İsrail 2010 yılında Gazze’ye insanı yardım götüren Mavi Marmara gemisine de saldırmış, masum insanlarımızı katletmişti.
Üstüne üstlük özür de dilemişti. Biraz da tazminat ödeyip hedeflerine ulaşmıştı. Bu İsrail’in ilk defa yaptığı bir eylem değil. Yıllardır Filistinlilere insan haklarına aykırı muamelelerde bulunuyor, dünya kınıyor, yine eziyetlerine, masum insanları katletmeye devam ediyor.
Yeni yerleşim yerleri açmaları, dünyanın dört bir tarafından gelen Yahudilere iskân alanı yaratmaları Filistinlilerin itirazlarına rağmen devam ediyor. Arap-İsrail savaşları durmak bilmiyor ve ne hikmetse, her eylemin sonunda Filistinliler biraz daha topraklarını terk ediyor. Filistin Kurtuluş Örgütü lideri rahmetli Yaser Arafat ve zamanın İsrail liderleri Şimon Peres ve İzak Rabin’e barışı tesis etme çabaları vesilesiyle 1994 yılında Nobel Barış ödülü verilmişti.
Daha sonra Şimon Peres İsrail askerlerinin yaptığı insanlık dışı muameleleri savunmuştu. Mavi Marmara gemisine yapılan operasyonları da savunmuştu. Neticede Nobel Barış ödülü elinde kaldı. Kimsenin gıkı çıkmadı.
İlk kültürlerin başladığı, medeniyetin tarihi merkezi Ortadoğu’da ciddi bir insanlık sorunu yaşanıyor. İsrail “vaat edilmiş topraklar” stratejisiyle yayılmacılık politikasını sürdürüyor. Bunun için ne gerekiyorsa yapıyor.
Yüz binlerce Filistinliyi doğup büyüdükleri topraklardan etmek için her türlü baskıyı uyguluyor. Filistinliler kendi topraklarında, İsrail kuşatması altında açlık, sağlık gibi sorunlarla boğuşuyorlar.
Geçmişte yaşanan vahşetlerin bugün de yaşanıyor olması gelecekte de yaşanacağını gösteriyor. Tarih çabuk unutuluyor. Suriye, Lübnan ve Filistin’e defalarca saldırmasının ardında hep kendi güvenliğini gösteriyor. Oysa kendi yasal sınırları içerisinde tek bir tehdide rastlanmıyor. Tehdit olarak saydığı faaliyetler, zorla sahip olduğu topraklara yerleşme faaliyetleridir. Neticede İsrail’in işgal edeceği topraklarda güvenlik tesis etme senaryoları hiç değişmiyor.
Bundan sadece altı sene önce de onlarca Filistinlinin canına kıymış, yüzlerce Filistinliyi sakat bırakmıştır.
Yazılı ve sözlü açıklamalar bugüne kadar İsrail’in insanlık dışı uygulamalarının önüne geçmemiştir. Diğer bir deyişle hiç etkilememiştir.
Normalleşmenin yavaş da olsa geliştiği bir ortamda Hamas’ın İsrail’e saldırması, İsrail’in ekmeğine yağ sürmüştür. Çok daha büyük katliamlara zemin oluşturmuştur. Hemen bütün dünya artık İsrail’in ne yapacağını biliyor.
Bakın Arap dünyası kılını bile kıpırdatmıyor. Filistin’de yaşanan insanlık dramını sadece seyrediyorlar. Hal böyle olunca İsrail’i durdurmak imkânsız hale geliyor.
Aslında durdurmanın en iyi yolu ekonomik protestodur. Sağduyu sahibi Musevilerin bile rahatsızlık duyduğu bu vahşi uygulamaların önüne geçecek en iyi eylem, İsrail’in şirketlerine ekonomik ambargo uygulamaktır.
İnsanları meydanlarda toplayıp da esip gürlemenin İsrail’i etkilemediğini hemen herkes biliyor artık. Üstüne üstlük Hamas’ın saldırılarını aklı selim bütün dünya protesto etti. Silahlarını temin eden İran bile tasvip etmediğini duyurdu. Çünkü Hamasın yaptığı tamamen insanlık dışıydı. Daha büyük dramların yaşanmasına, İsrail’in yayılma politikasına zemin hazırladı.