Milletin yine canı yandı. Devamlı olarak yanıyor zaten. Terör meselesini çözdük, çözüyoruz, çözeceğiz diye olmadık işler yapanlar, ayakkabı numarasını dahi biliyoruz diyenler neredeler belli değil.
Milleti dolandıranlarla, uyuşturucu satanlarla fotoğraflarını görüyoruz artık.
Terörü ve terörün hedeflerini daha önce burada defalarca irdelemiş, lanet okumuş, sebepleri ortadan kalkmadan önlemenin imkânsız olduğunu da vurgulamıştık. Reyhanlı’da, Suruç’ta, Ankara’da, sonra yine Ankara’da, Beşiktaş’ta onlarca cana kıyan canlı bomba eylemleriyle canımıza okuyan terörün önüne geçmenin teröristleri temizlemekle mümkün olmadığı, kaynağını kurutmadıkça da mümkün olmayacağı idarecilerin yüzüne defalarca haykırmıştır. Geçmişte bunlar olurken günümüzde sokakta kim olduğu belli olmayan milyonlarca insan dolaşmaktadır.
En ağır kelimeleri nasıl buluruz telaşıyla kınama yarışına giren idareciler, ne yazık ki yapılan hain eylemlerden kendilerini sorumlu tutmamaktadırlar. Oysa milletin ayağına taş değse sorumlusu idarecidir.
Canlarına okuyacağız, inlerine gireceğiz gibi efevari söylemlerin giden canları geri getirmeyeceğini herkes biliyor. Terör eylemlerinden sonra yapılan açıklamalar, milletin yüreğini soğutmuyor. Kanıksamaktan başka işe yaramıyor.
Terör eylemi ve failiyle ilgili sonuçlar netleştikten sonra, devletin söylemlerden başka yapacakları olmalı mutlaka. Terörle yıllardır mücadele eden bir ülkenin, terörist eylemlerle ilgili talimatların nereden geldiğine dair somut bilgileri, delilleri olmalı. Eylemden sonra, canlar gittikten sonra, şiddetle kınamayı herkes yapar. Ama önemli olan aynı gece içinde, üç dört tane lider kadrosundan adamı uçurabiliyorsan, o zaman terörle mücadele anlam kazanır.
Terörün çirkin yüzünü anlatmanın artık gereği yok. Terör kaynaklarını istihbarat bilgilerine dayalı olarak kurutmaktan başka çare yoktur. Hani hep örnek verirler. Bataklık varsa sivrisinekle mücadele beyhudedir diye. Bunlar hep konuşulur ama uygulamada ne yazık ki bataklığın kurutulmasına dair bir mesafe alınamamaktadır. Terörün gerek para kaynakları gerekse insan kaynakları azalmamaktadır. Bir zamanların içişleri bakanı iki yüz tane kaldı, ayakkabı numaralarını biliyoruz diyordu.
Teröristlerin yurtdışı bağlantılarını hemen herkes telaffuz etmektedir. Bilinenlerin üzerine gidilmedikçe, dillendirmenin çok fazla yararı yoktur. Petrol kaynaklarından, emperyalist emellerden dem vurmak, kontur çekilmediği sürece anlam ifade etmemektedir.
Hemen bütün saldırılarda milletin yüreği yanıyor. Mecliste hazırlanan bir bildiriye dahi bütün partiler imza atamıyor. Siyasi ayrışmalar sürekli büyüyor. Terör örgütüyle iltisaklı olanlar var. Onlar atmayabilir ancak atacak noktaya getirilebilirler.
Devletin çok daha güçlü ve kararlı bir şekilde terör kaynaklarının üzerine gitmesi gerekir. Teröristleri temizlemek yıllardır çözüm olmuyor. Terör odaklarını temizlemekten başka çare yoktur. Hem mali kaynaklarını, hem de insan kaynaklarının önünü tıkamak gerekmektedir. Herkes kandilden bahsediyor. Peki, temizlemesi o kadar mı zor? Engel olan mı var? Memleket tam bağımsız değil mi? Tutan mı var?