İki sene önce hayvan yetiştiriciliğinde probiyotiklerin kullanımı konulu AB projesinin çalışma toplantısı için gelmiştik.
Bu defa 14. Uluslararası Hayvansal Üretimde Modern Trendler konulu kongre için geldik. Hayvancılık Araştırma Enstitüsü tarafından organize edilen kongrede iki gün boyunca hayvansal üretim alanında yapılan çalışmalar tartışıldı. Kongreye 24 ülkeden çok sayıda araştırıcı ve bilim insanı katıldı. 420 sene Osmanlı Sancağı olmuş Belgrad’ı tekrar görme ve inceleme fırsatımız oldu.
Belgrad, Sırbistan'ın başkenti ve en büyük şehridir. Almanya’dan doğup gelen, Avrupa’nın Amazon’u olarak tanımlanan Tuna Nehri ile Hırvatistan’dan doğup gelen Sava nehirlerinin kavuştuğu yerde bulunuyor. Avrupa’nın önemli ticaret merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Tarihteki önemi de bulunduğu konumdan kaynağını alıyor. Yugoslavya dağılmadan önce de başken olan Belgrad, ayrılan ülkelerin hala birçok ihtiyacının karşılandığı bir şehir ve stratejik önemini hala koruyor.
1 milyon 200 bin merkez nüfusu ile Güneydoğu Avrupa’nın en büyük şehirlerinden biri Belgrad. Çevre ilçe ve köy nüfusuyla birlikte 1.5 milyonu aşıyor. Coğrafi olarak Sırbistan’ın %3’ünü kaplayan Belgrad, toplam nüfusun %22’ini barındırıyor.
Sosyalist sistemden gelen düzenli bir şehirleşme planı göze çarpıyor. Eski Belgrad’da Osmanlı mimarisine de sıklıkla rastlanıyor. En azından yerleşim planı ve çarşıları eski Osmanlı şehri olduğunu kanıtlıyor. Serbest piyasa ekonomisine geçildikten sonra, Anadolu şehirleri gibi Belgrad da sermayeye teslim olmuş görünüyor. Daha tepeden Belgrad göründüğünde göze çarpan gökdelenler, yüksek otel binaları, şehrin düzenini bozduğu gibi, görsel olarak da son derece çirkin görünüyor.
Belgrad'ın kurulduğu alan, Avrupa'nın en büyük kültürlerinden olan Vinca Kültürünün M.Ö. 6. Yüzyılda doğduğu yerdir. İki büyük nehrin buluştuğu yer. Aynı zamanda dünyanın en verimli topraklarına sahip bölgenin merkezi. Dolayısıyla çok sayıda milletin gözü hep bu topraklarda olmuştur.
Evliya Çelebi’nin bildirdiğine göre 1660 yılında şehirde kamu binaları dışında yaklaşık 7000 ev, 7 hamam, 6 kervansaray, 217 mescit ve camii bulunmaktadır. Şehirdeki camilerin birçoğu 1806'daki Sırp ayaklanması sırasında hasar görmüş. Sırp yazar Joakim Vujic 1826'da başka eserlerin yanı sıra çoğu yakılan veya yıkılan 30 kadar camii listelemiştir. Günümüzde Belgrad'da ibadete açık tek cami olarak Bayraklı Camii bulunmaktadır.
Tarihte 44 defa yerle bir edilen Belgrad 1521 yılında Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Sancak haline getirilmiştir. Avrupa’nın en büyük şehri haline gelmiştir. Uzun yıllar şehir Avusturya-Osmanlı savaşlarına sahne olmuştur. Sava ve Tuna nehirlerinin güneyi Osmanlı, kuzeyi ise Avusturya-Macaristan imparatorluklarının hâkimiyetinde kalmıştır.
Kent 1841 yılında Sırp İsyanlarının sonucunda Sırbistan'ın başkenti unvanını kazanmıştır. 1918 yılından sonra şehrin iki yakası birleşmiş ve Yugoslavya’nın başkenti olmuştur. Burada Avusturya-Macaristan imparatorluğunun dağılması önemli rol oynamıştır. Yugoslavya dağıldıktan sonra tekrar Sırbistan’ın başkenti unvanını almıştır.
Belgrad, bulunduğu yer itibariyle stratejik öneme sahiptir. Önemli bir ticaret merkezidir ve daha da güçlenecek gibi görünmektedir. Özellikle Çinliler bankalarıyla birlikte büyük işler yapmaktadır.