Dün öğleden sonra Nevruz Coşkun Abimizi ebedi dünyasına yolcu ettik. Allah rahmet eylesin.
Oğlu Dr. Baver Coşkun ile uzun süredir birlikte çalışıyorduk ama Nevruz Abiyle çok daha sonra 2014 senesinde tanıştık. Merkeze bağlı Yenimahalle Köyünde adaçayı yetişmek için kolları sıvamıştı. Kardeşi Mahmut Hoca Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsünden 750 gram civarında Anadolu Adaçayı tohum getirmişti ve tıbbi bitkiler yetiştiriciliğine girişmişlerdi. Bir süre sonra Prof.Dr. Mahmut Coşkun Hoca İngiltere’ye gitmiş ve oraya yerleşmişti.
Nevruz Abi çok meraklı idi. Adeta bitkilerle yatar kalkardı. Gece kırağı uyarısı olsun, bitkilerin zarar görüp görmeyeceğini, üşüyüp üşümeyeceklerini sorardı. Sağ olsun sayesinde adını duymadığımız bitkiler hakkında dahi fikir sahibi olduk.
Adaçayını epey fazla dikmişlerdi. Mahmut Hoca’nın getirdiği tohumlar durulmamış olduğundan aynı türe ait olmakla birlikte tarlanın içinde farklı tipler de çıkıyordu. Adaçayı tarlasının yaklaşık dört dekarını Lâpseki Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Dr. Pınar Turhan Hocamızın doktora tezi için tahsis etmişti. Aynı zamanda bir yüksek lisans tezi araştırması için farklı tiplerden çelik almak suretiyle köklendirme çalışmaları yapmıştık. Araştırma çalışmalarında görev alan öğrencilerle beraber çalışırken, bir yandan da yaşam deneyimlerini öğrencilerle paylaşmış, onlara yol gösterici olmuştu.
Nevruz Abi, sadece adaçayı ile kalmadı. İzmir kekiği başta olmak üzere çok sayıda tıbbi bitkinin yetiştirilmesi ve değerlendirilmesi için çaba harcadı. Mesaiye gider gibi yaz-kış demeden, yağmur çamur demeden sürekli arazideydi. Sabahları Çanakkale çıkışında bulunan benzin istasyonunun önünde minibüs beklerken çok gördük kendisini.
Cana yakınlığı, samimiyeti, umarsız duruşu, girişimci ruhu, merakı öne çıkan özellikleriydi. Yüz yüze olmasa da telefonla sıklıkla görüşürdük. Torunlarını çok severdi. Anlatırken gözlerinin için parlardı.
Geçen sene rahatsızlandı biraz. Sigarayı bıraktı. Öyle bir sigara içerdi ki, sigarayı üç çekişte bitirirdi. Dolma sigara kullanırdı ama rastgele tütün almazdı. Test eder, içim tadına bakar öyle kullanırdı. Yoksa eziyet derdi kötü tütünü içmek. Sigarayı bırakınca çok sevindik. Tedavisi de çok iyi seyretti aslında. Tıbbi bitkilerden yaptığı kürlerle tedavisini çok iyi tamamlamıştı. Tarlaya koşarak gidip geliyordu. Tam anlamıyla sürpriz yaptı.
Nevruz Abi çok zengindi. Çayını kahvesini içmeyen yoktur. Elinde ne varsa paylaşırdı. Tarlasına yolunuz düşse yazlık kışlık bahçesinde ne varsa verirdi. Paylaşırken öyle güzel kelimeler seçer ki istemem diyemezsin. Zenginlik böyle bir şey. Kara çaydanlıkla odun ateşinde demlediği çayı bilhassa çok güzeldi.
Ne ağlarsın benim zülfü siyahım/Bu da gelir bu da geçer ağlama… Ne de olsa kışın sonu bahardır… Temel aldığı yaşam anlayışı buydu. Hiç yılmadı. Of dediğine şahit olmadık.
Her ölüm erkendir. Nevruz Abi’nin biraz daha erken oldu. Nur içinde yatsın. Mekânı Cennet olsun.