Bir öğretmenimizin feryadı milletimizi uyandıracak ifadeler içerince siyasi sayıldı ve emniyet güçleri ne yazık ki eğitim gönüllüsü öğretmenimizi gözaltına alarak, eğitim camiasına göz dağı verdi.
Antalya'da Cumhuriyetin 100. Yılı etkinliklerinde konuşan, özel bir okulda Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olan Emine Karakaş'ın, iktidarın sıklıkla dillendirdiği 'Türkiye Yüzyılı' söylemi hakkında yaptığı konuşma büyük ilgi gördü. Emine Karakaş'ın konuşmasından rahatsız olan iktidara yakın kişiler ise Karakaş'ı sosyal medyadan hedef aldı. Emine Karakaş, saat 22.00 sıralarında Antalya Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından evinde gözaltına alındı ve karakola götürüldü. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Emine Karakaş'ın ifadesi alındıktan sonra gece saatlerinde serbest bırakıldığı öğrenildi.
Tam bir eğitim gönüllüsü olan Öğretmenimizin konuşması noktasına virgülüne kadar aynen şöyle:
"Onun için canını vermeye hazır olanların yanında onun adını anmaktan imtina edenlerle beraber Cumhuriyetin bütün nimetlerinden faydalanıp onu yok etmeye çalışıyorlar. Bir yanda yüz yıl önce anayasaya cumhuriyet yazdırmak için ömrünü feda edenler, bir yanda bugün onu yok etmeye çalışan Türkiye Yüzyılı masalına herkesi inandırmaya çalışanlar.
Peki tüm bunlar olurken sen neredesin? Bildin mi 100 yıl önce kurulmuş cumhuriyetinin değerini, özgürlük kelimesinin değerini. Özgürlük kelimesinin anlamını kavrayabildin mi gerçekten. Kula kulluk etmediğin her gün için şükrettin mi yaratana. Koskoca ülken Araplar için darphane, Bulgarlar için AVM, Suriyeliler için doğumhane, bizim için tımarhaneye dönüştürülmeye çalışılırken sen neredesin?
Tabelalardan Türkiye Cumhuriyeti ibaresi sökülürken, milli marşını kâğıda bakmadan okuyamayan, ya da milli marşı okunurken ayağa kalkmaya tenezzül etmeyen bir güruh, gencecik kadın sporcularını yaftalayıp millilikten söz ederken sen neredesin?
Cumhuriyetin gözbebeği bütün fabrikaları bir bir yabancılara satılırken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı parası olan herkese çerez gibi dağıtılırken, yabancılar ülkende imtiyazlarla sefa sürerken parası olan her şeye hüküm verirken, memurun, doktorun, işçinin, öğretmenin kendi ülkesinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürken ve en önemlisi geleceğim dediğin gençler umutsuzca ülkeden gitmenin yollarını ararken sen neredesin?
Öğretmenimizin konuşması son derece kısa ve öz. Milletin içinden geçenleri, ülkesi için azıcık da olsa vatandaşlık duyguları taşıyan insanımızın sesini dile getiriyor. Şurada haksız denilebilecek tek bir kelimesi dahi yok.
Atatürk Havaalanı, adından rahatsızlık duyulduğu için kapatıldı. Üstelik sahra hastanesi ayağıyla pistleri kazıldı. Hastane kullanılıyor mu? Hiç kullanılmadı.
Trabzon’da, İstanbul’un pek çok semtinde arapça tabelaların ne işi var? Burası arap ülkesi mi? Gençler, doktorlar, mühendisler neden başka bir ülkede istikbal arıyorlar? Memleketi yönetenler neden giderlerse gitsinler diyebiliyor? Bu ülkenin geleceği onlar değil mi? Bulgar komşularımızın paraları, Türk Lirası karşısında son yirmi yılda 160 kat değer kazandığı için AVM’leri boşaltmıyorlar mı? Memleket kaçak cennetine dönmedi mi?
Milletimizin artık bu gerçekleri görmesi gerekiyor. Yoksa her geçen gün memleket milletimizin memleketi olmaktan uzaklaşıyor.