Üniversitemizin proje yazarı ve ortağı olduğu, Avrupa Birliği tarafından desteklenen ‘Genç Girişimcilerin Tıbbi Bitkiler Alanında Eğitimleri’ projesinin ilk toplantısını yapmak üzere...
Üniversitemizin proje yazarı ve ortağı olduğu, Avrupa Birliği tarafından desteklenen ‘Genç Girişimcilerin Tıbbi Bitkiler Alanında Eğitimleri’ projesinin ilk toplantısını yapmak üzere Prof.Dr. Kemal Çelik ve Doç.Dr. Engin Gür ile birlikte Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e geldik. Projede üniversitemizin yanında Bulgaristan’dan iki adet sivil toplum örgütü, Gürcistan, Çek Cumhuriyetinden üniversite ve sivil toplum örgütleri görev alıyor.
Gürcistan, Karadeniz’in doğu kıyısında, Güney Kafkasya’da yer alan ülkedir. Türkiye’de Gürcistan kökenli 2 milyon vatandaşımız bulunuyor. Eski Sovyet cumhuriyetlerinden biri olan Gürcistan'ın kuzeyinde Rusya, doğusunda Azerbaycan, güneyinde Ermenistan ve güneybatısında Türkiye yer alır. Ülkenin batı sınırını Karadeniz belirlemektedir.
Bugünkü Gürcistan'da Klasik Çağ boyunca Kolhis ve İberya gibi birkaç bağımsız krallık kurulmuştur. Gürcüler resmî olarak 4. yüzyılda Hristiyanlığı benimsemişlerdir. Gürcü Ortodoks Kilisesi erken Gürcü devletlerinin manevi ve politik birleşmesi üzerinde önemli role sahip olmuştur.
Birleşik Gürcistan Krallığı 12. ve erken 13. yüzyıllarda Kral Davit ve Kraliçe Tamar döneminde Altın Çağı'na ulaşmıştır. Daha sonra krallık gerilemiş ve Gürcistan, Moğollar, Osmanlı İmparatorluğu ve İran hanedanlıkları gibi bölgesel güçlerin hegemonyası altında kalmıştır.
Gürcistan, Rus İç Savaşı sırasında 1917'deki Rus Devrimi'nin ardından kısa bir süre boyunca Transkafkasya Federasyonu'nun bir parçası olmuş ve daha sonra bağımsızlığını ilan etmiştir. 1921 yılında Kızıl Ordu Gürcistan'ı işgal etmiştir. Ardından Sovyet Gürcistanı yeni Transkafkasya Federasyonu'na katılmış ve ardından 1922 yılında Sovyetler Birliği'nin kurucu cumhuriyetlerinden biri olmuştur. 2. Dünya Savaşı sırasında neredeyse 700.000 Gürcü Kızıl Ordu saflarında Nazilere karşı savaşmıştır.
1980'li yıllarda bir bağımsızlık hareketi başlamış ve Nisan 1991'de Gürcistan'ın Sovyetler Birliği'nden ayrılması ile sonuçlanmıştır. Ancak ardından Gürcistan iç karışıklıklar, Abhazya ve Güney Osetya'daki ayrılıkçı hareketler ve ekonomik krizlerle uğraşmıştır. Gürcistan 2003 yılındaki Gül Devrimi'nin ardından NATO ve Avrupa Birliği üyeliğini hedefleyen güçlü bir Batı yanlısı dış politika izlemiştir. Ülkede bir dizi demokratik ve ekonomik reformlar yapılmıştır. Ülkenin Batı yanlısı politikaları Rusya ile ilişkileri kötüleştirmiştir. Ağustos 2008'de Rus-Gürcü Savaşını ortaya çıkarmıştır. Halen Rusya yakınında bir NATO üyesi istemediğini belirterek Gürcistan’ın üyeliğine karşı çıkmaktadır.
Gürcistan, seküler, üniter ve başkanlı cumhuriyet olan bir temsili demokrasi ile yönetilmektedir. Gelişmekte olan bir ülkedir ve 2021 yılı itibarıyla İnsani Gelişme Endeksi'nde, Türkiye’den biraz geride 63. Sırada yer almaktadır.
Gürcistan tam bağımsız ülke olduktan sonra ekonomik olarak büyük bir gelişme göstermiş, 2007 yılında %12.5 büyüme hızıyla dünya rekoru kırmıştır. Ancak ardından Rusya’nın şarap ithalatını durdurması ve doğalgaza zam yapması ekonomik krize neden olmuştur.
Gürcistan gelir paylaşımında önemli adımlar atmış ve yoksul nüfus oranını önemli derecede azaltmıştır. Halen kişi başına 20 bin dolar geliriyle hızla gelişen ülkeler arasında yer almaktadır.