İnsanlar bilgilenmede interneti daha fazla kullanıyor.
Aslında gereksiz bilgiler peşinde koşmaktansa, yarım saat sonra unutulan reels adını verdikleri saçma videolar izlemektense, güvenilir kaynaklardan bilgilenmek çok daha verimli olabilir. Ancak yapılan araştırmalarda bilgilerin doğruluğunu ararken insanların yanlışları da doğru kabul edebileceği ortaya çıkıyor.
Geleneksel görüş, yanlış bilginin doğruluğunu değerlendirmek için çevrimiçi arama yapmanın ona olan inancı azaltacağını öne sürüyor. Ancak bir araştırma ekibi tarafından yapılan yeni bir çalışmada, bunun tam tersinin gerçekleştiğini gösteriyor: Diğer bir deyişle yanlış haberlerin doğruluğunu değerlendirmek için yapılan araştırmalar, aslında yanlış bilgilere inanma olasılığını artırıyor.
Araştırıcılar, insanların yanlış bilgiye inanma eğiliminin, arama motorlarının daha düşük kalitede bilgi döndürdüğü noktalar arasında yoğunlaştığından kaynaklandığını ifade ediyorlar.
Bilgi ekosistemi olarak adlandırılan internet ortamlarında düşük kaliteli, hatta tamamen yanlış haber ve bilgilerin hakim olduğu veri boşluklarının çevrimiçi arama sürecinde sürekli ilk sayfaya düştüğünü iddia ediyorlar. Neticede arama motorları en çok tıklanan, izlenen konu ve kavramları ilk sayfaya taşıyorlar. Güvenilir bilgilerin arka sayfalarda veya daha geç gelmesi, güvenilir olmayan bilgilerin sürekli ön sıralarda gelmesi aslında ciddi endişe yaratıyor.
Yapılan örnekli değerlendirmelerde, örneğin COVID-19 aşıları, Trump'ın görevden alınma işlemleri ile iklim olaylarıyla ilgili hikayelerin genelde ön sıralarda yer alması, arama motorlarının metin içindeki kelimelerle sonuç vermesinin bir sonucu olarak görülüyor.
Araştırmacılar, özel bir web tarayıcısı eklentisi kullanarak arama sonuçlarını toplayarak, bu arama sonuçlarının gizliliğini, kullanıcılar olarak değerlendirilen yanlış bilgilere olan güvenilirliğini nasıl değiştireceğini belirleyeceklerini izledikleri çalışmada, yanlış bilgilere inananların da az olmadığı ortaya çıkıyor.
Benzer gelişmeler Türkiye’de de ortaya çıktı. Aşıların işe yaramadığını anlatanlar, aşılardan zarar gördüğünü anlatanlar, hatta günümüzde ortaya çıkan hastalıkların aşılarla bağlantısının olduğunu anlatanlar az değil.
Beş farklı boyutta gerçekleştirilen araştırma, haber değerlendirmeleri için çevrimiçi arama yapma eyleminin, yanlış ilişkilendirilmiş bilgilere de ulaşımın ortaya çıkardığı acaba merakları insanların gerçek bilgilere güvenmediğini de ortaya çıkarıyor.
Aslında siyasi arenada bu gelişmelerden önemli derecede istifade ediliyor. Nitekim genel seçim öncesi yapılan düzmece haberler, arama motorlarında sürekli ilk sayfada çıktı ve izleyenlerde evet yapmıştır kanaati uyandırdı. Hakkında düzmece, yalan yanlış haber yapılan kişiler ağızlarıyla kuş tuttular ve sokaktaki vatandaşı inandıramadılar.
İnsanların muhakeme yeteneği zayıfladıkça yalan bilgilere ve haberlere güveni daha kolay tesis edilebiliyor. Bunun önüne geçmek için internet ortamlarında bir bilgi süzgecinin tesis edilmesi veya kullanıcıların sağlıklı bir eğitimden geçmesi gerekiyor.