Fallara büyülere pek inanmam. İçilen kahvedeki telvenin benim hayatıma yön vereceği aklımın ucundan bile geçmiyor.
Göze bakılan faldan, ayak parmaklarına kadar hepsi bana çok uzak.
.
Dün ulusal bir gazetenin İnternette yayınlanan sayfasında “El parmaklarıyla” ilgili bir metin okudum.
.
Başlık aynen şöyle;
“Araştırma: Parmakların uzunluğu kişinin karakterini belirliyor…”
.
Daha başlığı okur okumaz dedim “Saçmalamışlar yine…”
.
Yaratılan insanın hangi karakterde olacağını “Parmağa” bağlamak bana uçuk geliyor elbette.
Ama yine de “Okuyayım” dedim.
.
Haber devam ediyor;
“Bilim insanları, yaptıkları araştırmada, işaret parmağı ile yüzük parmağı arasındaki 2D:4D oranına dikkat çekiyor.
Bu oran, sportif performanstan obeziteye, saldırganlıktan psikopatik eğilimlere kadar birçok durumla ilişkilendiriliyor…”
.
Madem bilim adamları demiş o halde vardır bir hikmeti mi diyeceğiz.
.
Mesela insanların el parmaklarına bakarak daha suçları önleyebiliriz.
“Sen sapıksın!”,
Sen saldırgansın!” diyerek.
.
İnsandaki merak duygusu olduğundan haberi okumaya devam ettim.
“Bakalım bakalım benim parmaklar neyi işaret ediyor?” diye.
.
New England Üniversitesi ve Spor bilimci Dr. Ben Serpell, “Yüzük parmağınız işaret parmağınızdan çok daha uzunsa bunun oyuncular, cerrahlar ve gazeteciler arasında potansiyel bir başarı işareti olduğu” tespit etmiş.
.
Hemen elime baktım.
Benim yüzük parmağım dediği gibi işaret parmağımdan uzundu.
Yani hem “Oyuncu” olarak hem de “Gazeteci” olarak başarılı olma şansım yüksekti.
.
En baştan dediğim gibi her ne kadar bu sonuca inanmasam da bir yandan sevindim.
En azından “Sapık değildim…”
.
Şu anda bu yazıyı okuyanların el parmaklarına baktığını tahmin ediyorum.
.
Eğer tersi bir durum söz konusu ise derhal gidip polise teslim olun;
“Ben potansiyel sapığım” diyerek…
.
Bir de yine parmakların birbirine göre uzunluğuna göre başka bir inceleme var.
Bu da şöyle;
A) Yüzük parmağı işaret parmağından daha uzun olan insanlar:
Çoğunlukla cazibe sahibi ve çekici insanlar oluyorlar. Bu insanlara karşı koymak çoğu durumda çok zor. Çoğunlukla yaptıkları işe kendilerini atarken, problem çözme yetenekleri yüksek oluyor. Hep iyi şeylerden söz ettik değil mi? Kötü ya da eksik yanlarına gelirsek çoğu zaman gereğinden fazla şekilde agresif oluyorlar.
.
B) Yüzük parmağı işaret parmağından kısa olan insanlar:
En belirgin özelliği kendilerine duydukları güven. Kendileri duydukları bu güvenle yaptıkları işleri ya da halletmeleri gereken meseleleri tek başlarına çözmeyi seviyorlar ancak bu yalnızlığı seviyorlar anlamına gelmiyor. Kötü diyebileceğimiz noktaları ise her zaman daha fazlasını isteyen hırslı yapıları.
.
C) Yüzük parmağı ile işaret parmağının uzunluğu eşit olan insanlar;
Gerginlikten ve tartışmadan kaçınan, mümkün olabildiğince orta yolu bulmaya çalışan insanlar. Bu sessizliklerini ve orta yolu bulma çabasını kaybettikleri anda sakinleşene kadar onların yanından ayrılmanız sağlığınız için iyi olacaktır. Yine de çoğu zaman onların arkadaşı olmak en iyi seçim olacaktır.
100 YAŞ İSTER MİSİNİZ?
Bugün madem araştırmalarla başladık o halde devam edelim.
Bu sefer konumuz yaşlılık.
Ama öyle az buz yaşlılık değil, “100 yaş ve üzeri yaşamakla ilgili.”
.
Bilim insanları 100 yaşın üzerinde yaşamak için bazı kriterlerin yerin getirilmesi konusunda görüş bildirmişler ve bunları 8 başlık altında toplamışlar.
.
“Ne olacak ki ben de o kadar uzun yaşarım” diyorsanız işte size o 8 tavsiye…
.
1. Zindelik ve yaşama gücü
100 yaşını geçenlerde görülen en karakteristik özelliklerden biri, zindelikmiş.
“Canlı ve enerjik hissetmeye yönelik istek”, önemli bir psikolojik etken.
.
Araştırmacı Maria Dolores Merino; “Görüşme yaptığımız 100 yaşını geçen kişiler, hayata devam etmek için net bir arzuya sahipti.”
“Onlarla konuştuğunuzda, 100 yaşını devirdiklerini asla tahmin etmezsiniz. Genel olarak çok daha genç birinin kişiliğini sergiliyorlar” şeklinde açıklıyor bunu.
.
Merino'nun araştırmasında yer alan kişiler arasında, 98 yaşına kadar çalışmaya bir şekilde devam edenler de var.
.
“Her gün merdiven inip çıkmak, kart oyunları oynamak, Sudoku çözmek” gibi fiziksel ya da düşünsel aktiviteleri günlük rutinlerinde devam ettiriyorlar.
.
ABD’nin Boston kentinde, 100 yaşın üzerindekileri inceleyen bir projenin yürütücüsü Stacy Andersen’in gözlemi de bu yönde:
“Bu kişilerin çoğunluğu, yaşamaktan keyif aldıklarını söylüyor. Bu muhteşem bir şey.”
Aile ve arkadaşlarla yakın ilişki, uzun yaşamın sırlarından birisi olabilir.
.
2. Etkileşim isteği
Çalışmalar, 100 yaşını geçen kişilerin genellikle sosyalleşmeye istekli olduğunu ortaya koyuyor.
.
Maria Dolores Merino, “Aileleri ya da arkadaşlarıyla yakın ilişkilere sahip oluyorlar. Ellerinden geldiğince başkalarına yardımcı oluyorlar ve sevildiklerini hissediyorlar ki bu çok önemli” diyor.
.
Andersen de yaptığı çalışmada, 100 yaş üstündekilerin “Dışa dönük” ve yeni insanlarla tanışmaya açık olduğunu gözlemlemiş:
“Maalesef 100 yaşında olmanın bir olumsuz özelliği, birçok tanıdığınızın artık dünyada olmaması. Yeni insanlarla tanışmaya açık olmak bu nedenle oldukça kritik.”
.
Margarita Flores, arkadaşlara sahip olmanın “Çok önemli” olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Sadece bu şekilde yalnız hissetmiyorum.”
.
3. Özveri ve amaç edinmek
100 yaşını geçenlerde görülen diğer bir ortak özellik, “Özveri.”
.
Merino, “Genellikle sorumluluk sahibi ve çalışkan insanlar. Hedeflerine ulaşmak için azmediyorlar” diyor.
.
Andersen de 100 yaşını aşan kişilerin çocuklarını incelemiş. Genelde ailelerinin izinden gittiklerini gözlemlemiş.
.
“Uzun ömürlülükle hayatta amaçlar belirlemek arasında bir ilişki var. Bu kişilerin ulaşmak istedikleri amaçları oluyor. Her günün bir amacı var.”
.
4. Dayanıklılık
Dayanıklılık ve zorluklarla baş etme gücü, “Uzun yaşamın sırları” arasında öne çıkıyor.
.
Zorluklar karşısında dayanıklı olmak ve onlardan deneyim elde etmek, uzun yaşamla doğrudan ilişkili olabilir.
.
5. Yaşamın kontrolünü elde tutmak
Bir diğer psikolojik ortak nokta, 100 yaşını geçenlerin genelde kendi kararlarını almaları ve yaşamlarında kontrol sahibi olmaları.
.
“Genelde bağımsızlar ve hayatlarını kendi istedikleri doğrultuda yönlendirebilmişler” diyor Merino.
.
“Farklı fırsatlar yaratmak ve hangisinin doğru seçim olduğuna karar vermek”, bu kişilerde görülen ortak özellikler arasında.
.
6. Entelektüel motivasyon
Aktif bir beyne sahip olmak, merak, öğrenme isteği ve kendi kendini eğitmek...
Bunlar da 100 yaşını geçenlerde araştırmacıların gözlemlediği özellikler.
Araştırmalarda yer alan kişiler, dünyada neler olup bittiğine ilgi duyuyor ve kendileri için yeni bir şeyler öğrenmeye meraklılar.
Merino, “Çoğunluğu, hangi sosyal sınıftan olduklarından bağımsız olarak, iyi birer kitap okuru ve kendi kitaplıkları var” diye anlatıyor.
.
7. Olumlu olmak
Andersen'e göre 100 yaşını devirenler bariz şekilde daha pozitif bir bakışa sahip:
“100 yaşını geçmiş bir kişiden 'Keşke hayatta olmasaydım' lafını neredeyse hiç duymuyorsunuz. Ama 40 yaşındakilere '100 yaşını görmek ister misin?' diye sorsanız çoğu 'Hayır' diyecektir.”
.
Merino'nun çalışmasına göre uzun yaşayanlar “Mutluluk” anlamında değil, “Küçük şeylerle eğlenebilmek” anlamında olumlular.
Yaşlı Margarita Flores diyor ki: “Herkes bana ‘İyisin’ diyor, demek ki iyiyim.”
.
8. Kavrayış ve idrak
Son olarak, uzun yaşayanlarda gözlemlenen ortak özelliklerden bir diğeri, kavrayış gücü.
.
Merino’ya göre, bu kişilerde düşünme, gerekçelendirme, sorun çözme gibi bilişsel yetenekler öne çıkıyor.
Birçok davranışları, bizi zekâ ve kavrayış özelliklerine götürüyor.
.
“Örneğin kendi kendilerine öğrenen kişiler olmaları, özel olarak eğitim almadıkları meselelerden bile korkmamaları, öğrenmeyi sevmeleri ve meraklı olmaları dikkat çekiyor. İyi hafızaları var, hızlı öğreniyorlar.”
.
Yaşlı kadına telefonda, “107 yaşına ulaşabilmenin sırrı nedir?” diye soruyorum:
-“Bilmiyorum. Her zaman iyi hissettim. Her zaman meşguldüm, örgü ördüm, başka şeyler yaptım. Bu benim zihnimi çalıştırdı. Ve bence devam etmemi sağladı.”
Dedikten sonra son sözü şöyle olmuş;
“Daha parti yapacağız, yani dinlenme zamanı değil.”