Arılar bugünlerde epey stresli. Arıkuşundan nefes alamadılar. Zaten yıl da çok kırık gitti. Daha dikkatli açıp bakmak gerekiyor.

Çoğu arıcının rahatsız olduğu, arıcılığı bıraktıracak diye şikâyet ettiği saldırganlık, bilim insanlarının da dikkatini çekmiştir. Özellikle melezlenmenin yüksek olduğu çiftleşmelerde saldırganlığın daha yüksek olduğu konusunda çoğu arıcının gözlemi ve kanaati vardır. Melez İtalyan, Kafkas veya başka bir anadan çoğaltılan yeni kolonilerin daha saldırgan olduğunu hemen herkes gözlemiştir.
Hemen bütün arıcılar sakin, uysal, saldırgan olmayan arılarla çalışmak istiyor. Maske ve körük kullanmadan çalışmak büyük keyif veriyor. Ancak, sabahtan akşama kadar başında dönen arılarla çalışmak, arıcılıktan soğutuyor insanı.
Çevredeki balözü ve polen varlığı arılarda stresin artmasına veya azalmasına neden olabiliyor. Saldırganlığın arılarda daha larva iken yüklenildiği veya öğrenildiğine dair araştırmalar bulunuyor. Her ne kadar ırk, yani genetik yapı etkili ise de, saldırganlıkta çevrenin de etkisi son derece yüksektir.
Illinois Üniversitesi’nden entomoloji profesörü Gene Robinson, bir araştırmalarında uysal koloniden olan yetişkin arılarla daha agresif-saldırgan olan kolonilerdeki arıların yerlerini değiştirip beyinlerindeki gen ifadelerinin ölçümünü yapmışlar. Araştırmada, arıların saldırgan oluşlarındaki etken çevre faktörlerinin neler olabileceği hakkında bilinmeyenleri bulma eşiğine gelmişler ve yeni araştırmalara yönelmişler. Genel olarak, arıların kontrolü esnasında, sarsmak veya gürültülü çalışmak arıları hırçınlaştırıyor. Bunu bütün arıcılar biliyor zaten. Kovan koruma görevinin de 18-21 günlük arılar olduğu biliniyor.
Robinson ve arkadaşları ikinci araştırmalarında, henüz larva döneminde yapılacak müdahalenin etkilerini gözlemlemeye çalışmışlar. Yetişme dönemindeki kovan içerisindeki agresif-saldırgan davranışlardan etkilenip etkilenmeyeceklerini tespit etmek için kardeş larvaları farklı kovanlara gidecek şekilde farklı ana arılardan larvaları seçip yerleştirmişler.
Arıların daha larva iken konuldukları kovan içindeki sosyal bilgileri aldıkları, uysal kovandan alınıp saldırgan kovan içinde yetiştirilen arıların diğer kardeşlerine göre daha saldırgan oldukları gözlenmiş. Aynı ana arıdan olan kardeşler arasında saldırganlık yönünden önemli farklılıklar tespit edilmiş. Saldırgan koloniden alınıp, uysal kovanda yetiştirilen arılar ise daha uysal bir davranış sergilemişler. Hırçın kovan içinde büyüyen arıların daha hırçın, uysal kovan içinde büyüyen arıların ise uysal olması arılarda saldırganlığın kovan içerisinde öğretildiğini gösteriyor.
Bu sonuçlardan yola çıkarak, arı bakımlarında stres oluşturacak davranışlardan kaçınmak gerekiyor. Aksi takdirde, kovan içinde oluşan stres, larva gelişimini ve arının sosyal davranışlarını doğrudan etkiliyor. Çok fazla açılan ve müdahale edilen kovanlarda stres artıyor ve kovanda yetişen arılar saldırgan olabiliyor.
Uysal bir kovanda, bakım çalışmaları esnasında yapılacak gürültülü ve sarsıntılı müdahaleler, saldırganlıkla ilgili uyarı kokularının etkilerini artırıyor ve arılar zamanla hırçınlaşabiliyor.