Devleti idare edenler, çiftçiyi batırmak için ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar. İthalat lobisi uzun süredir tarım bakanlığını parmağında oynatıyor.
Tabiri caizse ne isterlerse emir telakki edip yerine getiriyor. İthalat ve ihracat politikalarıyla çiftçinin anasını ağlatıyorlar. Zaten kuraklık ve sıcaklıklar verimi adam akıllı düşürdü. Bir de devlet vuruyor. Fazla olan mala ihracat yasağı koyup elinde çürütüyor, az olan malı da sübvansiyonlu iç piyasaya veriyor ve çiftçinin malının değerini düşürüyor. Zarar eden Türk çiftçisi borçla üretmeye çalışıyor ama nafile. 500 milyarı geçen borcun da kapanma ihtimali görünmüyor artık. Onu da arsa rant sektörü avucunu ovuşturup bekliyor.
Uçak inmeyen havaalanlarına, taahhüt edilenin onda birini bile bulmayan geçişlerin yapıldığı köprülere, otoyollara milyarlarca dolar para ödeyen devlet çiftçiyi batırıp, birilerini zengin etmeye devam ediyor.
Fındığa 85 lira taban fiyat verip toplayan devlet, fındık üreticisini daha sezonun başında zarar ettirdi. Daha toplayalı bir ay oldu. Ürün az olduğu için fiyatlar yükseldi. 85 liradan topladığı fındığı geri sahibine satsa devlet, kiloda 15 lira kar eder. Bu kadar sakat bir uygulama olamaz. Devletin çiftçinin yanında durması lazım iken, çiftçisini batırmak için çalışıyor adeta. Dünyada böyle bir hükümet, böyle bir bakanlık yoktur.
Geçen sene 5,70 lira verilen mısıra bu sene 6,00 lira verdi hükümet. Mısır üreticisi taban gübresini torbası 450-500 liradan aldı. Bir ay sonra üst gübresini atarken 750 liradan aldı. Sadece gübre fiyatları %40 artarken, mısır tanesine %5 zam verildi. Bu Türk çiftçisiyle alay etmek anlamına gelir. Dahası var. Aynı devlet yetkilileri dışarıdan 8 liradan mısır ithal etti. Bu aradaki farklar, hırsızların cebine gidiyor olmalı. Bu sakat uygulamaları olsa olsa hırsızlar, emek hırsızları yapar. Vatanını milletini seven birisi yapamaz.
Bakın 2020 yılında harmandan sonra ne yapıldı? Türk çiftçisine makarnalık buğdayda taban fiyatı olarak 1800 TL fiyat açıklayan idareciler, Toprak Mahsulleri Ofisi vasıtasıyla dışarıdan 2 bin 450 TL’ye makarnalık buğday ithal edip, piyasaya Ekim ayında ton başına 1950 TL’den satışa çıkardılar.
Böyle bir uygulama ne işe yaradı acaba? Cevabı çok basit. İçerdeki fiyatları düşürdü. Üretici zarar etti. Daha önceki senelerde de bu yapılmıştı. Üretici gene zarar etmişti. Bazı üretici örgütleri kısık sesle bizi yabancı çiftçilerle rekabet ettirmeyin demişlerdi. Bu rekabet falan değildi aslında. Dışarıdan pahalı alıp içeriye ucuz vermek, açık seçik Rus çiftçisine kazandırırken Türk çiftçisini batırmaktı.
2021 yılının haziran ayında Toprak Mahsulleri Ofisi tonuna 2 bin 400 lira vererek satın aldığı arpayı hayvan sahiplerine ve yem sanayicilerine tonunu 1950 liradan verdi. Türk çiftçisi arpasını maliyetinin altında sattı. 2022 yılında mısırda da aynı oyun oynandı ve memleketin kalender üreticisi bunalmaya devam etti.
Madalyonun öteki yüzünde ithalat belgesi olan yem sanayicileri, arpayı kamyondan indirmeden para kazandı. TMO’ya ithal ettiği arpanın tonunu 2450 liradan verdi, 1950 liradan geri aldı. İthalat lobisi çok para kazandı, Ukrayna çiftçisi iyi para kazandı, Türk çiftçisi karaları bağladı.
Yine geçen yıl yandaş bir ithalatçı firma TMO’nun açtığı buğday ithalat ihalesini kazandı. Rusya’dan getirdiği buğdayı tonunu TMO’ya 4750 liradan sattı ve un fabrikasında kullanmak üzere TMO’dan 2650 liraya geri aldı. Gemiden fabrikasına götürdü.
Devlet idaresi birilerine fahiş kazançlar elde ettirirken, çiftçisini canından bezdiriyor. Çok sayıda gıda ürününde bu uygulamalar yapılıyor. Pahalı alıp ucuza vermek işinden yandaş ithalatçılar iyi para kazanıyor. Paralarına para katıyorlar. Rus çiftçisi de iyi para kazanıyor. Türk çiftçisi masrafını kurtaramıyor. Desteklemesini bile bir sene sonra alıyor. Ekmesem daha iyi olacak diyenler hızla çoğalıyor. Çünkü ektikçe kaybediyor, adeta cezalandırılıyor.