'te Yemen'e yönelik askeri operasyonla açığa çıkmıştı…”
.
Bize ne bundan demeyin.
Şu haberi de okuyun.
.
Gazete Duvar’ın 31 Ağustos 2023 tarihli İnternet sitesindeki haberi şu:
“Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararlarıyla, BAE menşeli bazı tarım ve sanayi ürünlerine tarife kontenjanı uygulanacak. Bu kapsamdaki ürünlerden ithalat vergisi alınmayacak…”
HAKLI MI?
Sosyal medyadan vermiş mesajı:
Yazınca “Yazdı” diyorsunuz birilerine.
.
Adam haklı mı?
.
Siz karar verin:
Emekliye seyyanen zam yapılmıyor.
1 tane emekli çıkıp itiraz etmiyor.
.
Memura enflasyon altında zam yapılıyor.
1 tane memur çıkıp itiraz etmiyor.
.
Benzine, mazota rekor zam yapılıyor.
1 tane nakliyeci, servis şoförü itiraz etmiyor.
.
Vergilere, harçlara rekor zam geliyor.
1 tane Allah’ın kulu çıkıp itiraz etmiyor.
.
Muhalefete haklı olarak kızıyoruz ama şunu da unutmayalım:
Bu halk bu yönetime kesinlikle müstehak!
ANLAMADIK!
Fatih Altaylı:
“Son 21 yılda 15 bin 812 arazi, 289 bin 412 konut ve işyeri yabancılara satıldı…”
Allah Allah!
Hiç anlamadık…