Geçen sene kuraklıktan muzdarip olan memleket bu sene suya gark olacak gibi görünüyor.
Gölet ve barajlar yavaştan da olsa dolmaya devam ediyor. Bazıları taştı bile. Dere ve çayların taştığına dair haberler de veriliyor artık. Sıcaklık farklarından kaynaklanan hava hareketleri de güçlenmeye başladı. Hortumlar, tayfunlar ortalığı savaş alanına çeviriyor.
Yurdun değişik bölgelerinde meydana gelen aşırı yağışlar can ve mal kayıplarına da neden oluyor.
Aşırı ve yoğun yağışlar yerleşim yerlerinde sorun yaratırken, tarım alanlarında da çok ciddi zararlar meydana getiriyor. Bazı ovalar arada bir göle dönüyor. Bu nedenle bilgileri tazelemekte yarar var.
Kışlık hububat, özellikle su göllenmelerinden sıklıkla zarar görmektedir.
Su göllenmeleri, kışlık hububatta toprak havasızlığı ile fizyolojik sorun yaratmaktadır. Hava almayan kökler, özellikle kılcal kökler, kısa süre içinde ölmektedir. Kılcal köklerin ölmesiyle birlikte topraktan su alımı durmakta ve bitkiler sararmaktadır. Su göllenmesinin uzun süre devam etmesi durumunda bitkiler ölmektedir.
Yazlık ürünlerde tarlanın tesviye sorunu olan yerlerde salma sulama sitemlerinin uygulandığı durumlarda da su göllenmeleri sorun yaratmaktadır. Yağmurlama sulamanın kullanıldığı yonca yetiştiriciliğinde dahi, rüzgâr nedeniyle fazla su gelen yerlerde toprak havasızlığı hemen kendini göstermekte, büyüme yavaşlamaktadır. Diğer yandan, yoncanın büyümesinin yavaşlamasıyla yabancı otlar rekabet gücü kazanmakta ve yonca zaman içinde kaybolmaktadır.
Drenajda yaşanan sorunlar, suyun uzun süre kalması meyve bahçelerinde de ciddi sorunlar yaratmaktadır. Özellikle erken uyanan, erken çiçeklenen badem, şeftali, kiraz gibi taş çekirdeklilerde, kılcal kökler kısa sürede ölmekte, ağaçlar yaprak açarken, kökleri vasıtasıyla su alamadığı için ölüm gerçekleşmektedir. Çok uzun süreli göllenmelere sadece geç çiçek açan yumuşak çekirdekliler tolerans gösterebilmektedir.
Yağış düzensizlikleri su göllenmelerine neden olmakla birlikte, esas sorun yüzey suyunu tahliye edecek sistemlerin yok edilmesine dayanmaktadır.
Yağışlardan sonra oluşan yüzey akışı, bir şekilde küçük derelerde toplanmakta, ardından çay ve ırmaklarda birleşmektedir. Çay ve nehir taşkınları bir süre sonra yatağına dönmektedir. Bununla birlikte, dere yataklarının tıkandığı yerlerde tahliye sorunu ortaya çıkmakta, tarım alanları uzun süre göl gibi kalmaktadır. En verimli ova arazilerde meydana gelen su göllenmeleri, tarım alanlarını çiftçinin deyimiyle batırmaktadır.
Su göllenmelerine daha dayanıklı olan yabancı otlar büyüme ve gelişmesine devam ederken, hububat türleri kurumaktadır. Çiftçimizin buğdayın yulafa döndüğünü söylemesi de kaynağını su göllenmesinden almaktadır.
Tarım alanlarının su göllenen kısımlarında kara çim gibi yabancı otların yayılması, su baskınına olan toleranslarından kaynaklanmaktadır.
Su baskınlarını ve uzun süre suyun tarla veya bahçe içerisinde kalmasının önüne geçmenin en iyi yolu hendeklerin ve küçük dereciklerin temiz ve bakımlı tutulmasıdır. Göllenmelerin meydana getirdiği zararlar, hendeklerden kazanılan alandan çok daha fazladır.