İklim değişikliği dünya çapında verim ve gıda güvenliği için bir tehdit oluşturuyor ve bitki hastalıkları ana risklerden biri olarak görülüyor.
Artan sıcaklıklar havada asılı nem miktarını artırıyor ve mantari hastalıklar için yaşam ortamı oluşturuyor. Uluslararası bir araştırma ekibi, mantari hastalıkların, özellikle buğday kavrukluğunun daha da yayılacağını, küresel buğday üretimini 2050 yılına kadar %13 oranında azaltabileceğini gösterdi. Bu hastalık çeltik ekili alanlarda çeltik yanıklığı olarak da biliniyor. Başak yanıklığı ile karıştırmamak gerekiyor.
Dünyada 222 milyon hektar ekim alanı ve 779 milyon ton hasat hacmiyle buğday, vazgeçilmez bir gıda ürünüdür.
Buğdayda yeni ortaya çıkan bir hastalık olarak görülüyor. Sıcak ve nemli bölgelerde buğday kavrukluğu mantarı ilk kez 1985 yılında görüldüğünden bu yana buğday üretimi için ciddi bir tehdit haline geldi. Ciddi verim kayıplarına neden oluyor. Sporları çok uzak mesafelere taşınabiliyor.
Almanya, Meksika, Bangladeş, ABD ve Brezilya'dan araştırmacılar, ilk kez buğday kavrukluğunun gelecekte nasıl yayılacağını modelledi. Modele göre buğday ekili alanların %75’inin bu hastalıktan etkilendiği görülüyor.
Modele göre, İtalya, güney Fransa, İspanya ve güneydoğu Çin'in sıcak ve nemli bölgeleri hariç olmak üzere Avrupa ve Doğu Asya'da risk düşük görünüyor. Nemli koşullarda hastalık riski ve verim kayıpları ciddi düzeylere ulaşabiliyor. Brezilya’nın bazı bölgelerinde buğday üretiminden vazgeçildi.
Uzmanlar hastalıkla başa çıkmak için dayanıklı buğday çeşitlerinin ivedilikle geliştirilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Uluslararası Tahıl Araştırma Enstitüsü buğday kavrukluğu hastalığına dayanıklı veya toleranslı çeşitleri üreticilere sunmaya başladı. Ancak yeni çeşitlerin tolerans düzeyleri iklim koşullarına göre farklılık gösterebiliyor.
Buğday üretiminde ekim zamanlarını geciktirmek hastalıkla mücadelede etkili olabiliyor. Geç ekimlerde başaklanmanın gecikmesi ve kurak koşullara kalması hastalığın etkinliğini düşürüyor.
İklim değişikliği nedeniyle verim değişikliklerine ilişkin önceki çalışmalar, temel olarak artan sıcaklıklar, değişen yağış düzenleri ve atmosferde artan karbondioksit emisyonları gibi değişimler buğday üretimini sadece buğday kavrukluğu hastalığı nedeniyle önemli derecede düşürecek gibi görünüyor.
Buğday hastalıkları geçmişte daha çok pas ve kök boğazı hastalıkları üzerine odaklanmıştı. 1980’li yılların ortalarında Brezilya’nın tropikal bölgelerinde ortaya çıkan bu kavrukluk hastalığı üzerinde çok az araştırma bulunuyor. Başaklanma döneminde etkili olduğu için mücadele sorunlu veya etkisiz kalabiliyor.
Küresel ısınma ve kuraklık buğdaya olan talebin artmasını gerektiriyor. Su kaynaklarının azalması ana gıda kaynaklarından çeltik ve mısır ekilişlerinde azalıma gidileceğini gösteriyor. Bu nedenle buğday üretiminin artırılması gıda güvenliği için vaz geçilmez görünüyor. Dolayısıyla hastalık ve zararlı etmenleriyle daha güçlü mücadele etmek gerekiyor.