Sosyal medya yokken ne yapıyorduk acaba? Öyle ya tarih boyunca illa oyalanacak bir şeyler bulduk kendimize.
Ama ebeveynler bu alışkanlıklara hep karşı çıktılar.
.
Bunu fark eden bir kadın “Karşı çıkma, söylenme, yenilik düşmanlığı” ile ilgili bir video çekip yayınlamış.
Öylesine beğeni almış ki, sormayın gitsin.
.
Tarih silsilesince günümüze gelen yasaklamalar veya karşı çıkmaları şöyle sıralamış.
.
Taş Devri;
“Bloba mambola labomba”
Tercümesi:
“Bütün gün dinozor koşturuyorsun…”
.
M.Ö. 6000
“Bütün gün ekip biçiyorsun…”
.
M.Ö. 3000
“Bütün gün tekerlek yuvarlıyorsun…”
.
M.Ö. 2000
“Bütün gün duvarları çiziyorsun…”
.
M.Ö. 500
“Bütün gün çömlek yapıyorsun…”
.
300
“Bütün gün Barbarlarla savaşıyorsun…”
.
700
“Bütün gün imparatorluk peşindesin…”
.
1100
“Bütün gün keşif peşindesin…”
.
1600
“Bütün gün tiyatro izliyorsun…”
.
1800
“Bütün gün mektup okuyorsun…”
.
1940
“Bütün gün radyo dinliyorsun…”
.
1980
“Bütün gün televizyon izliyorsun…”
.
2020
“Bütün telefona bakıyorsun…”
.
Ben bundan sonra olacakları ekledim.
.
2050
“Bütün gün yapay zekalı robotla oynuyorsun…”
.
2090
“Bütün gün uzaya gidip geliyorsun…”
.
3020
“Bütün gün Marslılarla oynuyorsun…”
.
3080
“Bütün gün paralel evrende dolaşıyorsun…”
.
5000
“Blolav gnebroma klociyet”
.
Fena olmadı hani?
AH TOYOTA
Emekli olup hala çalışmak zorunda olan bizler şu haberler önümüze geldiğinde bize, “Dünyada ne patronlar varmış?” dedirtiyorlar.
.
Hani “İtibarımı kaybedeceğime, paramı kaybederim daha iyi” diyen bir reklam vardı.
.
İşte onun haberi;
“Toyota, Sakarya tesislerinde çalışan işçiye Aralıkta yılın 3’üncü zammını yaptı.
.
Nisanda normal zam, Temmuzda %22 ve Aralıkta %30 zam. En düşük işçi maaşı 30 bin TL’ye çıktı.
.
Beyaz yakalıların maaşı 55 bin TL-60 bin TL olacak.
.
Toyota çalışanları yılda 4 kez çift maaş alıyor.
.
Fabrika 2022 yılının aralık ayında İş Bankası ile imzaladığı mukavele ile çalışanlarına 4 yıl için 40 bin TL promosyon almasını sağlamıştı…”
.
Bu ülkeyi 21 senedir yönetenler nerede?
Bu haberleri okuyup azıcık kendilerine bir pay çıkarmıyorlar mı acaba?
.
Adam diyor ki; “Bu ülkeyi ‘Batırsın’ diye birini getirseniz vallahi de batıramazdı, billahi de batıramazdı. Bunlar bu işi nasıl becerdi anlamadım gitti…”
.
Öyle ya,
Atatürk batmış bir ülkeyi 10 senede ayağa kaldırdı ve imrenilecek bir vatan yarattı, bunlar hazırı bile götüremediler.
Elimizde ne tarım, ne sanayi kaldı.
Sürünüp duruyor, el açmış para dileniyoruz.
.
Alınan para karşılığı ne vaad ettik ondan da haberimiz yok.
Zira verilen tüm önergeler AKP-MHP ortaklığı ile reddediliyor.
.
Dönelim biz Toyota’ya.
Nihayetinde bir Toyota kadar olamadık.
Enflasyon belimizi büktü.
Maaşlar sadaka oldu.
Alım gücümüz yerlerde.
.
Ama çevir bir AKP’liyi sor ülkenin halini;
“Güllük gülistanlık…”
.
Ah Toyota ah…
Kötü örnek olmaz bize.
7500 alıp şükrediyorduk.
Uyandırma bizi…
DİŞÇİLER OKUYUN!
Yapay zekânın ilerlemesi ile birçok mesleğin biteceği öngörülüyor.
Hele robotlaşıp vücut bulacak olan zekânın insanların yerini alacağı muhakkak.
Tarlada, tezgâhta, fabrikada, sanayide, imalatta, pazarda, şoförlükte her yerde…
.
O halde işsizlik yukarılara tırmanacak.
.
Ancak daha zekâ ortaya fazla çıkmadan yapılan icat ile dişçilerin işsiz kalma durumu erkenden söz konusu olmuş.
.
Haber şöyle;
“Çinli doktorlar, ‘Hasar Görmüş ve Çürümüş Dişleri’ NORMALE döndüren bir MADDE icat etti.”
.
Açıklamada şöyle deniyor;
“Bu durum dişlerin delinmesi veya çekilmesine gerek olmadığı, hâliyle DİŞ HEKİMİNE de ihtiyaç kalmadığı' anlamına geliyor.”
.
Dişin mi çürüdü, sür o maddeyi, “Hoop” yenisi oluşsun.
Dişin mi kırıldı.
Sür o maddeyi “Hoop” onarsın.
.
Çinliler bir yandan virüslerle dünyayı yakmaya devam ederken, diğer yandan dişleri kurtarma peşinde.
.
Yahu bir karar verin.
Ölelim mi,
Yaşayalım mı?
.
Dişçilik okuyacak gençler siz de iyi düşünün, meslek tehlikede…
UZAYLIYA NE SORACAĞIZ?
“Arrival” filminin ardından tartışmalar başlamış.
Soru şu: “Uzaylılar gelirse onlarla nasıl anlaşacağız?”
.
Öyle ya, adamaların bizim kullandığımız her hangi bir dili bilme mecburiyetleri yok.
.
Kendi dünyamızda bile 7000’e yakın dil konuşup birbirimizle anlaşamazken, adamların teknolojisine güvenip “Onlar uzaylı her şeyi bilir” demek ayıp.
.
Diyelim anlaştık.
Ne soracağız?
.
Türkiye’de olsa bir maganda “Muck” yapar, öper yanağından “Hoş geldin birader” diyerek. Belki de makas alır yanağından.
.
Ya da Sivas’taki gibi taşlarlar uzaylıları.
Kızdırdığın uzayının lazer tabancasından çıkan ışın adamı ikiye böler, böylece yüz yıllardan beri beklenen uzaylı, insan karşılaşması sönük geçer.
.
Veya aklına gelen ilk soru olan “Neredensin?” şeklinde bir soru sordun.
Uzaylı anlamadı (veya anladı).
Sana tuhaf bir dille cevap verdi.
Ne yapacaksın?
.
Ulan ilkokuldan beri İngilizce okuyup tek bir cümle kuramayan bir millet olarak uzaylının ne dediğini nereden bileceğiz?
.
Küfür mü etti?
Merhaba mı dedi?
Defol mu dedi?
Dünyayı kısa zamanda boşaltın, biz geleceğiz mi dedi?
.
Cevaba gülsen bir dert,
Gülmeyip sert tavır alsan bir dert.
.
“Neredensin?” sorusuna, “Kremyada gezegeninden” dese ne yapacaksın?
Nereden bilirsin ki bu gezegeni?
.
Adam ışık hızıyla gelecek zira.
Biz otomobillerde 0’dan 100’e kaç saniyede gideceğiz diye yarış yaparken, adam anahtarı çevirdiğinde saniyede 300 bin yapıyor.
.
İkinci soru olarak Allah’ın uzaylısına, “N’aptı moruk?” mu diyeceksin?
Veya,
“Sizin orada havalar nasıl?”
“Çoluk çocuk ne alemde?”
Gibi sorular mı soracağız…
.
Bilim insanları bu konuda çalışmalar yapıyordur zannediyorum.
Yoksa uzaylılar karşısında bizi “Sibek” gibi ortada bırakacak değillerdir.
.
Ne kadar önemli değil mi?
İletişim çağın sorunu.
.
“Uzaylılarla karşılaşırsak ne soracağız?” cümlesi bile uzun uzun tartışmaların yaşanacağı toplantıların başlangıcı olabilir.
.
“Biz Çanakkale’nin anahtarını verip, kardeş şehir ilan ederiz” dersek abes olabilir.
Diyelim oldu ve uzaylı kabul etti.
“Siz de bize gelin” dese, 2000 senede ancak gideriz iadeyi ziyarete.
.
Bence yapılacak tek şey sabah akşam dua ederek, uzaylıların Türkiye’ye gelmemesini istemek.
.
Gitsinler Çin’e, Kuzey Kore’ye…
Onlar uğraşsın, bize ne?