Bildiğimiz üzere İYİ Parti, geçen Çarşamba günü yapılan GİK toplantısında 81 ilde kendi adaylarını çıkarma kararı aldı.
Vatana, millete, siyasi hayatımıza ve İYİ Partililere hayırlı uğurlu olsun.
.
Olmasına olsun da bu karara şöyle tepeden bakalım.
.
Kurulduğundan bu yana sürekli olarak CHP yandaşı gibi görünen bu parti, nihayet kendi ayakları üzerinde durmaya karar vermiş gibi görünüyor.
.
Peki, durabilir mi?
.
Şimdiye kadar uygulanan politikalarla hayata zar-zor tutunabilen ve araştırmalarda gittikçe oyu düştüğü söylenen İYİ Parti’nin, gerçek gücünü görebileceğiz.
.
Bu seçimlerde aldıkları oylarla (veya kazanımlarıyla) belli olacak olan bu tutunma, partinin de geleceğini belirleyecek.
.
Meral Akşener liderliğinde siyaset sahnesinde boy gösteren bu parti, çalkantılarla yoluna devam etme alışkanlığı edindi.
Değişen, değiştirilen, istifa eden şeklinde yürüyen genel merkez organları, seçmene hala bir umut vermiş değil.
.
Sanki her an tası-tarağı toplayıp gideceklermiş gibi bir hava estiriyorlar.
.
Bir muhalefet partisinden kora-kor, güce-güç şeklinde beklenen o mücadele İYİ Parti’de hala görülmedi.
.
Genel Başkanın iki dönemdir milletvekili bile olmamasının da etkisi olabilir belki.
.
İYİ Partinin yapılacak olan yerel seçimlerdeki başarısına Çanakkale merkezli bakarsak!
.
Belki de ilk defa belediye başkanlığını kazanma şansı doğdu diyebiliriz.
.
Bu, İYİ Parti’nin çabasından değil, CHP’nin Çanakkale içindeki bölünmesinden kaynaklanacak.
.
Neredeyse yarım asırdır yerel bazda Çanakkale’yi yöneten CHP’nin, genel merkezinde başlayarak il, ilçe ve beldelere yayılan “Değişim, dönüşüm” adı altındaki girişimlerin parti içinde bir takım bölünmelere sebebiyet vermesi ile başlayan süreç, yerel seçimlerde ayyuka çıkacaktır.
.
Aday belirleme esnasında “Senin adayın, benim adayım” şekline dönüşecek bu kavga arasından İYİ Parti’nin sıyrılma ihtimali yüksektir.
.
Bu süreci iyi yönetecek kadrolara sahip olup olmadığını da seçimde göreceğiz zaten.
(Bu arada Çanakkale’de de parti içi bir takım bölünmelerin olduğu kulislerde dile getiriliyor o başka…)
.
Seçmen de artık bir değişimin, bir dönüşümün peşinde.
Çoğunluğu, “Tebdili mekânda ferahlık vardır” diyor, ancak çoğunun da aklı hala karışık.
.
Şimdiye kadar kazanılan seçimleri CHP’nin performansının değil, AKP karşıtlığının kazandığı konusunda birleşiyorlar.
.
Bu şu demek;
İyi bir aday,
Partiler üstü bir aday (AKP dışında) kimde olursa seçimi alır…
.
Ancak bu şehirde Ülgür Gökhan gerçeği de vardır.
Bir takım seçim oyunları ile istediği halde kendisinin adaylığı engellenir ve aday olamazsa, diğer partilerin seçilme oranı yükselir.
.
CHP’nin başka bir adayla yola çıkması ve kazanması için Ülgür Başkanın “Ben artık çekiliyorum” demesi gerekir.
.
Sonuçta İYİ Parti’nin belki de önüne tarihi bir fırsat gelmiştir.
Bazı şartlar oluştuğunda, iyi bir aday ile bu seçimin içinden sıyrılarak kazanmaları ilk defa mümkün…
KİM İSTER?
Kim milyoner olmak ister?
Elbette haydan gelen parayı herkes ister de, ne işe yarar ona bakmak lazım.
.
1 milyon lira, ufak tefek ev ihtiyaçlarınız için lazım olabilir,
Okul masraflarını karşılar,
Kredi kartı borcu olanlara iyi gelir…
.
“Hanım şuradan bir araba alalım bari” diyen olursa düş kırıklığına uğrayabilir…
.
Evi zaten rüyasında bile göremez de, arabanın 2. elini alabilir ancak.
.
Piyasada bu fiyata sıfır araba yok.
Var deniliyor, resmi var, söylentisi var ama kendisi yok.
.
Aslında bu yarışmanın ödülü memleketin nereden nereye geldiğinin de bir göstergesi.
.
Fatih Altaylı yapmış hesabı:
“… 2011’de, 1 milyon TL’lik ödül gerçekten önemli bir miktardı. O günün dolar kuru ile yaklaşık 660 bin dolar ediyordu ve bu güzel bir ev ve iyi bir otomobil almak için yeterli idi.”
.
“… o gün bu yarışmadan kazanılacak büyük ödül ile o günün fiyatları ile 3 adet Ferrari almak mümkündü…”
.
“… genç kızımızın kazandığı 1 milyon TL ise bugünkü kurla hemen hemen 36 bin dolar ediyor.
660 bin dolardan 36 bin dolara inen büyük ödül…”
.
Yap hesabını:
660 bin dolarmış 2011’de.
Şimdiki para ile yaklaşık 17 milyona yakın bir para…
.
O halde yarışmanın ödülünü güncellesinler ve sorsunlar:
“Kim 20 milyon ister?”
ANAYASA
İktidar genel seçimi kazandı ya, şimdi sıra geldi yerel seçime…
.
Yerel seçim sonrası gelinecek Anayasa kısmına.
.
Sürekli olarak ekranlarda “Darbe Anayasası” diyerek beynimize “Çürükmüş” şeklinde empoze edilen ve kötülenmeye çalışılan bu Anayasayı değiştirmek için yol yapılıyor.
.
Hâlbuki 20 yıldır süren iktidarları zamanında bu Anayasa vardı.
.
Bu Anayasa 1982 yılında kabul edildi.
Ama rahat bırakılmadı ki.
Tam 21 defa değişikliğe uğradı.
.
Sürekli kurcalandı.
Parça-pinçik mıncıklandı.
.
Hatta sadece AKP tarafından bile tam 12 kez değiştirildi.
.
Toplam 177 maddesi bulunan ve “Darbe Anayasası” denilen bu Anayasa;
Sadece AKP döneminde bile 134 maddesinde değişikliğe gidilmiş, üstelik de bazı maddeler birden fazla kez değiştirilmiş.
.
Neredeyse değiştirilmeyen ilk dört maddesi kaldı geriye.
.
Madde 1-
Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
.
Madde 2-
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı,
Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
Demokratik,
Lâik ve
Sosyal bir Hukuk Devletidir.
.
Madde 3-
Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
.
Madde 4-
Anayasanın 1. inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
.
Anladık mı?
KUŞ BEYNİ
1979 yılından bu yana sürdürülen bir araştırmanın verilerine dayanarak leyleklerin erken göç etmesinin kışın sert geçeceğine işaret olduğunu açıklanmış.
.
E hani bizim meteoroloji?
Nerde?
.
Hani genel müdürünün oğlunun sünnetinde dolu yağan meteoroloji?
Nerede?
.
Havaya bakarak, kuşa bakarak mı anlaşılıyor bu?
.
Kış sert mi?
Yumuşak mı?
.
Kuş kadar aklımız yok mu?
.
11 yıldır leyleklerin göç tarihleri ile hava koşulları arasındaki bağlantıyı inceleniyormuş.
Leyleklerin genellikle Türkiye’den Afrika’ya 26 Ağustos-3 Eylül döneminde göç ettiklerini belirtilmiş.
Bu yıl ise leylekler yaklaşık “On gün erken” göç etmiş.
.
Bu verinin, yüzde 90’ın üzerinde bir doğruluk oranı olduğu açıklanmış…
.
Bizim halkımız o zamanlar meteoroloji olmadığından, “Ayvaya bakmış” mesela.
Sonra türkü yazmış:
“Ayva çiçek açtı yaz mı gelecek?” demiş.
.
“Leylek erken gitti, kış mı gelecek?” diye türkü yazmak lazım.
Gelecek nesillere lazım olur belki…