Herkes lifin sağlıklı olduğunu bilir. Hatta gıda reklamlarında bile lif öne çıkarılır.
Lif, bitkilerin destek dokusunu oluşturan selülozdur. Yapraklar, gövdeler, kökler, saplar ve ağaç gövdeleri (odun) selülozdan yapılmıştır. Selülozun en saf hali pamuğun uzun beyaz lifleridir. Diyet lifi sebzelerden veya tam tahıllı ürünlerden gelir.
Lif, bağırsak florasının dengeli tutmada son derece önemlidir. Lif, doğal besin zincirinin başlangıç noktası olarak hizmet eder. Bu, selülozu sindirebilen bakterilerle başlar ve bağırsak florasını oluşturan mikroorganizmalara dengeli bir beslenme sağlar. Ancak sanayileşmiş toplumlardaki yeme alışkanlıkları eski insanlarınkinden çok uzaktır.
ABD ve AB ülkelerinden bir araştırma gurubu endüstriyel toplumlardaki insan bağırsak florasının önemli derecede değiştiğine işaret ediyor.
İnsan evrimi boyunca lif her zaman insan beslenmesinin temel dayanağı olmuştur. Aynı zamanda lif avcılık toplayıcılık döneminde beslenmenin ana bileşenidir. Günümüzde selülozu parçalayan bakterilerin, özellikle yararlı bakterilerin endüstriyel toplumlarda ciddi bir şekilde azaldığına işaret ediliyor.
Selülozun parçalanması kolay bir iş değil, çok az bakteri bunu yapabiliyor. Selüloz çözünmez olduğundan sindirimi son derece zordur. Bağırsaktaki lif yüzme havuzundaki ağaç gövdesi gibidir, ıslanır ama çözünmez.
Selülozu sindiren, parçalayan bakteriler tıpkı bir ip parçasındaki tek tek iplikler gibi, selüloz liflerine bağlanıp onları parçalayacak şekilde dizilirler ve enzim salgılayarak parçalama işlemini gerçekleştirirler. Sonuçta, lifi şekerlere dönüştürürler. Bu müthiş bir olaydır.
Bu selülozu parçalayan bakteriler aynı zamanda inek ve koyunlardaki işkembe mikrobiyomunun önemli üyeleridir. İşkembe, ineklerin, koyunların ve geyiklerin özel mide parçasıdır. Ot obur olarak tanımlanan geviş getiren bu hayvanların yedikleri ot işkembede yararlı bakteriler tarafından parçalanır ve sindirilebilir hale dönüştürülür. Hatta sütte yağ oluşumu hayvanın yediği selülozlu, lifli otlara bağlıdır. Samanı en iyi sindiren hayvanların sütünde daha fazla yağ bulunur.
Araştırıcılar, eski insanların arabaya binmediğini, akşam yemeğinde ne olup olmadığı cep telefonuyla sormadığını dile getirerek, çağdaş dünya insanının her geçen gün hazır ve işlenmiş gıda tüketimini artırdığını, mide ve bağırsak florasının hızla değiştiğine işaret ediyorlar. Gıda işlenme süreci ilerledikçe daha kolay sindirilebildiğini, dolayısıyla yararlı bakterilerin, özellikle selülozu parçalayan bakterilerin hızla azaldığına dikkat çekiyorlar.
Uzmanlar, lif açısından zengin diyetten uzaklaşmanın, mide ve bağırsak florasını oluşturan selüloz parçalayan mikroorganizmaların azalmasının beslenme problemlerini de artırdığını belirtiyorlar.
Beslenme uzmanları sürekli olarak daha fazla lifli gıda tüketin diye bas bas bağırıyorlar. Aslında boşuna değil. Yeni beslenme şekilleri ve hazır gıdalar mide ve bağırsak florasında selüloz parçalayan bakterilerin sürekli azalmasına neden oluyor.