Bayanlara karşı son derece saygılıyımdır. 25 yıl sağlık merkezinde bayan ağırlıklı çalıştım en ufak bir kırıcılığım olmadı.
Her yıl ikametgahında bulunduğum sitenin olağan genel kurul toplantısı yapılmakta olup bir defa beni geçici divan başkanı seçtiler her ne kadar itiraz etsem de biz yardımcı oluruz dediler. Seçim blok sitenin altında yapılıyor. Benden biraz uzakta bir bayan çok bozuk bir şiveyle devamlı olmayacak sorular sorup ithamlarda bulunuyor. Bende bayan be dedim. Senin bu dış görünüş ve beden teşekkül atına bakıp güzel gören akşam alan dedim. Dingili kırık kanı arabası gibi garç gurç bozuk konuşmana dayanamayıp sabahın kırağında erkenden ve güneşin doğmasını bile beklemeden kapının önüne koyar lütfen biraz güzel konuşun dedim. O en küçük bir tepki bile vermedi onu tanıyanlar bana Necdet Bey hata ediyorsundur. O avukat hanımdır dediler. O olayı ben unuttum. İki gün kadar sonra yakıt giderini İNG banka yatırmak üzere bankaya yaklaştığım sırada gayet şık giyimli bir bayan Necdet Bey 20 saniyeni alabilir miyim acaba dedi. O kadar nazik kibar söyledi ki eyvah dedim. Yetmişimden sonra kısmetim açıldı herhalde evlenme teklif edecek dedim. Yine çok kibar bir şekilde beni tanıdınız mı dedi. Yok dedim. Birden bire öyle bir değişti ki be vicdansız adam beni nasıl tanımazsın daha iki akşam evvel beni güzel görüp beğenip aldın da konuşmamı beğenmeyip sabahın o kör karanlığın da buz kırağılı havada kapının önüne koydun buzdolabında o en iyi kaşarlar, Kayseri pastırmaları, tereyağlı ballar sayıyor. (Bende ben nasıl görmüyorum acaba kim koymuş onları değip düşünüyorum.) hakkı hukuku adaleti iyiliği de kimseye bırakmazsınız imam arkasında namaz kılarsınız ama boşuna sizi mezar bile kabul etmeyecek insan hiç olmazsa bir kahvaltı yaptırır. Güneşin doğmasını bekler. İki kelime cevap verecen dur lafım bitsin dünyanın en gaddar acımasız tanınan moskof kadınları bile senin yanında çok asil kalır diyerek yürüyüp gitti. O an aklım başımdan gitti yürüdüm ama nereye madem dedim. Beni mezar kabul etmeyecek bir sandal kiralayıp denizin en orta yerinde ayağıma bir taş bağlayıp kendimi denize bırakayım. Sandalcıya da sakın arkana bakma uçucular tarikatındayım hakka uçucam deyip kendimi denize bırakayım. Suyu yutarken gırk gırk gırk dibi bulup öteye geçerken kırk kırk elli deyip öbür tarafa geçeyim diye böyle dönüp yürürken birden önümde genç bir kız sol kolunda gazeteler Beyefendi dedi. Engellere yardım amaçlı ‘’Engelsiz Yaşam’’ gazete alır mısınız dedi. Nevzat Başaran sorumluluğunda tam şimdi sırası mı diyeceğim anda sanki gizli bir kuvvet beni sarstı birden değiştim tabi dedim senin gibi bir bayanın hatırını kırmaktan bir taş alıp kafamı kırmak daha yerinde bir karar olur. Cüzdanımı çıkardım 20 lira gözüme çarptı iki gazete verin dedim. Beşerden 10 lira 10 lira da size çay parası olsun dedim. Başladı yüksek sesle centilmen beyefendi, yakışıklı beyefendi, hayırsever beyefendi diye duyan esnaf kapıların önünde belirmeye başladı. Benim de moralim hemen yerine geldi. Ve eşek cennetine gitmekten vazgeçip döndüm. Normal yaşantıma eskilerin bir lafı aklıma geldi. Biri beni ipe verdi bir diğeri ipten aldı.