Yaz yağmurlarına güven olmaz. Bununla ilgili çok sayıda atasözü vardır.

Deveyi denginden ayırır, yaz yağmuru afetsiz olmaz gibi. Sıcaklık farkları yükseldikçe de yağan yağışın afet boyutu büyür. On yılda bir, kırk yılda bir de olsa süpürür gider.
Bundan elli altmış sene önce de yaz yağmurları yağardı. Dereler taşar, bazen tarlada bahçede mahsuller zarar görürdü. Çok nadir de olsa sele kapılan birkaç hayvan telef olurdu. İki gün önce İstanbul’un sadece küçük bir bölgesine yağan yağmur can ve mal kayıplarına neden oldu. Kırklareli’nde ha keza. Evleri sokakları bastı. Binlerce vatandaşımız zarar gördü.
Temmuz ayında rekor üstüne rekor kıran sıcaklıklar, ağustos ortasına kadar sarktı. Günleri kısalmasını bile dinlemedi. Yeryüzü adeta buharlaştı. Atmosferde çok fazla nem birikti. Pratik olarak hava sıcaklığı arttıkça bir metreküp hava tabakası daha fazla nem taşır. Küresel ısınmanın da en önemli sonucu kuraklıktır. Hava sıcaklığının bir derece artması demek metreküpünde bir gram daha fazla su taşıması demektir. Sıcaklığı, haliyle nemi yüksek hava tabakasının sıcaklığının düşmesiyle nem taşıma kapasitesi düşmekte ve taşıyamadığı nem yağmur olarak yere düşmektedir. Böyle nem yüklü havanın sıcaklığının on onbeş derece birden düşmesi tonlarca suyun boşalmasına neden olur.
Memleketimizin hemen her yanı sıcaklık farklarından dolayı güçlü hava hareketlerine sahiptir. Derelerimizin çaylarımızın bulunduğu vadiler bu nedenle derindir. Kısa süreli bol yağmurlarla dolan taşan dereler sürekli yer değiştirir ve altını oyar. Eskiye dair görüntüler günümüzle ilgili kıymetli ip uçları vermektedir aslında. Eğer bu yapılar okunabilirse su baskınlarına karşı daha ciddi tedbirler alınabilir.
Yerleşim yerlerinin planlanmasında ve yolların yapımında genellikle bu tür kısa süreli bol yağmurlar ve suyun denize ulaştırılması ne yazık ki dikkate alınmamaktadır. Daha önce İstanbul İkitelli’de yüzlerce kamyonu, tırı sürükleyen sel felaketi yaşandığı halde, geçen gün meydana gelen yağışlarda suyun gidecek yer bulamaması, geçmişten ders alınmadığının açık bir göstergesidir. Ulaşım kolaylığı için yapılan alt geçitler bile suyla doldu. Üst geçitlerden aşağılara dereler aktı.
Su baskınlarından çok sayıda vatandaşımız zarar görüyor. Şehir yerleşim yerlerinde yağan her gram su akışa geçiyor. Eski doğal yapısında bulunan dereler artık yok. Yağmur suyunun kanalizasyon sistemleriyle taşınmayacağını artık herkes görüyor.
Derelerin akacağı güzergahları geliştirmekten başka çare yoktur su baskınlarının önüne geçmek için. Kaç milimetre yağmur düşerse ne kadar su gelir hesaplarını yapmakta yarar vardır. Derelerin çayların kesitleri buna göre açılmalıdır. Yağmur sularını taşıyacak kanallar açılmalıdır. Aksi takdirde arsa değerli diyerek dereyi gömerseniz su da sizi gömer.